içinde

Ters Çaba Kuralı Nedir?

Size pembe bir fil düşünmemeye çalışın denilse ne yapardınız? Muhtemelen onu düşünürsünüz. Çünkü pembe fil zihninizde belirir belirmez bilinçli olarak onu düşünmemeye çalışarak ondan kurtulmak imkansızdır. Ve ondan ne kadar kurtulmaya çalışırsanız o kadar aklınızda kalır. Fil benzetmesi genellikle mücadeleci düşüncelerden zorla kurtulmaya çalışmanın ne kadar güç olduğunu göstermek için kullanılır. Ama bu benzetmeyi hayatımızla ilgili tatminsizliklerimize karşı oluşturduğumuz tutumlara dair bir metafor olarak kullanabiliriz. Bu durumda pembe fil üzüntü, stres, öfke veya can sıkıntısı olarak ortaya çıkabilen olumsuz genel memnuniyetsizliği temsil eder.

İronik bir şekilde ne kadar az memnuniyetsiz olursak memnuniyetsizlik bir o kadar bizimle kalır. Öyleyse kaçmaya çalıştığımız şey aslında o durumdan kaçamama nedenimiz değil midir? Burada “Ters Çaba Kuralı“nın temeli olan irade paradoksunu görürüz. Ters Çaba Kuralı’na göre, bir şeyin peşinden ne kadar çok koşarsak o kadar istediğimiz şeyin tersini elde ederiz. Yani basitçe söylemek gerekirse ne kadar uğraşırsak o kadar az başarılı oluruz. Madalyonun diğer tarafında ise denemeyi bırakırsak istediğimizi elde ederiz. Yani bu durumda pembe fil hakkında düşünmeyi bırakmak, mücadelemizden vazgeçmek ve ondan kurtulma arzumuzun bitmesine izin vermek paradoksal bir çözümdür. Pembe fili zorla düşüncelerimizden çıkarmayı denemek yerine kendi kendisine kaybolmasına izin vermeliyiz. Şimdi bu “Ters Çaba Kuralı” pratikte nasıl çalışır ya da daha spesifik olarak istediğimizi elde etmeye çalışmayarak istediğimizi nasıl elde ederiz? Bu  sorulara cevap arayacağız.

“Bir şeyi çalışmadan elde etmek” fikri birçoğumuz için abes olabilir. Özellikle istediğimizi elde etmek için çabalamaya alıştığımız bir dünyada bu daha da ütopik gelebilir. Ancak bunun için birkaç kavramı inceleyelim. İrade; dış dünyada bir şey elde etmek için uygun bir çözümdür. Örneğin zengin olmak istiyoruz. Zengin kategorisine girecek kadar parayı elde etmek büyük olasılıkla çaba gerektirir. Veya maratonda koşmak istiyoruz. Bu sefer de uzun mesafeler boyunca koşabilecek kadar dayanıklılık elde etmek için çaba gerekecektir. Fakat Ters Çaba Kuralı bu kadar dünyevi başarılarla ilgili değildir. O bizim gerçekten istediğimizi elde etmekle alakalıdır. Hepimizin peşinde olduğu şey, güzellik. Fakat o nedir? Zenginlik mi, aşk mı, arkadaşlık mı, uzun ve sağlıklı bir hayat mı?… Bu gibi şeyler hoş olsa da onlar gerçek şeyin ucuz imitasyonlarıdır. Bizi aradığımız şeye götüreceğine inandığımız şeylerdir bunlar. Ama Ters Çaba Kuralı’nın netleştirdiği gibi ne kadar çok ararsak o kadar az buluruz. Bu dışsal şartları ne kadar kovalarsak gerçekten arzuladığımız şeyden o kadar uzaklaşırız. Öyleyse ne arzuluyoruz? Mutluluğu mu, aşk ve maddiyatla elde edebileceğimiz bir şey mi? Elin Mats’a göre ne istediğimizi tam olarak bilmiyoruz. Çünkü onu tanımlayamıyoruz. Öyleyse aradığımız şey, arayışımızda saklı olabilir mi? Ve tanımlayamadığımız bir şeyi arıyor olabilir miyiz? Peki durum buysa neden aramaya devam ediyoruz?

