içinde

MuhteşemMuhteşem

Bir Alexandre Dumas Eseri: Monte Cristo Kontu

Alexandre Dumas 24 Temmuz 1802 yılında Fransa’da doğmuştur. Babasını çok küçük yaşlarda kaybedince Paris’e gitmiştir. Avukat olmayı çok istemişse de Fransa Kralı Orleans Dükü olan Louis-Phlippe’in hizmetine girmiştir.

Kendisine popülerliği getiren ise “Monte Cristo Kontu” ve “Üç Silahşörler” isimli eserleri olmuştur. Babası bir general olan Alexandre Dumas babasından duyduğu devrim hikayelerinden esinlenerek tarihi romanlar yazmaya başlamıştır.

Bugünkü yazımda keyifle okuduğum sevdiğim kitaplardan biri olan Monte Cristo Kontu adlı kitabı hakkındaki görüşlerimi paylaşacağım.

Alexandre Dumas’ın “Monte Cristo Kontu”, beni bu ihanet, romantizm, macera ve gizem dünyasına daha da derin bir bakış açısıyla bakmama ve özlem duymama neden olan unutulmaz karakterlerin ve iç içe geçmiş hikayelerin fantastik bir fırtınasına yaşamama neden olan bir kitap olmuştur. Bu kitap aldatıcı olduğu kadar esprili ve aşırı karizma, tüm zamanların en sevdiğim romanlarından biri olarak kalbimde özel bir yere yerleşmiştir.

Monte Cristo Kontu klasikler içerisinde okuduğum en uzun kitaplardan biri olma özelliğini taşıyıp daha önce Savaş ve Barış’ı okumuştum ve bitirmesi üç haftamı almıştı. Bu kitapta fikrimce 19.yy klasik edebiyatın, dolayısıyla edebiyatın altın çağının en iyi eserlerinden biridir. Kitap, haksız bir suçlama sonucu If Kalesinde hapis tutulan genç bir adamın, hapishanenin bulunduğu adada olgunlaşmasını, kaçtıktan sonra kendisine komplo kuranlara karşı intikam almasını anlatmaktadır. Kitap özellikle ilk bölümlerde oldukça sürükleyici olmakla birlikte kitabın ortalarına doğru çok fazla yan konunun anlatılması sebebiyle bu sürükleyicilik bir nebze de olsa azalıyor. Tüm bunlara rağmen kitap kendini okutturmaya devam etmektedir.

Kitabın dili ise sade ve yalın bir dille yazılmıştır.  Çok fazla sayfa sayısı olmasına rağmen birçok sayfada kısa konuşmalar mevcut olup kitap akıcı bir şekilde okunabilmektedir. Süslü ve derin anlatımlardan uzak durulmuştur. Kişi betimlemelerine mümkün olduğunca az yer verilmiş olan kitapta hemen hemen çoğu olay betimleri ile yazılmıştır.

Bu roman, sadece Edmond Dantès’in hayatını değil, aynı zamanda sevgilisinin, en iyi arkadaşının, ailesinin ve hatta nakliye şirketindeki ortaklarının hayatlarını da takip ettiği için gerçekten unutulmaz. Hain entrikalar, intikam, gönül yarası, gizem ve korsanlıkla ağzına kadar dolu; ayrıca genç aşkı, sınır tanımayan inancı ve kanın gerçekten sudan daha koyu olduğu bilgisiyle dolu aileleri içermektedir.

Edmond Dantes, Alexandre Dumas’ın Monte Kristo Kontu’ndaki ana karakteri.

Monte Kristo Kontu” eserinin içinde var olan altı ana tema ise şu şekildedir; intikam, adalet, Tanrı’nın iradesi, mutluluk, sevgi ve kefaret, kimlik ve yerli ve yabancı.

Kitaptan birkaç alıntı yapmak istiyorum.

“Bu dünyada ne mutluluk ne bahtsızlık vardır, sadece bir durum diğeriyle kıyaslanır, hepsi bu.”

“Ah şu insanlar! Ellerindeki balta ile başkalarının gururunu parça parça etmeyi düşünürler de, kendi gururlarına bir iğne ile dokunulduğu zaman kıyameti koparırlar.”

Bu kitabı sadece unutulmaz karakterlerden oluşan bir gruba aşık olmak isteyen herkese değil, aynı zamanda kendilerini sonsuza kadar el üstünde tutacakları bir dünyaya kafa kafaya düşmek isteyen her okuyucuya iyi bir tavsiye olduğunu düşünüyorum.

Şimdiden okuyacak olanlara keyifli okumalar dilerim.

Sevgiyle kalın!

Editör: Melike Bay – 23.09.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Uzman

vitalis tarafından yazıldı

23, intj, 5w6

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    1. Roman olarak ayrı yaşam örneği olarak ayrı ilgi çeken romanın uyarlama örnekleri de izleyicilerin her daim ilgisine mazhar olmuştur. Kimi eserler vardır ki sonraki yüzyıllara seslenir işte bu eser de bunlardan sadece bir tanesidir. Daha nicesi bu okurların meraklı gözlerini ve yönetmenlerin yaratıcı zihinlerini bekliyor insanlığı bir adım daha ileri taşımak için. Kaleminize sağlık güzel olmuş

    Sosyal Devlet Düşüncesi Ütopya Mı?

    Piramitlerden Daha Eski Olan Taş Devri’nin Kalıntıları Gün Yüzüne Çıktı