içinde ,

Hitler’in Düşü | Hitler, İzlanda’ya Neden Takıntılıydı?

Sinema bu gezegendeki tartışmasız en etkili propaganda aracı. Tarih boyunca birçok lider sinemayı propaganda yapmak için kullandı ancak birisi bunu kusursuz hale getirmeyi başardı.Bu lider ise Adolf Hitler‘di.

1934’de çekilmiş olan Triumph Over Violance isimli belgesel baştan aşağı bir nazi propagandasıydı ve bu ilk 3 dakikasında dahi anlaşılıyordu. Örneğin, bulutların üstünde süzülen bir kamera kameranın gökyüzünde olması daha ilk kareden yönetmenin üstün yüce bir varlığın hikayesini anlatacağını sembolize ediyor ve bulutları geçip yeryüzüne yaklaştığımızda Nürnberg şehrini görüyoruz. Biraz daha yaklaştığımızda gökyüzünden görünen küçücük insanlar var. Bu “Sembolizm” açısından normal insanların gökyüzündeki üstün varlık için ne kadar önemsiz olduğunu gösteriyor. Nazi selamı veren mutlu beyaz insanlar, gökyüzünden gelen ”yüce varlığı” selamlıyor ve o ”yüce varlık” yeryüzüne iniyor.

Sinemanın sadece 3 dakikada bize anlattıklarına bakın. Neredeyse bir tanrı gibi gökyüzünden yeryüzüne inen bir lider, görkemli bir alman şehrinin havadan görüntüsü ve liderine bağlı mutlu Alman halkı…

Tabii ki Hitler’in çektirdiği tek belgesel bu değildi. Yukarıdaki görselde gördüğünüz belgesel de Hitler tarafından çektirildi. Mutlu, beyaz bir ırk, gülen yüzler, kıyafetlerinden varlıklı oldukları anlaşılan insanlar ve muhteşem bir doğa… Buraya kadar bir sorun yokmuş gibi gözükse de belgeselin çekildiği yer Almanya değil İzlanda’ydı. Daha da ilginci ise bu filmin yönetmeni Eva Braun‘un Hitler’in sevgilisi olmasıydı. Hitler ile uzun bir süre gizli aşk yaşayan Braun bir süre sonra dünya evine girdi. Her şey bitip savaş kaybedildiğinde birlikte intihar ettiler. Yani Hitler’in son nefesinde bile yanındaydı. Yapbozun parçalarını birleştirecek olursak, Hitler bu hayatta en çok sevdiği insanı neden İzlanda’ya bir film çekmesi için göndermişti ki? Daha da önemlisi Hitler İzlanda’ya neden bu kadar takıntılıydı?

Hikayeye Eva Braun ile başlayalım. Eva, Münih’te modellik yaparken Hitler’in baş fotoğrafçısı Hoffman‘ın asistanı olarak işe girdi ve Hitler’le de bu vesileyle tanıştı. Eva 19, Hitler ise 42 yaşındaydı. Fotoğrafçısı olarak her anında Hitler’in yanı başındaydı ve bugün gördüğünüz Hitler fotoğraflarının bir çoğunu Eva çekti.

Hitler, yaratmak istediği lider imajını korumak için Eva ile ilişkisini uzun bir süre sır olarak sakladı. Hemen hemen herkes mutlu bir aile kuran liderlerin imajının iyi olacağını düşünse de Hitler bunun tam tersini yaratmak istiyordu. Bekar ve güçlü bir erkek olması bekar alman kadınların üzerinde büyük bir etki yarattığını düşünen Hitler, bekar kalarak da Almanya ile evli olduğu imasını yapıyordu.

Hitler’in aşkını bir kenara bırakıp savaşa gidelim. Polonya’nın işgalini takiben İkinci Dünya Savaşı‘ndan sadece 2 ay önce Hitler sevgilisini İzlanda’ya gönderdi. Eva burada İzlanda’nın doğal güzelliklerini ziyaret etti ve İzlandalılar ile tanıştı işte tam bu sırada Hitler’in İzlanda takıntısı başladı.

