İnsanları kalabalıkta ya da yalnızken ayırt edemezsiniz. Herkesin zevahiri aynıdır.
Heyhat kötüleri sezemezsiniz, onları çok yakından tanımanız gerekir. İyileri ise sadece gözlerinizle bakarak göremezsiniz. Kalbinizin onları görmesine izin vermeniz gerekir. Aslında her insan yetim ve öksüz doğar(yalnız), seçim fırsatı sunulmayan çekirdek bir toplumda büyür(aile).

Bazıları çekirdekten şanslıdır, bazıları çekirdekten kovulur, bazıları ise çekirdeği hiç tanımazlar… Bunu anlamak zor değildir: İnsanlar çekirdeklerine göre çeşitlenir. Çekirdekten şanslı olanlar, çekirdekten kovulanları, çekirdekten kovulanlar ise çekirdeğini tanımayanları anlayamaz. Herkes tasalarının dengini ararken en giriftli yollardan yürür. O yollarda çakıştıkları insanlar tasalarına denk düşmeyince kendilerini anlaşılmaz sanarlar. Anlaşamamak insanlığın bir kanunudur ve herkes bunu ikiye bölmekte ısrar eder. İyi veya kötü…
“Dertsiz insan mı olurmuş?” derler, ama kimse derdi sormaz. Daha kötüsü şu ki, bazıları sadece içgüdüsel meraktan sorar, bu duygusunu tatmin eder ve gider.. Bunu en kötüleri de, en iyileri de yapar. Herkes bir noktada insan olduğunu unutuverir ama yine de herkes çok iyi bilir: Herkesin acısı düştüğü kalbi yakar.
Nitekim yetim ve öksüz doğduğumuz bu dünyadan her şeyi toplayıp yetim ve öksüz gideceğiz. O gün geldiğinde iyilerin yaraları, kötülerin ise yara verdiklerinin ahları doldurup taşıracak bohçalarını.
Editör: Zehra Garipli – 13.08.2022
Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!
Anlaşılmamak, belki de insanın kendini keşfetmesi için bir fırsattır.
anlaşılmamak çok kötü ve insanı yalnızlığa sürükleyen bir şey.