Z kuşağının %90’ı kendisini başka bir yerde gibi hissetmesini sağlayan videolar izlediği bilinmektedir. Bunun bir nedeni de bu kuşağın “Dijital Yerliler” olmasıdır. Çünkü bu çağ gözünü dünyaya internet ve televizyonların olduğu dönemde açmıştır. 1999 ve sonrası dönemde teknolojide yaşanılan hızlı gelişmeler, tuşlu telefona, tüplü televizyonlara, kaset DVD’lere yabancı gençleri beraberinde getirmişti. Bu dönemde artık kanaatkârlık, eşyalara duyulan sevgi-saygı azalmıştır. Önceki dönemde bilyelerin, dantellerin, sobaların, sandıkların her zaman manevi değeri ve hatırası vardı. Alım gücü ve emeğin değeri, dönemin şartları göz önünde tutulduğunda yüksekti. Küçük evlerde sayıları 8-9 kişiyi bulan insanlar, yan yana serilmiş yataklarda uyuyan kardeşler bulunurdu. Çünkü o zaman ekmek demek “emek” demekti. Ekmek alın teriydi, göz yaşıydı, paylaşmaktı.
Oysa şimdi evler büyüdü, sokaklar genişledi, iletişim kolaylaştı; dayanışma, aile kültürü, kardeşlik bağları zayıfladı. Neden mi? Bunun birçok sebebi bulunmakta. Ekonomik alım gücünün zayıflaması, gıda üretiminde Dünya genelinde yaşanan krizler, hayat pahalılığı ve daha birçok şey. İnsanlar için giydiği ayakkabının, kullandığı tarihi saatin değeri “antika” oldu. Kendi sosyal hayatlarının kendilerine yetmediğini düşünüyor insanlar. Daha fazla para, elbise, ayakkabı, takı, mobilyanın peşine düştü. Dijitalleşme bizlerden dokunmanın, koklamanın, tatmanın o manevi değerini çekip aldı. Bu yüzden her güne yeni haberler, yenilikler ve olaylarla uyanıyor insanlar. Hızlı bir hayat yaşanıyor. Evde, okulda, işte… Hayatın her yönüne, dokusuna yetişmek zorunda kalıyoruz. Eski-yeni hayat olarak adlandırılacak iki Dünya insanlara hizmet sunmaktadır. Geleneksel ve güncel olarak kategorize edilebilecek bu iki Dünyanın özellikleri şunlardır:
- Geleneksel dünyada atlar, develer, koşum takımları, bisikletler gibi ulaşım araçları kullanılırken; günümüzde arabalar, motorlar, hızlı trenler, uçaklar kullanılıyor.
- Tuşlu telefonlar, kasalı bilgisayarlar geleneksel; laptop, kablosuz kulaklıklar, hızlı arabalar güncel dijital araçlardır.
- Geleneksel dünyada mektuplar, ilkeler çağlara gidersek güvercinler, telgraflar ulaşım araçları olarak kullanıyordu. Günümüze bakacak olursak teknolojinin gelişimiyle artık hızlı ve sürekli etkileşimi sağlayan akıllı telefonlar, bilgisayarlar tercih edilmektedir.
- Geleneksel dünyada sosyal yaşam aslında ailede yaşayan büyüklerin bilgi ve birikimlerinin devamıydı. Giyim tarzı, konuşma üslubu, evlilik usulleri birtakım kurallar çerçevesinde gelişmekteydi. Güncel dünya ise biraz daha esnek yapıya sahip, hava almaya daha müsait bir ortamdır. Evliliklerin genelinde artık “görücü usulü” evlilik yerine, “anlaşma usulü” dikkat edilmektedir. Ayrıca gelir durumu da evlilik konusunda eskiye göre ön planda tutulan kıstaslar arasındadır.
