içinde

Bir Osmanlı Darbesi: Babıali Baskını

Osmanlı son dönemlerinde gerilemenin de etkisiyle çok fazla siyasi kargaşaya maruz kalmıştır, özellikle son yıllarında ortaya çıkan İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin yaşanan olaylarda çok büyük rolleri olmuştur.

Enver Paşa’nın Makedonya’da başlattığı isyan ile Osmanlı’da 2. Meşrutiyet ilan edilmişti, devlet bu olayla beraber bir nebze de olsa demokratik bir havaya bürünmüştü. Uzun bir zaman sonra seçimler yapılacaktı ve ilk meşrutiyetin aksine parlamentonun hükümetin şekillenmesinde etkileri olacaktı.

Meşrutiyetin ilanıyla beraber bir karşıdevrim girişimi yaşandı, bu olaya 31 Mart Vakası denmektedir. Bu sefer isyancılar tam tersine meşrutiyetten yana değillerdi. İstanbul’da yoğunlaşan isyanı, başta İttihatçılar tarafından Selanik’te toplanan Hareket Ordusu başarıyla bastırmış ve bu fırsatı kullanarak Sultan Abdülhamit’i tahttan indirip yerine kardeşi Mehmet Reşad’ı geçirmiştir. Sultan Abdülhamit, kendisini deviren askerlerin çıktığı yer olan Selanik’e sürgün edilmiştir.

Bundan sonraki dönemde meşrutiyet devam etmiş, ülkede çeşitli partiler kurulmuştur, çeşitli cemiyetler devlette yapılanmaya başlamışlardır ve bunlar arasında en popüler ve güçlüsü tabii ki İttihat ve Terakki’ydi.

1911’de İttihat ve Terakki’ye muhalif olarak Hürriyet ve İtilaf Cemiyeti kurulmuş ve İstanbul’daki ara seçimleri de kazanmıştır. İttihat ve Terakki bu olay üzerine erken seçime gitmiş ve 1912’de seçimi kazanmıştır ancak Hürriyet ve İtilaf yanlıları bu seçimin hileli olduğunu iddia etmiş ve Halaskâr Zabitleri isimli askeri bir birlik kurarak tıpkı zamanında İttihatçıların yaptığı gibi Makedonya’da bir isyan başlatmışlardır. Bu olayın sonucunda İttihat ve Terakki hükümetten istifa etmiş, yerine kısa süreli olarak da olsa tarafsız bir hükümet kurulmuştur ancak bu kısa sürenin sonunda Hürriyet ve İtilaf hükümetin kontrolünü ele geçirmeyi başarmıştır.

Babıâli Baskını

Baskına giden yolu hazırlayan şey, Balkanlarda patlak veren savaşın ta kendisiydi. O dönem iktidarda olan Kamil Paşa kabinesi Hürriyet ve İtilaf yanlısı bir hükümetti ve Balkan Savaşlarında çok büyük bir yenilgi almıştı. Neredeyse Osmanlı’nın Avrupa’daki tüm toprakları kaybedilmiş ve Edirne’yi de savaşmadan teslim edecek kadar zayıf bir duruma düşmüşlerdi.

Selanik’in kaybedilmesinden sonra pek çok İttihat ve Terakki üyesi ya tutuklanmış ya da sürgüne gönderilmişti, Hürriyet ve İtilaf Fırkası da kendi içinde iktidar mücadeleleri yaşıyordu. Bu iktidar mücadelesini çözmek için Fırka, hükümete kendilerine devlet içinde daha fazla pozisyon vermeleri konusunda bir talepte bulundu ancak bu talepleri tam olarak karşılanamıyordu. Bu sebeplerden dolayı hükümet hem İttihatçıların hem de Hürriyetçilerin desteğini kaybetmişti ve her iki grup da hükümete karşı bir darbe hazırlığı içine girmişlerdi.

İttihat ve Terakki en nihayetinde darbe hazırlıklarını tamamladı ve o gün geldi, Enver Bey kendini kahraman olarak göstermeyi çok seven bir karakterdi ve bu fırsatı da elbette kaçıramazdı. Bir beyaz atın üzerine çıktı ve hükümet binasına doğru bu atın üzerinde yanında bir grup destekçisiyle beraber ilerlemeye başladı. O sırada Ömer Naci, İstanbul halkına Edirne’nin tek bir kurşun atılmadan teslim edileceğini söyleyerek insanları galeyana getirme çabasındaydı ve bunu başarmıştı. Çok geçmeden hükümet binasının etrafı halkla ve İttihatçılarla sarılmıştı, herkes hükümetin bir an önce görevi bırakmasını istiyordu. Enver Bey yanındaki grupla beraber hükümet binasına girdi, Sadaret Yaveri Nafiz Bey binaya girenlere ateş açtı ancak çok geçmeden kendisi vurularak hayatını kaybetti.

Enver Bey, grubuyla beraber Harbiye Nazırı Nazım Paşa’nın odasına girdi, kendisini askeri usulde selamladı ancak kalabalığın arasından çıkan Yakub Cemil, beklenmedik bir şekilde Nazım Paşa’yı vurup öldürdü. Enver Bey buna hayli sinirlenmişti, ayrıca Nazım Paşa’yı darbe sonrası hükümetin başı yapmak istediği de söylenir ama olan olmuştu ve bitirilmesi gereken bir siyasi karmaşa vardı.

Enver ve Talat Beyler hızla Sadrazam Kamil Paşa’nın odasına daldı ve silah zoruyla kendisine bir istifa mektubu yazdırdılar. Paşa’nın istifa mektubu aynı gün içinde padişah tarafından kabul edildi ve yerine İttihatçıların istediği gibi Mahmut Şevket Paşa getirildi. Mahmut Paşa ılımlı bir tavırla yönetime başladı, Edirne konusunda İttihatçıların isteği üzerine bir karşı saldırı planlandı ancak Edirne’yi kurtarma hayalleri suya düştü ve önceki hükümetin savaşmadan kabul ettiği bütün şartları yine kabul etmek zorunda kaldılar, savunma olarak İttihatçılar “Biz savaşıp verdik, onlar savaşmadan verdiler.” demekle yetindiler. Çok geçmeden Mahmut Şevket Paşa vurularak öldürüldü. Bu durumu fırsat bilen Enver, Talat ve Cemal Beyler üçlü bir ittifak kurarak yönetimi ele geçirdiler. Bu olayın yaşanmasıyla beraber demokrasi için savaşan İttihat ve Terakki, ülkeyi bir diktatörlüğe dönüştürmüş oldu. İttihatçılara muhalif olan pek çok kişi yargılanmaya başlandı, İttihatçılar tek mutlak güç haline geldiler, 1. Dünya Savaşı kaybedilene kadar iktidarlarını sürdürdüler.

Teşekkürler, sağlıkla kalın.

Editör: Fatih Düz – 29.06.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Taraftar

Alperen Özdemir tarafından yazıldı

Kendi halinde takılan birisi.

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Atatürk’ü Etkileyen Ünlü Düşünür: Jean Jacques Rousseau

    Hayır diyemeyenlerden misiniz?