Yıllardır hatırlayıp herkese de anlattığınız anılarınızdaki ayrıntıları veya o anının tamamını hiç yaşamamış olabileceğinizi hiç düşündünüz mü? Gerçekten böyle bir şey var. Beynimiz anıları deforme edip değiştirebiliyor veya yeni bir anı yaratıp hafızamıza kodlayabiliyor.
Belki bir anıdaki beğenmediğimiz bir ayrıntının yerine istediğimiz yenisini koyuyoruz ve artık gerçek anımız oymuş gibi kendimizi de inandırıyoruz veya ilginç bir şekilde iyi ya da kötü hiç yaşanmamış bir anıyı yaratıp hayat hikayemize ekliyoruz. Ve tüm bunların farkında olmuyoruz. Buna hayali ya da sahte anı sendromu deniyor. Bilim insanları ve psikiyatristler bu durumun çocuklukta yaşanan bir travmadan, yakın çevre tarafından cinsel istismara maruz kalmaktan, yaşla beraber gelen hafıza kayıplarından veya ilaç kullanımına bağlı olarak gelişebileceğini söylüyorlar.
Yani ne kendi yaşadıklarımız ve başkalarına anlattıklarımız, ne de başkaları tarafından bize anlatılan kendi anıları tamamıyla gerçek olmayabilir aslında. Hatta çocukken hatırlamadığımız ve annemiz, babamız tarafından bize anlatılan bizimle ilgili anılar gerçek olmayabilir. Özellikle ailelerinden uzakta yaşayan çocuklar, ailelerinin fotoğraflarına kendilerini ekleyip fotoğrafın çekildiği anda kendilerini orada gibi düşünüp bunu anıya dönüştürme eğilimdelermiş. Belki yalancı dediğimiz insanların çoğu yalancı değil. Doğruyu öyle sanıyorlar.
Peki kafamızda uydurup inandıklarımız haricinde yaşadıklarımız gerçek mi yoksa her şey bir hayal mi? Biz bir bilgisayar oyunu muyuz? Biz birisinin hayali miyiz? Biz gerçekten biz miyiz gibi sorular akla gelebiliyor burada…
Bir de insanın hayal kurma gibi bir yeteneği olmasaydı, dünyada şu anda var olan teknoloji olur muydu? Bir küçük toplu iğne, bir makas, giysiler, resimler, şarkılar olur muydu? Bilim olur muydu?Sümerler yazıyı, Lidyalılar parayı bulur muydu?
Bu sahte anı sendromu, psikiyatrik bir rahatsızlık olmakla birlikte yaratıcılık için gerekli sanki. Beynin bir şeyleri uydurması gerekli, olabileceğine kendini inandırması gerekli. Ve bu durumun yan etkisi de yaratıcılığı konuştururken araya sahte anılar serpiştirilmesi. Zaten sendromum kuvvetli ve sık görüldüğü kişiler yaratıcılıkları yüksek kişilermiş. Araya serpiştirilen sahte anıları da kullandığımız ilaçların yan etkisi gibi düşünebiliriz. Midemizi sakinleştiren proton bombalarının bize alzheimer olarak dönmesi veya migrenimizi geçiren ağrı kesicinin midemizle ilgili anılar bırakması gibi.
Sonuç olarak şu anda anılarımız var ama gerçekten var oldular mı emin değiliz. İnsan ölürken gözlerinin önünden geçen film şeridi belki de yok ne dersiniz?
Anıları Sakla:
Keyifli dinlemeler.
Editör: Astropower – 20.08.2022
Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!
Bir ara bu konu çok ilgimi çekmişti ve epey bilgi edinmiştim.
Çocukken ,yaşadığımız bazı anıları beyninizin degistirdigi ile ilgili bir seminere katılmıştım. Bunlar gerçek olabilir.
Bu düşünceler beni biraz ürküttü 🙂 Elinize sağlık
Çok güzel bir yazı elinize sağlık
Hiç yaşanmamış olanı, yaşadığını hissetmek…. Sıradışı ve esrarengiz bir şey sanırım…
Beynin anıları ve bilgileri tekrar işleme ve yaratma özelliği var.
Beyin çok gizemli ve hayranlık uyandıran bir organ, her zaman şaşırtıyor.
Herkeste var olan bir durum bu. Beyin başa çıkamadığı değersizlik duygusunu yenmek için hayali başarılar uydurur, acı ile baş etmek için yine olayı farklı hatırlamayı sağlar.
Çok güzel 👏
kaleminiz ışıldasın