içinde

MuhteşemMuhteşem HavalıHavalı

Hayat: Acılar ve Olumsuzluklar

Yaşam öyle ilginçtir ki, birileri ölürken birileri de doğmaya devam eder. Eksildikçe çoğalırken, çoğaldıkça azaldığımızın farkında olmayız. Ya da farkında olmak istemez miyiz? Gerçekler bizi hayata sımsıkı mı bağlar, hayata inancımızı mı yitiririz.

Belki de kaybettiğimiz sadece insanlar değildir, insanlarla beraber giden ruhumuzun parçalarıdır. Bu parçaları nedense hep kaybedeceğimizi sandığımız anlarda paylaşmak istemeyiz. Öncesinde bizim için hiç değeri olmayan parçalarımız, kıymetlenmeye ve daha da anlam kazanmaya başlar. Bunun sebebi kaybedişlerimiz değil, korkularımızdır.

Korkularımız bizim elimizi kenetleyen kelepçelerimiz olmuştur. Halbuki böyle olmasını istemeyiz, istemediğimiz için de daha çok korkarız. Lakin artık alışkanlıklarımız korkularımızı engelleyemez ve aynı şeyleri yapmaya devam ederiz. Sormadan, kimseye anlatma gereksinimi bile duymadan, tüm yaşadıklarımızı bir şeylerle anlamlandırmaya çalışıp, kendimizi rahatlatmaya çalışırız.

Her insanın bir çizgisi vardır. Kimisi bu çizgiye basmadan yürümeyi tercih ederken, kimisi de bastığı yere bile bakmadan yürür. Nasıl gördüğün değil, nasıl baktığın önemlidir. Bunun arasını kendin bulamadıktan sonra, geleni de umursamazsın, gideni de. Artık o andan sonra dünya dönmeye devam ederken, sen dünyada kalanlarla yetinmeye devam edersin.

Peki ya hayatın acıları, olumsuzlukları, bunlar seni ne kadar gerçeğe sürüklüyor?

Çığlıkların kulaklarını acıtıyor mu, yoksa bağıramayacak kadar kendini güçlü mü hissediyorsun.. Her insanın dayanma, direnme noktası vardır. Elbette içinde bir yerde üzüntüsüyle baş başa kalmak istediği anlar vardır. Anlarda kaldıkça geçmişiyle barışıktır, geleceğine seslenmekten korkmuyordur. Geçmiş onun için geçmiş olsa da izlerini sevmiştir. Düşünmekten ve düşlemekten yorulmadan yürüyebiliyordur en ince çizgide bile. Bu çizginin değerini de en iyi onlar bilir. Çünkü daha önce düşmüşlerdir, kimsenin kaldırmasına bile ihtiyacı olmadan kalkmayı becerebilmişlerdir. Sevgiyi, sevgiyle hissedenlerdendir.

En büyük üzüntüler büyük sevgilerin sonucunda ortaya çıkar.

Hayat üzüntüleri bir ağaç gibi içine çeker, içindeki tüm sevgileri de etrafına yayar. Yaydıkça dallanmaya devam eder, çektikçe tüm üzüntüleri yılın üçüncü mevsiminde dökmeye başlar. Bir ağaç gibi olun, zamanı gelince dökün hüzünlerinizi, döktükçe çizginizi kaybetmezsiniz. Gerçeklerle barışık olun. Hayallerde gerçeği aramaya çalışmayın. Hayaller sizin göremeyeceğiniz çizgileri çizerken, görmeden bastığınız her adımda düşebileceğinizi unutmamalısınız.

Düşen her insan, kalkmanın değerini anlar. Anlarsa, yeniden düşmemek için elinden geleni yapar. Yarınlarına daha çok sarılır, dünlerini geride bırakmak için ilerlemeye devam eder. Artık kendi çizgisinin kalemi olur, kendi hayatının yazarı olur.

Tıpkı benim gibi, tıpkı sizin gibi.

Editör: Astropower – 25.08.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Danışman

Ece Altaylıgil tarafından yazıldı

İngilizce öğretmeni, 3 kitap yazarı ve anne.

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Roman Polanski: The Pianist

    Hassas İçerik Filtresi
    Bu gönderiyi görüntülemek için tıklayın

    İkinci Dünya Savaşı’nın Kanlı Birimi: 731. Birim