içinde

MuhteşemMuhteşem HavalıHavalı

Senin köklerin nerede?

Her ağacın kökü vardır; Yaşama sımsıkı sarılan, toprakla bütünleşen ,gittikçe derine inen kökler…

Ağaç yaşlandıkça kökleri toprağın daha derinliklerine iner, büyür, gelişir…  Eğer ağacın köklerini yerinden çıkarmadıysanız, ağacı ne kadar keserseniz kesin kendini eski haline getirmekten vazgeçmez. Yalnız kökleri çıkarılan ağaçlar ölür.

İnsanoğlu var olduğundan bu yana köklerini araştırdı. Ben kimim, hangi millettenim ,ten rengim neden böyle, atalarım nasıl insanlardı ? Bu araştırma yüzyıllarca sürdü. Kendi köklerini üstün gören Avrupa Burjuvasızından başlayarak günümüze gelen “üstünlük” düşüncesi daha korkutucu hallere geldi.

Yakın tarihten ele alırsak kendi köklerinin yeşermesi için diğer köklerin sonunu getirmeyi hedeflen “Hitler” örneği ile karşılaşırız.  “Şu unutulmamalı ki, Yahudi ile uzlaşma yapılamaz. Ancak onunla karar verilebilir. O da ya hep, ya hiç!” (Kavgam-Adolf Hitler )

Hitler, kendi köklerini korumak amacıyla başka kökleri yok etme hedefi koyan diktatörler arasından en güçlü olanıdır. Dünya üzerinde 6 Milyon Yahudi’nin, Naziler tarafından öldürüldüğü iddia edilmiştir.

Bu satırları okuduğunuzda Hitler’in ne kadar korkunç biri olduğunu fark ediyorsunuz değil mi ? Peki siz köklerinizi bulmak için başka bir köke zarar vermediğinizi  mi düşünüyorsunuz ?

İçine dönüp baktığında hala bir yerlere kök salamadığını fark ediyor insan. Bir şehire, bir işe, bir ruha …

Bir aşka kök salmak için yola çıkan bedenlerin kendi köklerini bir bir yok ettiğine tanık oluyoruz. Önce sulayıp sevgi verilen kökler derine inmeden, toprak altında başka bir kökle çarpışıyor. Önce birbirine dolanan kökler, bir süre sonra birbirlerinin yerine göz dikiyor. Yıllar sonra bir kök kendini bulup gökyüzüyle buluşurken, diğeri paramparça halde böceklere yem oluyor.

Şimdi dönüp Hitlere baktığınızda, kökleri için mücadele etmenin yalnızca kendi içimizde olduğunu anlayacaksınız.

Tam şu anda aklıma Şems’in hikayesi geldi.  Ailesini reddedip erken yaşta yola düşüşünü anımsıyorum. Yani Şems köklerini reddedip kendine ait bir kök arayışı içine giriyor. Tüm egolarından ve hırslarından uzaklaşmak, kendi toprağına kavuşmanın derdine düşüyor. İki örneğe karşılaştıracak olursak, kökünü bulmanın geçmişine sahip çıkmak olmadığını anlarız. Kök insanın içindedir.  Bazen çıplak ayakla toprakta koşmak, bazen kimseyi umursamadan sokak ortasında ağlamak, bazen yanlış bulduğun her şeye karşı gelmek köklerini güçlendirir.

Dünya üzerinde milyonlarca insan köklerini ararken, köklerini kaybediyor.  Birer vazo çiçeğine dönüşmeden önce durup düşünmeli insan. Sulansa yapraklarım daha ne kadar yeşerebilirim, yeşermek için hangi toprağı suladım ?

Unutma, karşı koyduğun, unuttuğun, seviştiğin, savaştığın, zarar verdiğin, koruduğun, ağladığın her şeyle beraber KÖK sensin !

Editör: Fatih Düz – 12.06.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Hiçbir Kaldırım Denk Getirmeyecek Adımlarımızı…

    Türkiye’deki Ekonomik Kriz, Umudumuzu Kaybetmeli Miyiz?