içinde

Sevginin İyileştirici, İyi Olmanın Değiştirici Gücü | Şansımız Bol Olsun

Ben Canan Keser, 8 yaşında ilk şiirimi anneme yazarak başladım yazarlık serüvenine ve şu anda senaryo, hikâye ve şiir yazmaya devam ediyorum.

Kitaplarımdan da anlaşılacağı üzere kadınlara, çocuklara ve sokaktaki dostlarımıza karşı kalbimde çok hassas bir noktam var. Ve bugün size özellikle kadına şiddete hayır demek için yazdım.

Ben şiddetin her türlüsüne karşı ve bunun için bir şeyler yapmaya çabalayan bir bireyim. Ben kadın, erkek, çocuk fark etmeksizin şiddetin hem fiziki hem de ruhsal olanına karşıyım ama bugün özellikle kadınlara karşı olan şiddetten bahsedeceğim.

Şiddet deyince hepimizin aklına ilk etapta vurmak, dövmek, tokat atmak geliyor ama şiddetin en kötüsü psikolojik olanıdır. Bir kadına tokat atmanız da şiddettir, kilosuyla dalga geçmeniz de. Çirkin demeniz de bir şiddettir, öldürmeniz de… insana insan olduğu için değer vermeyip, insan olduğunu kabul etmeyince şiddet çıkıyor ortaya. Kimsenin kimseyi aşağılamaya, vurmaya, hakaret etmeye ya da başka bir saygısızlığı yapmaya hakkı yoktur. Şiddeti geniş çerçevede düşünüp değerlendirmemiz ve çözüm ararken her ayrıntıya dikkat etmemiz gerekiyor.

Ülkemizde ortalama her yıl çeşitli sebeplerle, ki öldürmeye bir bahane yoktur, kimse kimsenin canına kastedemez, kıyamaz ama ortalama son 15 yılda 4086 kadın cinayete kurban gitti. Çoğu en yakını, eşi, babası tarafından katlediliyor. Ben bu sorunun kökten çözümünün yanlısıyım, yani şiddete dur diyeceksek önce soruna inmeliyiz ve o sorunu çözmeliyiz.

Eğitim ailede başlar diye bir kavram var. Bence sadece eğitim değil, her şey ailede başlar. Lütfen erkek çocuklarınıza merhameti öğretin alfabeden önce ve çocuklarınızı sınırsız sevin. Sizin kocaman vücudunuzla ona uyguladığınız şiddeti ya da merhametsizliği o önce oyuncaklarına, sonra sokaktaki dostlarımıza daha sonra okulda arkadaşlarına uyguluyor ve bu silsile böyle devam ediyor. Zamanla sevgilisine, eşine, çocuklarına kadar ucu dokunuyor sizin yaptığınız o şiddetin sonuçları bunlar oluyor. Terbiyeyi şiddet uygulayarak değil de doğru hareketi göstererek verirsek bir kişi olarak birkaç aile kurtarmış olacağız.

Ve gelelim yasalara, kimseyi savunmuyorum. Devletimi, milletimi seviyorum. Vatanımın tek bir karış toprağına bile aşığım fakat şiddet uygulayanı ya da katil olanı hapse atmanız dahi onu kışkırtmak ve başka suçlara sevk etmektir. Caydırıcı olmayan her ceza, olayı tekrarlattırır. Dışarıda salın gezsinler demiyorum fakat içeride eğitin, eksik ne fark edin ve öğretin diyorum.

Katillere bakın hayatlarına, aklınıza gelen birkaçını araştırın ya çok şımartılmış ama gerçek sevgiden mahrum bırakılmıştır, ya çocukluğunda şiddet dolu bir evde büyümüştür, ya sevgisiz kimsesizdir. Devlet sahip olmaktır, kardeşlik sahip çıkmaktır. Katili aldın içeri, eğit, öğret! Teşvik olmasın, mahcup olsun. Emin olun birkaç ay yatıp çıkanlar hızlı bir şekilde başka suçlara da koşuyor. Şiddeti uygulayan da içerde oluyor, şiddete uğrayıp şansa eseri hayatta kalan da. Şans eseri diyorum, çünkü kadınlar için yaşama hakkı artık büyük bir şans!

