Hatice & İbrahim aşkını bilmeyenimiz yoktur. Peki gerçekten evliler miydi, bunun hakkında konuşalım.
Hatice Sultan, Yavuz Sultan Selim’in kızı ve Kanuni Sultan Süleyman’ın kız kardeşidir. Diğer kız kardeşlerinden daha fazla ilgi görmüş, güçlü bir hanım sultandır. Pargalı’dan önce ailesinin isteği üzerine bir evlilik yaptığı bilinir. Fakat çok yaşlı olan bu müstakbel damat Paşa’nın düğün günü hayatını kaybettiği yazar. Bazı kaynaklar da evlenmediğini, sadece nişanlandığını ve düğün olmadan Paşa’nın vefat ettiği yazar.
Hatice Sultan’ın gönlünde yatan tek bir aslan vardır. O da İbrahim Paşa’dır.
İbrahim Paşa, genç yaşta o zamanlar şehzade olan Süleyman’ın Manisa’da en yakın dostu, sırdaşı, kardeşi olmuştur. Süleyman tahta çıkınca da Paşa’ya verebileceği en yüksek makamları vermiş gerçekten. Hasodabaşıyla başlayan serüven, Serasker, Damat ve hatta en yüksek mertebe Sadrazamlıkla sonuçlanmıştır. Sultan Süleyman canı gibi sevdiği, kardeşi gibi gördüğü Paşa’yla kız kardeşini evlendirmez mi? Hem de iki tarafında gönlü varsa. Uzun yıllar tartışma konusu olan bu konuya, İbrahim Paşa’nın seferdeyken eşi Hatice Sultan’a yazdığı mektupların ortaya çıkmasıyla noktayı koyuyoruz.
Topkapı Sarayı’nda Sadrazam İbrahim Paşa’nın Kanuni’nin kardeşi Hatice Sultan’a yazdığı 12 mektup bulunuyor.
Bu mektupları Pargalı, Hatice Sultan ile evlendikten sonra yazmış.
Hatice Sultan’a hep ‘Kadınların en yücesi’ diye hitap edermiş.
Hatice sultana saygısı ve sevgisi gerçekten çok büyükmüş. Genelde mektuplarını sefer sırasında yazmış. Hatice Sultan’ı çok sevdiği ve onu çok özlediği de mektuplar da belli oluyor.
İşte o mektuplardan birkaçı;
“Canım, sevdiğim,
Oğlumuzun iki gözünden öperim. İnşallah iyicedir. Size de en derin selamlarımı ve candan ve gönülden iyi dileklerimi bildiririm. Sevgi ve özlem içinde kalmış bu aşığın iyi soracak olursanız sıhhat ve selametteyim. Daima hazır dualarınızla meşkul olduğumu bilesiniz. Malumunuz olduğu üzere hala Halep’teyim. Yüce sultanımız sayesinde her taraftan zafer haberleri gelmeye devam ediyor. İnşallah bütün işlerimiz hayırlarla tamamlanacaktır. Siz de iyilik haberlerinizi bildirmeyi unutmayınız. Ancak sanıyorum ki bu kulunuza biraz küsmüşsünüz. Sevdiceğim, Allah bilir ya sizi canımdan çok severim. Elbette ben günahkar bir kulunuzum. Size karşı mutlaka bir hatam olmuştur. Fakat üzülmenizi asla istemem. Ancak bunca zaman geçti sizden hiçbir haber alamadım. Size ne yaptım ki bana küstünüz?”
2. Mektup;
“Canım, gözleri güzel sevdiğim,
Aşkımızın meyvesi olan oğlumuzun gözlerinden öperim. Size de candan ve gönülden selamlarımı bildiririm. Bu aşığınızın halini soracak olursanız çok şükür sıhhat ve selametteyim. Gece ve gündüz daima hayır duanıza devam etmekteyim. Şu sıralar İznik’e yaklaşmış bulunuyorum. Yüce sultanımızın zafer haberlerini bekliyoruz. İnşallah bütün işlerimiz hayırla sona erecektir. Sizin sağlık haberinizi almak ise bizi ayrı bir mutlu etmiştir. Bu kulunuzu aklınızdan hiç çıkarmayınız. Başka ne söylemek gerekir bilemem. Sözlerimi kabul ediniz.
