Bir Stefan Zweig eseri; İngilizcesi (Brief einer Unbekannten) olan Türkçe’ye “Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu” adıyla çevrilmiştir. Stefan Zweig, bu öyküsünü 1920’li yılların ilk yarısında kaleme almıştır.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu, genç bir kadının bir gezgine olan aşkını konu edinen bir Stefan Zweig başyapıtıdır. Behçet Necatigil tarafından yapılan çevirisi oldukça duru, hikaye benzerlerine göre oldukça kısa olan eserde hayatı boyunca delicesine sevdiği, ancak kadının varlığından haberi bile olmayan adama yazılan bir mektup yer almaktadır. Eserde kadın kahramanı sadece uzun bir mektubun yazarı olarak tanımaktayız.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu platonik aşkın doruğa ulaştığı bir eserdir diyebiliriz. Stefan Zweig’in var olan psikoloji birikimi de göz önüne alındığında bu eserin yazarı olması hiçte şaşırtıcı değildir. Eseri okurken eserin ana kahramanı olan kadının, tek kişinin iç dünyasından yola çıkılarak aşkın çözümlemesi yapılan bu eserde Stefan Zweig farkını gözle görülür bir şekilde hissedeceksiniz.
Stefan Zweig olay örgüsünü çok güzel ve kuvvetli bir şekilde işleyen bir yazar olmasından ötürü bu eserde de okuyucu yazarın satırlarını okurken sanki adeta bir film izliyormuş hissine kapılabilir. Stefan Zweig’in okuduğum her eseri için aynı şeyi hissetmekle birlikte bu eserinde o hissi çok daha fazla yaşadığımı söylemek istiyorum. Ayrıca Stefan Zweig erkek olmasına rağmen böylesi bir aşkı bu denli güzel anlatışı ile beni oldukça etkilemiştir. Eserin kadın kahramanının sevdiği adama var olan aşkını bu kadar hissiyatı yüksek bir şekilde okuyucuya yansıtması Stefan Zweig’in hayal gücünün kuvvetini bizlere göstermektedir. Aşka inanmıyor ya da aşkın varlığından şüphe duyuyorsanız bu eseri kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum. Çünkü Stefan Zweig eserinde size bunu çok iyi bir şekilde hissettirir ve bu eseri okurken aşkı, sevgiyi ya da adını her ne koymak isterseniz onu bulacağınızdan emin olabilirsiniz.
“Sana, beni hiç tanımamış olan sana” diye başlamakta olup eser bu cümle ile daha en başında vurucu bir giriş yapmaktadır. Sade ve yalın diliyle okuyucuyu sıkmadan okunabilecek nadir başyapıtlardan biridir Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu.
“Beni teselli edecekler ve birtakım sözcükler söyleyecekler, sözcükler, sözcükler; fakat ne yardımı dokunabilir ki sözcüklerin bana? Biliyorum, ondan sonra yine yalnız olacağım, ve insanların arasında yalnız olmaktan daha korkunç bir şey yoktur.”
Bir çırpıda okunan, akıllarda yer edinen, bazı yerlerde insanın içini acıtan, bazı yerlerde ise insanın içini ısıtan bir kitaptır Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu. Bu eser herkes tarafından okunmalı, okutulmalıdır. Okumayanlar için güzel bir tavsiye olduğunu düşünüyorum. Okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar dilerim.
Editör: Ayşe Tunç – 05.09.2022
Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!
kitabın orijinal ismi almanca yalnız… bence stefan zweig kafayı kadınlara takmış hangi kitabını okuduysam hep cezalandırılan bir kadın var. ayrıca bu kitapta da ana karakter daha küçük bir kızken kocaman bir adama aşık olması rahatsız edici.
Daha önce okumuştum ama fazla romantik gelmişti sıkılmıştım
Aşkın kesin bir dayanak noktası yoktur. Bu nedenle aşk yoktur. Birbirinin yerine geçen tutkular vardır.
mutlak aşk mümkün değil bence, aşk çok göreceli bir kavram
Daha önce okumadığım ama merak ettiğim bir kitap. Emeğinize sağlık güzel paylaşım teşekkürler
Bence mümkün değildir.
kaliteli bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Okumayı ertelediğim bir kitap. Elinize sağlık mutlaka bakacağım.
Emeğinize sağlık