içinde

Mayerling Faciası: Cinayet Mi İntihar Mı?

Tarihler 30 ocak 1889 yılını gösteriyordu. Viyana yakınlarındaki Mayerling Av Köşkü’nde her zamanki gibi sıradan bir sabah vaktiydi. Köşkün uşağı Loscheck, uyandırmak için efendisinin kapısını çalmıştı. Fakat içerden bir cevap gelmedi. Endişeyle kapıyı tekrar çaldı, fakat yine cevap yoktu. Belli ki aksi giden bir şeyler vardı. Telaşla durumu köşkteki diğer kişilere bildirdi. Herkesin önüne toplandığı kapının kilidi önce baltayla kırılmaya çalışıldı, fakat açılmadı. Nihayetinde kapıyı kırmaya karar verdiler. Açılan kapıdan içeriye Mahremiyetten dolayı sadece uşak Loscheck girdi. Fakat girmesiyle çıkması bir oldu…

Yüzü dehşetten bembeyaz olan uşak Loscheck daha sonra olanları şöyle anlatacaktı: “Yatağın baş ucunda bir iskemle, alçak bir masa ve masanın üstünde de aynayla bir tabanca vardı. Prens Rudolf yatağın sol tarafında yatıyordu. Barones Vetsara ise sağ tarafına uzanmıştı. Belli ki yakından ateşlenmiş bir silah ile vurulmuşlardı ve her ikisinin kafası da param parçaydı… Dostlar; bu anlattıklarım tarihe “MAYERLİNG FACİASI” olarak geçen ve gizemini hala koruyan hazin bir hikayenin son anlarından.

Nedir bu Mayerlig Faciası? Gelin, isterseniz olayın en başına dönelim!

Prens Rudolf; Avusturya-Macaristan İmparatoru Franz Joseph ile Kraliçe Sisi’nin tek oğluydu. Tahtın tek varisi olan Rudolf, sıkı ve disiplinli bir eğitimden geçmişti. Armut dibine düşer misali, Rudolf’da annesi Sisi gibi özgür ve aykırı bir karaktere sahipti. İmparatorluk tahtında hiç gözü yokmuş gibi davranıyordu. Devlet yönetiminden ziyade felsefe ve edebiyatla ilgileniyor, hatta sol gazetelerde takma isimlerle babasını eleştiren yazılar yazıyor, gününün çoğunu Mayerling’te aldığı av köşünde geçiriyordu. Anlayacağınız imparator ile oğlu Rudolf karakter olarak birbirine taban tabana zıt iki insandı ve sürekli çatışma halindeydiler. Ütüne üstelik; Rudolf’un sırf siyasi nedenlerden dolayı zorla Belçika prensesi ile evlendirilmesi bu çatışmanın tuzu biberi olmuştu. Metresleri ile gününü gün eden Rudolf, saraydan kopuk bir hayat yaşayarak hanedan ailesini iyice çıldırtmaya başlamıştı. Kendisinden yaşça küçük Macar kökenli soylu bir ailenin kızı Barones Marie Vetsera ile tanışarak tutkulu bir aşk yaşamaya başlayan Prens Rudolf, bu olaydan sonra babasıyla şiddetli bir tartışma yaşayarak saraydan tamamen ayrılıp Mayerling Köşkü’nde yaşamaya başladı. İşte tüm bu yaşananlardan sonra; 30 ocak 1889’un bir sabah vakti Marie Vetsera ve Prens Rudolf köşkün uşağı tarafından, kafalarından birer kurşunla vurulmuş şekilde ölü bulundular. Sarayda şok etkisi yapan olay, derhal deliller karartılarak ört bas edilmeye çalışıldı. Öncelikle Marie Vetsera’nın cesedi, şüphe uyandırmaması adına kıyafetleri giydirilerek ve parçalanmış kafa tası şapkayla toparlanarak, bindirildiği bir arabayla Mayerling Köşkü yakınlarındaki bir kilisenin bahçesine apar topar gömüldü. Prens Rudolf’un cesedi ise; yine şüphe uyandırmayacak şekilde parçalanmış kafa tası alçıyla toparlanarak Viyana’ya getirildi. Ölüm nedeni olarak da kalp krizi açıklaması yapıldı. Ancak gerçekler halktan daha fazla gizlenemeyince, prens ve sevgilisinin bir sinir krizi sonucunda intihar ettikleri açıklandı.

Peki günümüzde bile hala tam olarak çözülememiş bu olayın gerçek yüzü neydi?

Konuyla ilgili ortaya atılmış birçok rivayet var. Bunlardan biri, cinayetin coşkun bir içki aleminden sonra işlenmiş olduğu. Bir diğeri, Prens Rudolf’un çatışma halinde olduğu babası Franz Jozef’in emriyle öldürüldüğü. En yaygın söylenti ise; kendini baskı altında hisseden ve istediği hayatı yaşayamayan Prens Rudolf’un sevgilisi ile birlikte intihar ettiği yönündeydi. Elbette ki olay bununla da bitmiyor. Hatta bir kelebek etkisi yaparak dünyayı büyük bir felaketin eşiğine sürüklüyor. Çünkü Rudolf’un ölümü ile tahtın yeni varisi amcasının oğlu Arşidük Ferdinant’tı. Rudolf taraftarı radikal sosyalistler, Ferdinant’ın tahta geçmesini istemiyorlardı. Bu duruma engel olmak için Arşidük Ferdinant’ı Saraybosna’yı zitareti sırasında, kiraladıkları bir Sırp milliyetçisine öldürttüler. Böylece 4 yıl sürecek olan ve 17 milyon insanın ölümüne neden olacak olan, l. Dünya Savaşı’nın fitilini ateşlemiş oldular.

Editör: Fatih Düz – 11.09.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Katılımcı

gezgininyoldefteri tarafından yazıldı

Makale YazarıÜyelik Yılı

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Türkiye’nin Soyu Tükenmekte olan Memeli Türleri

    Haftalık Astroloji Yorumları ve Tarot Kartları | 05 Eylül – 12 Eylül