içinde

Seçimlerimizin Davranışsal Yüzü

İnsanların eylemlerinin nedenini anlamaya ve açıklamaya çalışan teoriye “Rasyonel Seçim” denir. Teoriye göre; insanların davranışlarının tümü rasyonel sebep ve sonuçlara dayanmaktadır. Kişinin davranışlarının pozitif ve negatif ölçüleri bir denge sisteminde ölçülür. Ve pozitif seçimin ağır gelmesi beklenir. Rasyonelitede insanların seçiminde birden fazla seçenek vardır. Ancak insanlar genellikle istek ve eylemlerinde önceliği kendi çıkarlarına verir. Seçimin değerlerini de onay, prestij ve toplumsal kabuller belirler. Teoride 3 varsayım vardır:

  1. Bütünlük Varsayımı: Birden fazla seçeneğin olduğu durumlarda seçenekler arasında dengesizlik vardır.
  2. Geçişkenlik Varsayımı: A, B ve C tercihlerinin birbiriyle kıyaslamasına dayanır. A ‘B’den büyük; C’den küçük olabilir.
  3. İlgisiz Alternatiflerin Bağımlılığı Varsayımı: 3 seçeneğin dışında kalan dördüncü bir X seçeneğin kıyaslamayı değiştirmeyeceğini varsayar.

Değişim Teorisi: Rasyonel seçimlerin toplumsal düzende uygulanmış durumunu açıklayan teoridir. Toplumla bireyler arasındaki ilişki üzerinde durur. Aile ilişkisi, eş seçimi ve ebeveynlik ilişkilerini mercek altına alır. İlişkilerde “ödül ve ceza” kavramı vardır. Bu da davranışın toplumsal kabulüne göre belirlenir. Eğer bir davranış toplum tarafından onaylanırsa bu bir ödüldür. Ancak başka davranış toplum tarafından gayrimeşru olarak görülürse birey o davranışı tekrarlamaz. Çünkü karşılığında toplum tarafından ceza vardır. Teorinin temelinde birey ödül almak için iyi davranış gösterirken; ceza almamak için kötü davranıştan kaçınır. Bu durum Değişim Teorisinin temelini oluşturur. Ödül toplumca onaylanma, para, gülümseme ve olumlu jest alma olabilir. Ceza ise; toplumca kınanma, toplumun önünde küçük düşme gibi davranışların olumsuz duygu durumunun sonucunu ifade eder.

Değişim Teorisinin dayandığı birkaç püf nokta vardır. İlk olarak insanlar çıkarlarını rasyonel olarak en yüksek çıtaya çıkarmaya çalışırlar. Bir anlamda ödül almak için mücadele ederken; ceza almamak için kötü davranıştan kaçınırlar. Tıpkı bir çocuğun ödevini yaptıktan sonra ödül olarak kurabiye yemesine ve meyve suyu içmesine benzer. Ancak teorinin zıt bir varsayımı vardır. Bir ödül ne kadar çok tekrarlanırsa değeri bir o kadar azalır. Tıpkı arz ve talep ilişkisi gibi. Arz ne kadar fazla olursa fiyatlar bir o kadar düşer. Çünkü ucuz ürünün tüketicisi çok olur.

Teorinin diğer bir varsayımı da etkileşim – toplumsal normlar ilişkisidir. Bir anlamda insanın arzu ve istekleriyle toplumsal normlar arasında uzlaşma gerçekleşmelidir. Bireyin mutluluğu ve isteği diğer toplumsal kabullerle adapte şekilde yaşamasına bağlıdır. Nedeni ise bireyle diğer insanlar arasında bağlılık ve etkileşim söz konusudur. Ne var ki adaptasyon her birey ve toplum için aynı oranda kabul görmeyebilir. Bir davranış bir grup için olumlu karşılanırken; toplum içinde olumsuz karşılanabilir. Modern Toplumda birey tam olarak kendine yeterli olamaz. Örneğin bir insan meralarda, ormanlarda veya dağlık bölgelerde yalnız başına hayatını devam ettiremez. Çünkü beslenme, barınma, korunma ve üreme gibi temel ihtiyaçlar tek bir insanın yalnız başına üstesinden gelebileceği sorunlar değildir. Bireyin dışında “bireyler”in varlığı olmadan yukarıda belirtilen gereksinimler karşılanamaz.

Teoriler her zaman tartışmaya açık olduğu için Değişim Teorisine de yöneltilen antitezler vardır. Örneğin “İnsanlar tüm davranışlarında rasyonel mi hareket etmektedir?” Bir öğrenci için şu sorunun sorulduğunu varsayalım: Becerim ve zamanım kaliteli ve güzel yemek yapabildiğim halde neden fast – food yiyecekler tüketiyorum?” Başka bir örnek bazı “Seçkin İnsanlar” neden vergi vermekten muaftır? Teorinin diğer bir eleştiriye açık sorusu şudur: Gerçekten toplumun dinamiklerini bireysel davranışlar üzerinden açıklamak mümkün müdür?

Sonuç olarak; İnsanların davranışlarını tek bir veri üzerinden değerlendirmek mümkün olmadığı için rasyonel seçim denilen savın geçerliliği olduğu düşünülemez. Çünkü hiçbir toplum homojen yapıya sahip değildir. Dolayısıyla davranışları rasyonel bilgiler üzerinden okumak yanlış olur. Kültürel değerler, inançlar, toplumsal kabuller gibi kavramlar rasyonel seçimin tezini çürüten etkilerden sadece birkaçıdır. İnsanın olduğu yerde, ödül ve ceza da vardır. Ödüller ve cezalar da toplumlar arasında değişiklik gösterir. İnsanlar seçimlerinde her zaman rasyonel hareket edemez. Çünkü duygular ile toplumsal kabullerin her zaman uyuşması mümkün değildir. Demek oluyor ki; rasyonellikle toplumsal değerler arasında etkileşim söz konusu olamaz. Rasyonellik insandan bağımsız gözlem ve deneylerle duygusallıktan bağımsız gerçektir. Ancak doğru değildir. İnsan davranışları ise her zaman gerçek olarak yaşanır. Fakat davranış toplumsal düzlemde yanlışlanabilir. Seçimin olduğu yerde doğruluk yoktur; sadece toplum ve birey üzerinden kabul gören doğrular vardır.

Editör: semra – 01.07.2023

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Danışman

Furkan Toprak tarafından yazıldı

1999 yılında Mersin'de doğdum. 22 yaşındayım. Çukurova Üniversitesi İletişim Bilimleri 2. sınıf öğrencisiyim. 2018 yılında Harran Üniversitesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü kazanmıştım; devam edemedim. Ardından bir süre bekleyip Çukurova Üniversitesi'nde İletişim Bilimleri bölümüne kaydoldum. Küçükken bir trafik kazası geçirdim. Bu durum sağlığım açısından fizikdel gelişimimi olumsuz etkiliyor. Hedefim bu sitede yazılar yazarak, fotoğraflar paylaşarak farkındalık yaratmak olacaktır.

Makale YazarıYorumcuÜyelik YılıVideo YapımcısıTestçi

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Platonik Aşk | Aşk, Gerçekten Deliliğin En Yüce Hali Mi?

    Yatay Geçi̇ş Şartları Değişti. Tari̇hleri̇ Ne Zaman? MYP ve GANO İle Yatay Geçi̇ş