Kadını korumak için sakladığımız, katili durdurmak için kapattığımız bir yöntemle çözüme yaklaşamıyoruz.

İnanın bana ben de anne olduktan sonra anladım. Anne olmak ile annelik yapmak çok farklı olaylarmış. Bir anne, bir baba tek başlarına en az 10 ailenin kaderini belirliyor, çok zan altı bırakan bir sorumluluk. Çok titizlik isteyen bir iş ebeveynlik yapmak.

Başkalarının çocuklarına gösterdiğimiz o saygı var ya, onun on katını çocuklarımıza göstermemiz gerekiyor. Bir yerde duymuştum; bakın diyor kendi çocuğumuzu aşağılarken neden mi bu kadar rahatız? Çünkü onu bize karşı koruyacak bir annesi yok! Ne kadar acı başkasının çocuğuna rahatça tokat atamıyoruz annesi kızar diye kendi çocuğumuzun üzerinde bu hakkı var sayıyoruz annesiyiz diye. Elimiz kolumuz bile emanet verilmişken, çocuklarımız çoğunlukla bağırıp çağırırken bu kadar sahiplenmek ne kadar yanlış bir davranışsa; her çocuğu bir birey olarak görüp saygı duymamakta bir o kadar insanlık suçudur.

Evlatlarımız ile başlayalım işe ve hepimizin elinden en az bu kadarı gelir. Kadınlarımıza, çocuklarımıza, sokaktaki dostlarımıza kıymayalım, kimsenin üzerinde nefret dahi etsek bu hakkı var saymayalım. Yasalara caydırıcı değilsiniz derken; araştıralım, koşuşturalım daha iyisi nasıl olurun derdine düşelim; cinayet sayılarını hep birlikte düşürelim.

Bakın Münevver Karabulut, Özge Can Aslan, Emine Bulut, Esin Işık bu isimler kadın isimleri değil! Bu isimler cehaletin, öfkenin, sevgisizliğin, eğitimsizliğin karşılığında ortaya çıkan cinayetlerin izleri. Bu isimler insanlığımızın suçu, bu isimler susmalarımızın sonucu…

Ben öncelikle bir insan sonra bir yazar, bir kadın ve bir anne olarak şiddetin her türlüsüne hayır diyelim diyorum, bu işi kökten çözelim, artık basit bakmayalım diyorum. Namus davası, trafik gerginliği, aile içi diye geçiştirmeyelim diyorum. Elimizden yasalara, olaylara, ölenlere ya da kalanlara karşın bir şey gelmiyorsa işe evlatlarımızdan başlayıp geleceğimize aydınlık bakalım diyorum. Bir anne, bir kadın, iyi bir ebeveyn birkaç aileyi kurtarıyor sadece çocuğunu severek.

Sevginin iyileştirici, iyi insan olmanın da değiştirici gücüne inanın. Gücümüz her şeye yetmez, elimiz her yere uzanmaz belki ama uzandığı, erdiği yerler illaki vardır. Uzanabildiğiniz kadar tutun mağdur kadınların ellerinden! Büyükten başlamaya imkânımız yoksa küçükten başlayalım; bir el tutalım, bir hayat tutalım, büyüyerek çoğalalım.

Şansımız bol olsun!

Editör: semra – 03.08.2023

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Katılımcı

Canan Keser tarafından yazıldı

Makale YazarıÜyelik Yılı

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Hücresel Bellek: Yapı Taşlarımızın Hafızası Var mı?

    Alternatif Tıp: Şüphe ve İlgi Çeken Bir Dünya