Yüzeysel şeyleri elde etmenin veya mülkten paraya dış görüntümüzü, dış koşulları değiştirmenin temelde bizi eksiklikten kurtaracağını düşünürüz. İnsanlığın içinde bulunduğu bu durum kolektif bir yanılsamadır. Ters Çaba Kuralı bize durumun tersi olduğunu gösterir. Mevcut koşullardan memnun olmadığımız için kendimizi eksik hissediyoruz. Ne kadar memnuniyetsiz isek o kadar çok acı çekeriz. Memnun olmamız için ne kadar büyük bir değişikliğe ihtiyacımız olursa o kadar az memnun oluruz. Kendinize bir hedef belirlediğinizi hayal edin. Bu da sizi memnun edeceğinize inandığınız bir milyoner isteği olsun. Böyle bir hedef belirlemek sadece memnuniyeti elde etmek için çok çaba sarf etmek anlamına gelmez. Aynı zamanda bu hedeften bu kadar uzak olmanın sizi mutsuz edeceği anlamına gelir. Çünkü istediğiniz şeyle mevcut durumunuzu kıyasladığınızda ne kadar yetersiz olduğunuzun farkına varacaksınız.

 “İnsanın kabuk toplamış yarasını kaşıma isteği mantıksızdır.”

Filozof Arthur Schopenhauer’a göre durum tam da böyledir. Schopenhauer istediğimiz şeyleri ısrarla istediğimiz sonucuna varmıştır. Evrendeki her şey gibi basitçe yaşamanın temsilcileriyiz. Schopenhauer’a göre irade; mantıksız, yönsüz, sürekli bir çabadır. Ve irade dünyanın sunduğu herhangi bir şeyle sona ermeyen, acı bir hayatı yaşamamıza sebep olur. Bu nedenle patolojik olarak ihtiyacımız olandan fazlasını isteriz. Aralıksız yoksunluk duygusuyla hareket ederiz. Zihin eksikliği algılar. Çünkü şimdiki anın yeterli olmadığına inanır. Bir şey eksik. Ama ne olduğunu bilmiyor. Böylece daha zevkli olduğunu düşündüğümüz şeylere kaçmaya devam ederiz. Fakat oraya vardığımızda sonunda kendimizi kaçmaya çalıştığımız aynı tatminsiz durumda buluruz. Yine Arthur Schopenhauer’a göre “Dolayısıyla her keskin zevk bir hata ve bir yanılsamadır. Ulaşılan hiçbir istek kalıcı olarak tatmin sağlayamaz.” Ona göre irade bizim debelenip durmamızın sebebidir. Arayış nedenimizdir. Ama onu takip etmek sizi asla tatmin etmez. Çünkü iradenin kendisi istediğimizi elde etmeyi engelleyen şeydir. Schopenhauer’a göre mutlu olmanın tek yolu iradenin yansıması olduğunu savunmuştur. Söz konusu durum, mutlu, huzurlu, çabalamaktan uzak bir duruma yol açar. Diğer bir deyişle: “Onu çabalamayı bırak. Böylece ona sahip olacaksın.”

Ters Çaba Kuralı’nı uygulamak asla hedef belirlemeyeceğiniz veya asla değişim peşinde koşmayacağınız anlamına gelmez. Muhtemelen bir değişiklik yapmak ve şimdiki durumu kabul etmemek için sonsuz nedeniniz vardır. Elin Watson’un da dediği gibi “Hayatın gizemi çözülmesi gereken bir problem değildir, fakat deneyimlenmesi gereken bir gerçekliktir.”

 

Editör: semra – 11.02.2024

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Danışman

Furkan Toprak tarafından yazıldı

1999 yılında Mersin'de doğdum. 22 yaşındayım. Çukurova Üniversitesi İletişim Bilimleri 2. sınıf öğrencisiyim. 2018 yılında Harran Üniversitesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü kazanmıştım; devam edemedim. Ardından bir süre bekleyip Çukurova Üniversitesi'nde İletişim Bilimleri bölümüne kaydoldum. Küçükken bir trafik kazası geçirdim. Bu durum sağlığım açısından fizikdel gelişimimi olumsuz etkiliyor. Hedefim bu sitede yazılar yazarak, fotoğraflar paylaşarak farkındalık yaratmak olacaktır.

Makale YazarıYorumcuÜyelik YılıVideo YapımcısıTestçi

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Alper Gezeravcı ve Ax-3 Ekibi Dünya’ya Döndü

    Haftanın Astrolojik Yorumları ve Tarot Kartları | 12 Şubat – 18 Şubat