2000li yıllardan sonra trend olan kişisel gelişim furyasına kapılmayan pek az insan kaldı.
O kitaplar, videolar, yaşam koçları ve eğitimler gerçekten bizi geliştiriyor mu?
Ben de on yılı aşkındır sürekli olarak kişisel gelişim kitabı okuyan ve yaşam koçlarını takip eden biriyim fakat bu bilgileri pratiğe dökmekte zorlanıyordum. Sinirlenince sakinleşmeyi ya da öz değerimi kavramayı dahi teoride bilsem de her seferinde uygulamada sınıfta kalıyordum. O nedenle bu konuyu sorgulamaya başladım ve deneyimlerimi sizlerle paylaşarak sizin de bu konudaki yorumlarınızı almayı düşünüyorum.
Evet, kişisel gelişime dair bilgilenmek tabii ki ilerlememizde olumlu bir etki yaratıyor fakat öncelikle bilmemiz gereken şey eksik olmadığımızdır. Değersizlik duygusunun ivmesiyle her zaman eksik olduğumuzu, ne yaparsak yapalım tamamlanamayacağımız inancını taşıyorsak evrenin sırrına bile ersek hayatımıza bir fayda olarak yansımıyor.
Yine bir gün raflardan kişisel gelişim kitaplarını toplarken ve aynı zamanda kulaklığımdan bir psikoloğun eğitici videosunu dinlerken bir an için durdum. Bu kadar çaba sarf ediyordum ama neden hâlâ birçok kısır döngünün içinde kıvranıyorum diye düşündüm. Hayatımda üzerinde çok çalıştığım özsaygıyı bile oturtamamıştım. Fark ettim ki kişisel gelişime olan bu düşkünlüğüm bir tamamlanma çabasıydı.
Kütüphanenin çay içilen kısmına ilerleyerek bu konuyu düşünmek üzere oturdum. Aklıma ilk olarak John Locke’ın görüşleri geldi. İnsan zihnini boş bir levhaya benzeterek yaşadıkça edindiğimiz bilgi ve deneyimlerle bir öğrenim gerçekleştireceğimizi savunur. Buna karşın Platon, insanın aslında doğuştan evrendeki her şeyin bilgisine sahip olduğunu ve yaşarken yalnızca zihnindeki bilgileri hatırladığını söyler. Ben bahsettiğim ilk filozofun söylediklerini deneyimledim, sonuç alamadım. Bu kez Platon’un izinden gitmeliyim diye düşündüm.
Zaman içinde Platon’un haklılığını kendi yaşamımda görmeye başladım. Dış etkenlerin üzerimizdeki etkisi algı seviyemize göre değişiklik gösteriyor. Öncelikle çeşitli inziva ve odaklanma pratikleriyle zihnime yöneldim. Algım geliştikçe kendi kafamızın içinde hapsolduğumuzu, orada yaşadığımızı ve dış dünyayı kendi iç dünyamızın el verdiği kadar anlamlandırdığımızı daha iyi görür oldum.
Ben tamım ve bir dış etken beni tamamlayamaz ancak tamlığıma katkı sağlar inancını edindiğimden beri kişisel gelişim kitaplarıyla daha sağlıklı bir bağ kuruyorum. Onlar sihirli değnekler değil, bizim de kendi zihnimizle baş başa kalıp edindiğimiz bilgileri içselleştirmemiz gerektiğini düşünüyorum. En önemlisi de bir eksiklik duygusuyla tamamlanmak adına bir kitap ya da eğitime, kişisel gelişim videolarına yaklaşmamak gerekiyor. Bu yaklaşımı sürdürürsek zamanla hiçbiri işe yaramıyor hissiyle tamamen kendimizi geliştirme alanından uzaklaşıp umutsuzluğa düşeriz.
Sonuç olarak hayatın her alanındaki dengeyi burada da kurmak gerektiğine inanıyorum. İnsan her yönüyle değerli ve tam bir varlık. Yalnızca kendini fark etmesi ve hatırlaması gerekiyor. Tamamlanma dışarıdan değil içeriden gerçekleşen bir olgudur. Yoksa hepimiz dışarıda aynı dünyayı görmüyoruz, algımıza göre değişiyor realiteler. Ne bu deryaya dalıp sadece okuyup dinleyerek gelişeceğimizi düşünmeli ne de ben her şeyi biliyorum ve ihtiyacım yok kibriyle kenara itmeliyiz. Amaç kendini gerçekleştirmek ve bu yolda etrafımızdaki her türlü materyal araçtır. Kişisel gelişimi amaç haline getirmemek lazım diye düşüyorum.
Bu konuda yazdıklarım kendi algımla deneyimlerime göre yaptığım çıkarımlardır. Bana katılıyorsanız ya da farklı düşünüyorsanız yorumlarda belirtebilirsiniz.
Editör: Fatih Düz – 06.07.2022
Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!
Kişisel gelişimin en mühim katkısı insanın zihinsel ve bedensel potansiyelini ortaya çıkarmaktır.
güzel bir içerik kaleminiz ışıldasın
Kaleminize sağlık Kaliteli bir yazı olmuş. Özellikle “Amaç kendini gerçekleştirmek ve bu yolda etrafımızdaki her türlü materyal araçtır. Kişisel gelişimi amaç haline getirmemek lazım diye düşüyorum.” Cümlesi bütün yazının özeti niteliğinde tebrikler.
Çok güzel bir farkındalık olmuş yazınız, tebrik ederim. Ben de kendimi hayatın her alanında eksik, yetersiz hisseden biri olarak kendime ne kadar haksızlık ettiğimi fark ettim yazınızı okuyunca. Hepimiz nevi şahsına münhasır bireyleriz ve değerliyiz. Kendi değerimizin farkına vararak her zaman kendimizi yeşertmeliyiz, en çok da kendimize yatırım yapmalıyız bu hayatta.
Evet maalesef herkese, her şeye hayran oluyoruz da kendimizi hep görmezden geliyoruz. Bu sektör değersizlik duygumuzdan besleniyor bütün diğer sektörler gibi. Değerlilik duygusu olan birey hiçbir konuda aşırı uçlara yönelmez.
Her kaynak her söylenen doğru değil elbet. Fakat bazı süzgeçlerden geçirerek gelişimimize katkısı bulunabilir.
Bu araçlar amaç haline getirilirse bence gelişimden ziyade uygulanamayan bir bilgi dağı oluşuyor. Son zamanlarda bir amaç halini aldı kişisel gelişim. Onca kitap satılıyor bu kategoride ve toplumda bunun yansımalarını göremiyoruz. Bazen dinlenip bildiklerimizi öğütmeliyiz diye düşünüyorum. Değerli geri bildiriminiz için teşekkür ederim Yusuf bey.
Bence bu kesinlikle uzun bir yol ve önemli olan öğrenilenleri uygulayabilmek 🙂
bence okumak insanı etkiliyor ve kendine bir şey olduğu zaman yönlendirme yapabiliyorsun.
Kişisel Gelişim Materyalleri elbette önemli ve işe yarayanları var. Ama ne yazık ki her çoksatar pazar gibi bu alanı da suistimal eden çok fazla sözde guru etrafta bilirkişi olarak dolaşıyor…