içinde

Kızıl Goncalar | Elmayı Çürüten Yarım Olması Mıdır?

Yıllardır herhangi bir yapımda yer almayan Özgü Namal’ın ekranlara dönüş projesi olarak duyurulan Kızıl Goncalar, pek çok izleyiciyi henüz ayrıntıları ortaya çıkmadan meraklandırmayı başarmıştı.

Yayın hayatına 18 Aralık 2023 Pazartesi günü yayınlanan ilk bölümü ile başlayan dizinin tanıtımları son dönemde çok popüler olan başka bir yapıma, Kızılcık Şerbeti’ne benzediğine dair yorumlar aldı. Gold Film imzalı, yönetmenliğini Ömür Atay ve Özgür Sevimli’nin üstlendiği, senaryosunu Şükrü Necati Şahin’in kaleme aldığı dizinin yayınlandığı kanalda paylaşılan tanıtım açıklaması ise şöyle: Kızıl Goncalar, seküler bir Atatürkçü olan Levent (Özcan Deniz) ve mutaassıp bir tarikatın içinde yaşayan Meryem’in (Özgü Namal) kaderlerinin kesişmesini konu alırken, inanç ve fikir ayrılıklarına rağmen “evlat” söz konusu olduğunda anneliğin/babalığın birleştirici gücüne dikkat çekiyor.

Hikaye, deprem nedeniyle evlerinden olan Tezel ailesinin mensup oldukları tarikatın yetkilileri tarafından çağırıldıkları İstanbul’a gelmeleri ile başlıyor. Çocuk yaşta evlendirilen Meryem, kocası Naim (Mert Turak) ve kızı Zeynep tarikat yardımıyla bir eve yerleştiriliyor ve hayatlarını kazanmaları sağlanıyor. Bu sırada tarikatın önde gelenlerinden biri olan Cüneyd (Mert Yazıcıoğlu) ve Sadi (Erkan Avcı) ile tanışıyoruz. Başına geçeceği topluluğun üyelerinin gözünde marjinal bir portre çizse de saygı gören genç adamın adli bir olaya karışması sonucu psikiyatra sevk edilmesi sayesinde yolu Levent Alkanlı ile kesişiyor. Alkanlı ailesinde ise durumlar biraz karışık. Mutsuz eşi Beste Alkanlı (Hazal Türesan), annesinin ilgisi için çırpınıp babası ile sürekli çatışan Mira Alkanlı ve fizik profesörü, yatalak babası Suavi Alkanlı (Şerif Erol) ile yaşayan Levent de kendince epey büyük problemler yaşıyor. Alkanlı ailesi ile Meryem ve Zeynep’in karşılaşmasında, Naim’in tarikata karşı çıkıp aralarından ayrılan kız kardeşi Birgül büyük rol oynuyor.

Üstün zekalı bir çocuk olan Zeynep (Mina Demirtaş) ile derslerinde başarılı olamayan ve yaşı gereği epey fırtınalı davranışlar sergileyen Mira Alkanlı (Esma Yılmaz) başta olmak üzere, iki tarafın da farklılıklarına ve benzerliklerine dair pek çok örnek izleyebilmek mümkün. Sahne sahne yazarak izlemeyenler için spoiler vermek istemiyorum ama muhtemelen beni ve daha pek çok insanı etkileyen sahnelerin başında Suavi ve Zeynep’in yer aldıkları geliyordur. Ailesinin onu okutmamasını normal bulan ve bu konuda onları tenkit eden profesöre bir dönem başörtülü kızların okuması konusunda çıkarılan zorlukları bir mantık önermesi ile hatırlatarak onların da bu kızları aileleri gibi sınırlara hapsettiğini anlatmayı başarıyor.

Toplumsal önyargılar, mantık, farklı olana duyulan öfke, psikoloji ve yer yer inanç felsefesi ile harmanlanan hikayede karakterlerin arasında yavaş yavaş kurulan bağ, diyaloglar ve her birinin kendi mizacı ve dünya görüşü doğrultusunda verdiği karşılık izleyiciyi diziye bağlamayı başarıyor.

Son yıllarda neredeyse her konuda ayrışmaya müsait, hatta kimi zaman bunun için çırpınan bir sosyal psikolojinin içinde yaşadığımız düşünüldüğünde bu tür yapımlara önyargı ile yaklaşılmasını anlamak mümkün. Fakat dizinin aldığı tepkiler, izleyicinin hemen her yapıma gösterdiği reaksiyonun biraz dışına çıktı. Bazı cemaat ve toplulukların dizinin kaldırılmasını istemeleri bir yana, RTÜK “toplumun milli ve manevi değerlerine aykırılıklar” bulunduğu gerekçesiyle iki kez program durdurma cezası verdi. Hatta çekim yapılması için çoktan alınmış bazı mekan izinlerinin iptal edildiği yönünde haberler paylaşıldı.

Kurgusal bir oluşum olan Fani Tarikatı’nın içindeki iktidar savaşları, suiistimaller ve istismarlar da ilgi ve tepki çeken bir diğer konu. Kimi cemaatler bu dizide anlatılan hiçbir olumsuzluğun yaşanmadığı, bu tür iddiaların halkı kin ve düşmanlığa sevk ettiği doğrultusunda açıklamalar yapsa da her gün okuduğumuz haberler böyle olmadığını bilmek için yeterli. Kişilerin inançlarını kullanarak hem insani hem de yasal açıdan suç teşkil eden eylemlerde bulunmalarına sebep olunması ya da buna göz yumulması, bunların hasıraltı edilmesi gibi gelişmeler yabancılık çektiğimiz olgular değil maalesef.

Gold Yapım imzalı dizinin zengin kadrosu da başarısında önemli rol oynuyor. Tüm oyuncular oynamayı üstlendikleri karakterleri anlayarak ellerinden geldiğince iyi yansıtmaya çalışıyor gibi görünüyor, öyle ki bu karakterlerin bazıları yanlışları ve doğruları ile bir fenomen haline gelerek unutulmayanlar arasına girebilir.

Kızıl Goncalar sahip olduğu kitleyi genişletir mi, reyting yarışında daha iyi oranlara sahip olur mu, hikaye bu kadar sürükleyici ve merak unsuru yüksek bir seyirde devam eder mi bilinmez ama şimdilik bu üçüne de sahip olduğu aşikar. Mevcut siyasi ve toplumsal iklimde cesur bir anlatıcılığa soyunan bu dizinin, hangi tarafa daha yakın olduğumuzu düşünürsek düşünelim, kendimizi ve karşı tarafı sorgulatmak adına bir misyon üstlendiğini varsaymamak elde değil. Bu durumda birileri anlatılanlara ısrarla itiraz ederek diziyi sakıncalı ilan etse de başarısının her hafta artması yolundaki beklentilerin gayet gerçekçi olduğu söylenebilir.

Editör: semra – 28.01.2024

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Taraftar

semra tarafından yazıldı

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    The Network Türkiye: Dijital Dönüşümde Öncü Bir Adım

    Davranışların Dalgalı Sürümü: Deliryum Nedir?