- Geleneksel dünyada etnografik yapılar göz önünde tutulurken; Dijital dünyada yenilikler ve
Dijital hayat biraz da insanları bireyselleştirirken, geleneksel hayat bir arada yaşamayı, aile kültürünü insanlara aşılamaktadır. Z kuşağı da artık ebeveynlerle bir arada yaşamak yerine, ayrı evlerde yaşamayı tercih etmektedir. Bunun nedeni, dijital dünyanın insanlara bireysel yaşamı, yalnızlığı daha tatlı göstermesidir. Geleneksel hayatta normlar üzerine inşa edilen yaşam tarzı vardır. Dijital dünya bunun eskidiğini; artık evrensel hayatın, yani moda hayatın mümkün olduğunu insanlara aşılamaktadır. Evlerde saatlerce telefonla geçirilen süreler, saatlerce izlenen filmler, programlar toplumda bireyselliği fark ettirmeden körüklemektedir. Bireysel olduğunu hissedenler, izlediği, duyduğu hayatların akıntısına kapılırlar. Bu yönüyle dijitalleşme aslında pek de sanıldığı kadar faydalı değildir. Eşler ve çocuklar arasında geçmişte yaşanılan anılar, hatıralar kaybolmuştur. Sofrada yenilen yemeklerin tadı, günün sonunda oluşan yorgunluğun tatlı sitemleri, şakalaşmalar kaybolmuş gibi duruyor. Teknoloji bizleri fiziksel olarak ayırmamış gibi gözükse de duygusal olarak hiçbir şey bırakmamıştır.
Z kuşağı aslında burada günah keçisi olarak görülemez. Ancak başta ebeveynler, eğitimciler olmak üzere toplumun tüm üst kademelerinin çuvaldızı kendilerine batırmaları gerekir. Gençlerin hayatlarına fayda sağlamayacak videolar izleyerek zamanlarını tüketmesi gelecek neslin filmini çekmiyor mu? Bunun önüne geçmek her ne kadar zor olsa da birkaç öneri sunabiliriz:
- Dijital araçlarla geçirilen süreler kısaltılmaya gidilmelidir.
- Teknoloji vakit geçirme yeri olarak değil, bilgiye ulaşmada araç olarak kullanılmalıdır.
- Geleneksel sosyolojinin bilgileriyle hayata bakan insanların günümüz dünyasındaki gelişmeleri bir kenara bırakması yanlıştır. Bu yüzden günümüz dünyasında yaşanan gelişmeler “bilgilendirici” olmak şartıyla takip edilmelidir.
- Dijital çağın olumsuz yönlerinden ziyade olumlu yonlerine odaklanılmalı, bu donanımdan istifade edilmenin yolları aranmalıdır.
Dünya değiştikçe, geliştikçe toplumsal normların ve davranışların kıstasları ve algıları değişecektir. Bunun önüne geçmek mümkün değildir. Önemli olan günümüzde veya çağımızda yaşanılan değişimlerin bireysel ve toplumsal etkilerinin olumlu ve olumsuz yönlerini görebilmek; olumlu taraflardan nasıl yararlanılabileceğinin çıkış tünellerini aramak, olumsuz yonlerinden de ne kadar uzak kalınabilir bunun tesbitini yapmaktır. Çünkü hayatın gerçeklerinden ve hayal dünyamızın zenginliklerinden de uzaklaşmak doğru değildir.
Editör: Doruk Adakoğlu – 17.11.2022
Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!
Bu konuya değinmeniz iyi olmuş. Cunku bende dijital dünyadan kopamayanlardanım herkes gibi.
dijitalleşmenin mecbur olduğu bir çağda yaşıyoruz, hayatımızın bir parçası haline gelmiş durumda.
yaşadığımızın çağın gerekliliği haline gelmiş bir şey dijitalleşmek.
Z kuşağı çocukları bu devrin çocukları. Her devir kendi neslini oluşturur. Bunlara dijital dünyayı azalt demek yemek yeme demek gibi. Sadece onları anlayıp bu özelliklerini başka şekilde kullanmaları için desteklemeli.
Z kuşağı olarak tam da dijitalleşmenin kucağındaym😔