Merhaba Sevgili Dergio okurları; bu yazımda insanlığın ortak yapay dil arayışlarından birisi olan “Esperanto“yu konu edindim. Gelin hep beraber bakalım neymiş bu Esperanto?
Tarih boyunca insanoğlu birbirleriyle konuşarak anlaşmanın yollarını aradı durdu. Dünya üzerinde 6 bin canlı dil varlığından dolayı insanların birbirleriyle iletişim kurmaları hep sıkıntılı bir hal aldı. İşte bu sıkıntıyı çözmek için birçok bilim insanı bu soruna çare aradı ve çareyi tüm insanları ortak bir dil çatısı altında toplamaya karar vererek bulduklarını düşündüler.
Bu düşünce uğrunda 1000’in üzerinde yapay dil ortaya çıkardılar. Bu uydurma dillerin birçoğu istenilen amaç doğrultusunda başarılı olamadı. İçlerinde yalnız bir yapay dil diğerlerinden daha iyi bir konum elde etti. İşte bu dil Esperanto dilidir.
Esperanto Dili, Tarihler 1887 yılını gösterdiğinde Polonyalı göz doktoru Ludwik Lejzer Zamenhof tarafından meydana getirildi. Bu yapay dilin gerçek adı “Lingvo Internacia’dır”. Fakat Ludwik Lejzer Zamenhof, Esperanto’yu tanıttığı 1887 tarihli Unua Libro adındaki kitabında kendisinden Doktor Esperanto (Dr. Umutlu) takma adıyla bahsetmiş ve zamanla bu yapay dil de “Esperanto” adıyla anılır hâle gelmiştir.
Ludwik Lejzer Zamenhof’un yaşadığı bölgede insanlar Rusça, Lehçe ve Yidiş gibi farklı diller konuşuyorlardı. İnsanların birbirleriyle daha rahat iletişim kurmaları amacıyla hareket eden Zamenhof, 16 Ana Kuralı bulunan ve sözcüklerin kökenlerini daha çok Avrupa dillerinden alan Esperanto’yu oluşturdu.
Esperanto’nun simgesi yeşil zemin üzerindeki beyaz kare içindeki yeşil yıldızdan oluşan Esperanto bayrağı’dır.
Kısa zamanda Esperanto kendine hatırı sayılır bir hayran kitlesi buldu. Londra, Massa ve Viyana Kütüphaneleri Esperanto dilindeki kitaplarla doldu. Milano şehrinde bir grup Esperanto edebiyatçısı Literatura Foiro dergisini çıkarmaya başladılar.
Esperanto’nun çığlığı Osmanlı İmparatorluğu topraklarında da yankı buldu. Esperanto’nun Ansiklopedisi olan Enciklopedio de Esperanto’nun Turkujo maddesinde Selanikli Arama, Giresunlu Katenesyan, İstanbullu Kedami ve Aydınlı Mehmet Cevdet Bey Esperanto’nun Osmanlıdaki öncüleri olarak yer almıştır.
İstanbul’da ve İzmir’de 1909 ila 1910 yılları arasında ufak bir Esperanto grubu oluşmuş durumdadır. 1920 Yılında İstanbul Rumlarından Anakreon Stamadias Beyoğlu semtinde Sakız Ağacı sokak, Ağa Camii, no:8 adresine kayıtlı Esperanto Cemiyeti’ni kurdu.
Günümüz Türkiye’sinde ise Esperanto üzerine Hayrettin Dural’ın Çalışmaları bulunmaktadır. Meraklıları için Esperanto Türkçe Sözlük adlı eserini tavsiye ederim.
Esperanto hiçbir devirde dünyanın ortak yapay dili olamadı. Esperanto’ya getirilen en büyük eleştiriler dilin gramerinin ve sözcük dağarcığının tamamen Avrupa dillerinden alıntı olmasıdır. Bu durum Avrupalı insanların Esperanto’yu öğrenmelerinde kolaylık sağlarken farklı ulustan insanlar için Esperanto tarafsız ve evrensel değildir.
Son olarak yazımı Esperanto’nun günlük konuşmalarından örnek vererek bitirmek istiyorum. İşte karşınızda Esperanto’nun günlük konuşma örnekleri:
- Mi amas vin. = Seni seviyorum.
- Saluton = Merhaba
- Bonan matenon = Günaydın
- Bonan tagon = İyi günler
- Bonan vesperon = İyi akşamlar
- Bonan nokton = İyi geceler
- Bonan apetiton = Afiyet olsun
- Bonvenon = Hoş geldiniz
- Adiaŭ = Elveda
- Kiel vi? = Nasılsın, Nasıl gidiyor?
- Dankon. = Teşekkürler.
- Nedankinde. = Bir şey değil.
- Kio estas via nomo? = Adınız nedir?
- Mia nomo estas …. = Adım …
- Mi ğojas. = Memnun oldum.
- De kiu lando vi estas? = Hangi ülkedensiniz?
- Kioma horo estas? = Saat kaç?
Editör: Zehra Garipli – 05.09.2022
Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!
Dil, kültürün aktarılmasında önemli bir unsurdur. Dünyada ortak tek bir dilin konusulduğunu düşünüyorum bu da uzun vadede tek topluma dönüşmek demek oluyor şahsi fikrim.
diller (daha çok ilkel sesler) ilk başta ihtiyaçtan doğal yollarla oluşmuştur ama dil her zaman gelişen bir şey olduğu için tüm dillerde zamanla yeni terimler hala oluşturmaya devam etmektedir. ayrıca alfabeler ve grammar kuralları ve alfabe de zamanla insanlar tarafından (yunanlılar) oluşturulmuştur. (bilgim kadarıyla yazdım yanlışım varsa affola) her ne kaar bir dilci olsam da sadece avrupa dillerinden oluşturulmuş ortak bir dile gerek yok bence ama hobi olarak öğrenilebilir. emeğinize sağlık.
Sayın Doruk Adakoğlu, Esperanto Dili hakkındaki görüşlerinize katılıyorum. Son derece isabetli bir yorum yaptınız. Fakat ; yorumunuzda tarihsel bir hata var. Alfabeyi Fenekeliler icat etti ve Fenikeliler Yunanlı değildir. Fenike adı bu millete Yunan Tarihçi Heredot tarafından verildi. Fenikeliler Yunanlı olsaydı eğer Heredot onlara Yunanlı derdi başka bir millet adı koymazdı. Saygılarımla.
Ortak dil her zaman işe yarar.
Güzel içerik
Elinize sağlık
Bilgilendirici bir yazı 👏🏻
Emeğinize sağlık. 🙂
İlginç
Daha önce denk gelmedim hiç, emeğinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş
İlk defa duyuyorum