içinde

MuhteşemMuhteşem

Yaşamın Dışında Bir Yolcu: Tezer Özlü

“Benim en büyük mutluluğum her şeyden kaçmak. Her şeyden. Tüm çocuklardan. Tüm acılardan. Tüm sevgilerden. Tüm orgazmlardan. Tüm gecelerden. Tüm günlerden. Her hilal aydan, her ülkeden. Ben her gece ölüyorum. Her sabah yeniden canlanıyorum. Her yirmi dört saatlik zaman dilimi hem ölüm hem yaşam aynı zamanda…” 

Çağdaş Türk edebiyatının çok erken yaşta kaybettiği Tezer Özlü, böyle anlatır mutluluğunu. Doğduğu zamandan ölümüne kadar, şehirden şehire ülkeden ülkeye göç etmiştir tabiri caizse. Yaptığı evliliklerde aradığı ya da belki de anlamlandırmaya çalıştığı şeyleri bulamayan Özlü, kendine daha fazla vakit ayırabilmek ve bir evin sorumluluğunu alamamak neticesinde bu birliktelikleri sonlandırmıştır. Deniz adında bir kız çocuğuna sahip olan Tezer Özlü, Cesare Pavese’yi çok sevmiş ve ondan etkilenmiştir.

İlk kitabı Eski Bahçe’yi 1978 yılında edebiyat hayatına sunar. Almancadan çeviriler, edebî radyo programları düzenler. Edebiyat ve dünya için, yaşadığı çevre için, değişimi isteyen ve mutsuzlukta mutlu olandır Tezer Özlü.

“Yalnız yaşı olmayan ve dünyalarını kendi içlerinde taşıyan insanlara dayanabiliyorum.” (Özlü, 1990) Gelecekle ilgili hep bir belirsizlik içindedir. Ne yapacağını, nereye gideceğini hiç bilmez. Kaybolmuş gibidir. Belki de bir yere ait olamama hissi içinde, hep bir kayboluş yaşamaktadır. 

Eserlerini, varoluşçu ve bohem tarzdan etkilenerek oluşturmuştur. Kolay anlaşılamayan, kapalı ve yorunlanmak isteyen yazılarla, özgürlüğe ve sonsuzluğa ulaşacağını söyler. Bohem tarz, büyük oranda onu yansıtır. Dünyaya yabancılık, soyutluk, kalabalıklar içinde kayboluş, birine veya bir yere aidiyet hissedememek, uzaklaşma isteği… Bunların hepsi Tezer Özlü’nün kendi olduğu ve kendini ifade ettiği karmaşık yaşam tarzıdır.

Düzenden ve güvenden daha ürkütücü bir şey yoktur yazar için. Sonsuz bir gitmek duygusu vardır sadece. Kalıplardan kaçmak için gider. Toplumsal baskıdan, zorunluluklardan kopup uçmak ister. Deniz nerede biter, gökyüzü nerede başlar bilinmeyecek şekilde gitmektir bu.

“Aklın en acı olana, en derine, en sonsuza atmışsan korkma. Ne sessizlikten, ne dolunaydan, ne ölümlülükten, ne ölümsüzlükten, ne seslerden, ne gün doğuşundan, ne gün batışından. Sakin ol. Öylece dur. Yaşamdan geç. Kentlerden geç. Sınırlardan geç. Gülüşlerden geç. Anlamsız konuşmaları dinle, galerileri gez, kahvelere otur. Artık hiçbir yerdesin.” (Özlü, 1990)

Evet. Artık hiçbir yerdesin, cümlesi ile belki de kendini, en anlatılabilir şekilde anlatmıştır. Toplumun özgürlüklerinin kısıtlandığı her şeyi yok etmek ister. İnsanların öldürülüşü, hapishaneler ülkenin her karış toprağındaki çelişkilerden kaynaklanır. Sınıfsal çatışmalar onu yorar. Nihilist bir yaşam görüşünün içinde, ölüm ve intihar özlemi arayışı vardır. Kimsenin kendini anlamamasından yakınır sürekli.

“Şunu bilmelisin; Sen bir işe yaramaz değilsin, seni senden çalan toplumdur.”

Türk edebiyatının gamlı, nostaljik ve lirik prensesi, henüz on sekiz yaşındayken intihar girişiminde bulunması nedeniyle, birçok kez kliniklere yatmıştır. Bu kliniklerdeki tedaviler, elektroşoklar ve yaşadığı bunalım onu daha kederli hale getirmiştir. Özlü, tüm bu kargaşa ve yoğun kaos sonucu, meme kanserine yakalanmış ve hayata veda etmiştir.

“Yaşamım boyunca içimi kemirttiniz. Evlerinizle. Okullarınızla. İş yerlerinizle. Özel ya da resmi kuruluşlarınızla içimi kemirttiniz. Ölmek istedim, dirilttiniz. Yazı yazmak istedim, aç kalırsın, dediniz. Aç kalmayı denedim, serum verdiniz. Delirdim, kafama elektrik verdiniz. Hiç aile olmayacak insanla bir araya geldim, gene aile olduk. Ben bütün bunların dışındayım…”

‘Hiçbir yerli’ olan yazar, ölümünün ardında Eski Bahçe-Eski Sevgi, Çocukluğun Soğuk Geceleri, Yaşamın Ucuna Yolculuk, Kalanlar, Zaman Dışı Yaşam ve Tezer Özlü’den Leyla Erbil’e Mektuplar adlı eserleri bıraktı.

Bunca çatışmanın içinde 43 yıl da olsa yaşamayı iyi ki başardın Tezer Özlü. İyi ki geçtin tüm bu belirsizliklerin içinden. Seni sen yapamayan kurallar ve düşünceleri yıktın iyi ki!

Seninle yokluk içinde var olmayı başarabilmek mucize…

Editör: Ayşe Tunç – 24.08.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Usta

Dilber Aydın tarafından yazıldı

Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni. Okumaya âşık, eski evlerin ruhuna ve enerjisine inanır. Yaşamak, ümitli bir iştir, diye düşünür. Nefes almak ise mucize...

YorumcuMakale YazarıÜyelik Yılı

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Instagram Hakkında Bilinmeyenler ve İşinize Yarayacak Bazı Bilgiler

    1950 Sonrası Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında Feminist Kadın Yazarlar