Eva döndüğünde muhtemelen sevgilisine İzlanda’nın ne kadar güzel bir yeri olduğunu plajlarını buzullarının anlatmıştır ama Hitler’in takıntısı tam olarak Eva’nın anlattıklarıyla ilgili değil gösterdikleri ile ilgiliydi. Heinrich Himmler, nazi rejimi için çok etkili bir isimdir ve Yahudi soykırımının baş mimarıdır. Nazi rejiminde İzlanda’yı en çok seven isimler arasında da adını yazdırmıştı. Viking efsanelerini biliyordu, doğaya aşıktı ama Himmler’in takıntısı da aslında Eva’nın çektikleri ile ilgiliydi.

Peki Eva İzlanda’da çektiği bu belgeseli bu kadar özel yapan neydi? Cevap aslında çok basit,  “İzlandalılar”. İzlandalılar çok eski ve ihtişamlı bir “Viking” efsanesine sahiplerdi ve hepsi beyazdı. Yani hem Hitler hem Himmler’in üstün ırkına muhteşem derecede uyuyorlardı. Hitler, üstün ırk mesajını Viking efsaneleri ile birleştirip dünyaya yarayabilirdi. Hemen İzlanda’dan bir daire satın aldılar ve Wernher’i İzlanda’ya gönderdiler. Wernher’i görevi ise Eva gibi gezip görüntü kaydetmek değil, İzlandalılar ile iletişime geçip onlara “Nazizm“i öğretmekti.

İzlanda’nın coğrafi konumuna bakacak olursak, Birleşik Krallığın kullandığı her rotada bir şekilde oradan geçiyordu. Hem propaganda yapabilmek için hem de jeopolitik gücü ele geçirebilmek için oldukça önemliydi. 1940’da Naziler etraflarındaki ülkeleri işgal etmeye başlamışlardı ve bu süre boyunca Werner’in İzlanda’da Nazizm fikrini yayması gerekiyordu ama sonuç tam bir fiyaskoydu.

Werner başarısızlığını şöyle açıkladı, ”Buradaki insanlar Yahudilerin yazdıkları tiyatroları oynuyor ve çatalları bir kürek gibi kullanıyorlar. ” Aynı zamanda Churchill ise İzlanda için her kim sahip olursa Amerika ve Kanada’ya doğrultulmuş bir silaha da sahip olur diyordu. 2 tarafın da bu işe ne kadar önem verdiğini anlaşılıyordu.

Gerisini biliyorsunuz, Naziler savaşı kaybetti. Bu kaybın nedenlerinden biri de İzlanda’yı hiçbir zaman alamamış olmalarıydı. İzlanda’nın bugün hâlâ bir ordusu yok ve dünyadaki hemen hemen tüm anlaşmazlıklarda tarafsız kalmayı başarıyorlar. Hitler takıntı haline getirdiği bir harita üzerinde sürekli işaretlediği bu ülkeyi hiçbir zaman alamadı ve takvimler 30 Nisan 1940 beşli gösterdiğinde Berlin’deki sığınağında siyanür içerek hayatına son verdi. Son nefesinde dahi yanında çektiği videolarla İzlanda takıntısını başlatan kadın Eva Brown vardı.

Editör: Nur Bersun Aynur – 27.03.2023

Rapor Et

Katılımcı

Kadir Korkmaz tarafından yazıldı

Makale YazarıÜyelik Yılı

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    1. Yazıyı okumak üzere linke tıklarken Hitler’in İzlanda takıntısının daha farklı bir sebebi olduğunu farzettim nedense. Oysa söz konusu Hitler ve onun ideolojisi olduğunda İzlandalıları sadece “üstün ırk” tanımının karşılığı olarak görüp, ideolojisini orada yaymak istemesi son derece basit ve gerçekçi bir sebep. Yine de bu yazıyı görene kadar bu takıntı hakkında bilgim yoktu. Elinize sağlık.

    Japon El Sanatı Ustaları Pokémon’ları Yorumladı

    Vazgeçilmez Klasiklerin Feminist Uyarlamaları