Aşığınız İbrahim”
3.Mektup;
“Kadınların en yücesine,
Daima tertemiz kalasınız. Oğlumun gözlerinden de öperim. Sonsuz selamlar ve en kalbi duygularımla, size karşı olan özlemimi bildiririm. Lütfedip beni soracak olursanız çok şükür sağlığım yerinde. Gece ve gündüz size kavuşmak için dua etmekteyim. Allah’tan dileğim, kavuşmamızın bir an evvel gerçekleşmesidir. Nerede olduğumu merak etmişseniz söyleyeyim. Şu an Diyarbakır’a doğru ilerliyoruz. Etraftan yine zafer haberleri geliyor. Ümid ederim ki hayır dualarınız eksik olmuyordur. Sağlığınızdan ve iyiliğinizden beni haberdar etmeyi unutmayınız. Sizden iyi haberler geldikçe kalbimiz aydınlanıyor. Dualarım sizinledir.
Sizi seven ve özleyen İbrahim”
Hatice Sultan’ın eşi İbrahim Paşa’ya da mektupları bulunuyor elbet. İşte onlardan bazıları;
“Ne güneşin aydınlığı, ne de gecelerimin parlayan yıldızları yardım etmiyor kanayan yüreğime. Kaç kez Ay hilal, kaç kez dolunay oldu yoksun. Bu mermer teras soğuk, karanlık, kimsesiz, sahibini bekliyor. Rüyalarımda keman sesini duyunca ağlayarak uyanıyorum. Sabah ezanına kadar dualar ediyorum Rabbime. Rabbim benim mehtabımın yıldızını koru, önündeki karanlığı kaldır ışığınla. Merhametinle yol göster seferde olanlara. Tez zamanda kavuşsunlar ardından ağlayanlara. İki gözüm sana emanet. Unutma beni.
Saraydan sevinçli haber de var. Hürrem Hatun gebe, inşallah yine hala olacağım.
Hatice”
Hatice Sultan’ın yazdığı bir diğer mektup ise şu şekilde:
“Senin olanın yokluğu ateş gibi yaktı mı hiç seni
Önce alevlendi de yaktı kavurdu mu tüm vücudunu
Yaman bir kora dönüştü mü o kor alev dağladı mı yüreğini
Soğudu mu, soğudu da bembeyaz bir alave döndü mü
Sevgilim, ey yokluğunla canımı alan senin aksindir tüm hakikat, akisini gördüm
Gülüm kokusunu aldım, çağrını işittim
Sen gönlüme fısıldadın dedin ki, ey sevgilim aşk aşk derim
Erimek isterim iki değil bir olmaktır derdim
Ey sevgilim ey ten kafesinde kendini açığa vuranım
Sana kavuşmaktır tek arzum.”
İbrahim Paşa’nın eşine yazdığı bu dizeler ile birbirlerine çok büyük bir aşkla bağlı oldukları belli.
“Karanlık gecelerime yıldızlar yağar sultanım
Işığınız güneşle aşık atar,
Ay mahcup olur kaçar
İbrahim kulunuz bu ışıkla kör olmuş
Gayri iflah olmaz sultanım.”
Aralarında ne büyük bir aşk varmış değil mi? İkisinin aşkı şüphesiz tarihin en güzel aşklarından. Bir Cihan padişahının kardeşi ve onun çok sevgili eşi İbrahim Paşa hakkında başka araştırmalar da yapmayı düşünüyorum.
Okuduğunuz için teşekkür ederim!
Editör: Zehra Garipli – 22.09.2022
Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!
Aşklarının tartışılmaya açık olmayacağını netlik ile gözlemleyebiliyorum. Günümüz aşklarının bu denli zayıflıklar içeren ve hiçbir anlam ifade etmeyecek çıkarlar doğrultusunda var olduğuna da ne yazık ki eminim.
Tarihin derinliklerinde ilgi çeken, örnek olabilecek pek çok şahsiyet var. Pargalı’yı da halk ilkin dizide görmüştü galiba. O dönem hakkında oldukça çok konuşulmuş ve unutulmuştu. Yazınız sayesinde umarım tekrar bu iki seven anılır ve ilgililer araştırır. Sevenler belki bir nebze farkındalık kazanırlar yoksa gergin ve sevgi değeri bilmeyen bir topluma doğru gidiyoruz.
Tarih ucu bucağı gözükmeyen gizli bir kutu
Osmanlı Devleti’nin harem hayatı çok süslü ve aynı zamanda ilgi ve hayranlık vericiydi. Bu da Padişah ve etrafındaki yapıdan anlaşılıyordu.
Evli değilse bile aralarında duygusal bir bağ olduğu aşikar.
Gönül bağları sağlammış. Gerçekten evli olmanın anlamı bu olmalı bence; hayat arkadaşlığı
Bir zamanlar makbul olan İbrahim sonradan maktul oluyor. Son derece ilginç bir hikaye. Elinize sağlık.
Hatice sultanın aşkından kuşku duyulmaz, emeğinize sağlık
Bu konu ile ilgili farklı kaynaklarda çok farklı yorumlar mevcut. Bu bilgilendirici yazı için teşekkür ederiz. Emeğine sağlık. 🙂