“Hayat, sınırlarını kendi çizdiğimiz fakat örgüsünün ilahi bir güç tarafından kontrol edildiği bir kavramdır.”
Çizdiğimiz sınırlar ile insanlara bize nasıl davranmaları gerektiğini öğretiriz. Çevremizin bize davranış biçimine yön veren kendimize davranma şeklimizdir.
İnsan davranışı ayna özelliği taşır. Sıkça önümüze çıkan bir cümle vardır..” Dostlarınızın kusurlarını toplum içerisinde uyarmak onlara iyilik etmek değildir.”
Bunun sebebine bakacak olursak, biz nasıl davranıyorsak dostlarımıza bir süre sonra çevremizdekiler de bu şekilde hareket etmeye başlayacaktır. Biz saygı duyuyorsak saygı duymaya, önemsemiyor, dalga geçiyorsak bu yöne doğru bir eğilim olacaktır davranışlarda.
Düşüncelerimize bir başkası saygı duymadığında kızar kırılırız. Oysa bu durumun asıl sebebi bizim düşüncelerimizi emin olmadan anlatıyor oluşumuzdan kaynaklanabilir. Bizim özümüze olan davranış şeklimiz aklımıza gelmez çoğu zaman. Bu davranışa onları bizim teşvik etmiş olma olasılığımızı düşünmeyiz.
Sürekli kendi düşüncelerini önemsiz görenin düşünceleri değer görmemeye başlar. Kendini ciddiye almayan bir birey kimse tarafından ciddiye alınmayacaktır. Çizgilerini net belirlemeyen, sınırlarını önemsemeyen biriyseniz eğer sınırlarınızın ihlal edilmesi çok sık karşılaşacağınız bir durum olacaktır…
Dik durmanın yolculuğu, içimizden başlar. Başarılarımız kadar, kusurlarımızı da severek. Gücümüzün farkında olarak, sınırlarımızın kesinliği ile saygı görürüz.
Sürekli hatalarımızı sesli olarak eleştirmek öz güvenimize zarar vermeye başlar. Eksik yönlerimizi tespit ederek içimizde geliştirmeliyiz. Hatalarımız ile sevebilmeliyiz benliğimizi.
“Ben buyum!”
“Ben istemiyorum!.”
“Ben böyle seviyorum!”
Bu cümleleri korkmadan net bir şekilde söyleyebilmeliyiz.. Bir başkasının mutluluğunu önemsemek elbette insan olmanın bir gereksinimidir. Bizim mutsuzluğumuza sebep olmadığı değersiz hissettirmediği sürece, verdiği huzur ile katkısı bile olacaktır gelişimimize.
Kendimizi tanımak için bir içsel yolculuğa çıkmalıyız. Benliğimizi tüm yönleriyle tanımalı, tanıdığımız bu benliği geliştirmeli ve her koşulda önemli olanın iç huzurumuz olduğunu unutmamalıyız.
Saygı mı görmek istiyorsunuz?
O halde önce siz kendinize saygı duymalısınız.
Gönlümüzü nasıl muamele görmeye layık görürsek, o şekilde muamele etmeliyiz.
“Sevmek tanımaktan geçer. İlk kendi gönlünün rehberi olmalı insan.”
Bir değişim istiyorsak önce kendimizden başlamalıyız o hâlde. Kendimizi sevmekten başlayacağız…
Kendimizle savaşmak yerine, merhametimizi önce kendimiz içinde kullanmalıyız.
Sevdiğim bir sözdür. “Kul hakkına girmekten korkuyorsak eğer, gönlümüzün kul hakkına da saygı göstereceğiz.“
Gücümüzü fark edelim. Bugün yeni bir gün, aynada gördüğümüzü Sevmek için harika bir gün… Bu dünyada bizden bir tane var. Milyarların yaşadığı dünyada bir adet…. Ne kadar değerli olduğunuzun farkına varın.
Editör: Fatih Düz – 27.06.2022
Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!
yaklaşık 15 milyon olası kardeşimizi geçip birinci olarak gezegenimize adım atmayı başarmışsak gücümüzün farkında olmalıyız bence de.
Çok olumlu bir içerik olmuş keyif aldım okurken
Kendinin farkında olmak insanın en büyük zenginliğidir. Nasıl düşünürsek öyle yaşarız. Çünkü düşüncelerimiz kaderimizdir. Herkes Dünyaya kendi gözlerinden bakar.
biz kendimizin farkına varmazsak kimse bizim farkımıza varmaz.
Çok güzel bir yazı Kaleminize sağlık
İnsan herkese değer vermeyi biliyor da kendini çoğu zaman unutuyor. İçimizde bizden ayrı yaşayan da kim. Sürekli sevilmeyi ve ilgilenilmeyi bekleyen biri var. Kendimizi tanımak uzun bir yolculuk. Dünyanın en eski sözü ”Kendini bil ” dir. Kendini bilen Rabbini bilir dememişler boşuna. İçimizde bilinmeyi bekleyen biri var…