Cellat sözcüğü Arapça celd mastarından gelir. Celd kırbaçlayan anlamına gelir. Cellat sözcüğü ise kırbaçlayan, eziyet eden anlamına gelir. Günümüzde ise bir devlet veya otorite tarafından verilen idam cezalarını uygulayan kişilere cellat denir.
Cellatların iki görevi vardır. Birinci görevi idam cezasını uygulamaktır. İkinci görevi ise konuşması gereken ama konuşmayan suçluyu çeşitli eziyetler ederek konuşturmaktır.
Cellatlık mesleği tarihin hemen hemen her döneminde var olmuştur. Tarihte ne zaman kurumsallaştığı pek bilinmemektedir.
Roma İmparatorluğunda cellatlara dair kayıtlar vardır. Ortaçağ Fransa’sında cellatlar yüksek adaletin infazcısı olarak anılırlar ve merkezde bulunurlar.
Osmanlı İmparatorluğu’nda ise cellatlık mesleği Evliya Çelebi’nin meşhur eseri Seyehatname’de Esnâf-ı Cellâdân-ı Bîamân” başlığı altında toplanmıştır ve cellatların pirinin Eyyûb-i Basrî olduğu kayıtlıdır.
Osmanlı İmparatorluğu’nda cellatlar sağır ve dilsiz kişilerden seçiliyordu. Bostancıbaşı’nın emri altında bulunurlardı. İnfaz edilecek kişi hanedan mensubu ise kut inancı gereği kanı akıtılmaz ve yayın kirişi ile cellatlar tarafından boğulurdu.
Osmanlı İmparatorluğu’nda cellatlar halk tarafından sevilmezlerdi. Cellatlar öldüklerinde mezar taşları üstünde isim yazmazdı. Eyüp’teki Piyer Loti Tepesi’nin yukarı tarafında bulunan ve Karyağdı Tepesi olarak anılan yerdeki Cellat Mezarlığına defnedilirlerdi.
Cellatlar sıradan suçluların infazını gerçekleştirdikten sonra suçlunun üzerinden çıkan eşyalar cellatlara ait olurdu. Suçlunun akrabaları bu eşyaları parayla satın alabilirlerdi. Suçlunun akrabaları eğer bu eşyalar satın almazlarsa cellat bunları cellat mezatında satar parasını alırdı.
Osmanlı İmparatorluğu’nun en meşhur celladları Kara Ali, Süleyman ve Kara Ali’nin yamağı olan Hammal Ali’dir. Kara Ali Cellatbaşılığa kadar yükselmiştir. Şair Nefi’yi ve Osmanlı padişahı sultan İbrahim’i Kara Ali boğmuştur.
İnfazlar sarayda gerçekleşecekse birinci avluda Bâbüsselâm yakınında sağdaki çeşme önünde veya Divan Meydanı’nda yapılırdı. Cellât Çeşmesi’nin ve bu çeşmenin ibret taşının ürpertici bir şöhreti vardı. Boyunları vurulan suçluların başları ibret için bu taş üzerine konulur, Cellatlar kullandıkları aletlerin kanlarını bu çeşmede yıkarlardı. İnfazlar sarayın dışında ise Yedikule zindanlarında yapılırdı.
Cellatlar hakkındaki düşüncelerinizi yorumlarda bizimle paylaşabilirsiniz.
Kaynakça ve ileri okumalar için:
Evliya Çelebi, Seyahatnâme, I, 517-518.
İpşirli, Mehmet, “Cellat ”, DİA, C,7, S.270-271.
Editör: Fatih Düz – 05.08.2022
Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!
Çok canice evet ama günümüzde böyle bir iş dalı olsaydı rekor iş başvurusu olurdu 🤦🏻♀️
Cellatlık korkunç bir meslek. Her ne kadar kültürel ve Tarihî bir geçmişi olsa da beni ürkütüyor. ????????