içinde

MuhteşemMuhteşem

Durma, Göğe Bakalım!

Turgut Uyar 95 yaşında!

Ferhan Şensoy, ”Ferhangi Şeyler” adlı oyununda söylediği şarkıda der ki; “Ağustos yirmi iki, dediler ustan ölmüş / Çok komiksin Azrail, Turgut Uyar ölür mü?” Bazen biz de çok sevdiklerimizin ölümsüz olmasını isteriz ya da asla inanamayız öldüklerine. İşte bu yüzden; İyi ki doğdun Turgut Uyar!

Bugün Turgut Uyar 95 yaşında. Kimimizin “Göğe Bakma Durağı” kimimizin “Geyikli Gece” kimimizinse “Tel Cambazının Tel Üstündeki Durumunu Anlatır Şiir” adlı eserlerini tanıyıp sevdiği Turgut Uyar, üzerinden yıllar da geçse edebi ve sosyal hatta özellikle aşk yaşantımızın önemli bir parçası olmaya devam etmektedir.

Ankara doğumlu ve aslen subaydır. Federico Garcia Lorca İçin Üç Şiir adlı şiirinde der ki “Ah işte her şey orda…/ Ben severim omuzlarımı bir gün/ Sırmaları, apoletleri olmasa da.” Ancak subaylıktan istifa eder ve şairlik yolunda ilerlemeyi sürdürür. Çünkü o annesinin dediği gibi “içli bir çocuk”tur. Edebiyatımızın da en içli şairlerinden olmuştur.

“Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum, göğe bakalım.

Tuttukça güçleniyorum, kalabalık oluyorum.

Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi, ağaçlar gibi,

Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor.

Seni aldım bu sunturlu yere getirdim.

Sayısız penceren vardı bir bir kapattım.

Bana dönesin diye bir bir kapattım.”

Lütfen İrem Candar tarafından seslendirilen Göğe Bakalım şarkısını dinleyiniz.

Uyar’ın şiirlerinde çocukluğuna duyulan özlem, geçmişinden memnuniyet ifadelerine rastladığımız gibi kentsel yaşamın getirdiği bozulmalar, kirli ilişkiler, insanlar arasındaki kopukluklara da rastlarız. “Benim de kötü geçmedi çocukluğum” mısrasında, huzuru çocukluğuna sığınarak kaybetmek istemediğini görebiliriz.

Modern dünya insanın yalnızlığı onun şiirlerine yansımıştır. Ona göre doğa, köy gibi kalabalıktan uzak mekanlar ve daha soyut alemler önem taşır. Bu kalabalıktan uzaklaşmayı o kadar çok ister ki sevgilisine, göğe bakalım, diyerek kaçmak ve sonsuzluğa uzanmak ister.

Yıllar sonra Tomris Uyar ile tanışır ve evlenirler. Böylece şiirlere ve efkarlı masalara konu olacak aşk başlar. Tomris Uyar kendisini, ona gelen bir ilham perisi olarak niteler. Çünkü şair yıllardır yazamadığı aşk şiirlerini, Tomris’ten sonra yazmaya başlar.

Sembolik, imgesel anlayışın yansıtıcısı İkinci Yeni akımına bağlı olan şair, zaman zaman Garip akımına da yönelmiş; toplumsal sıkıntıları da kaleme almıştır.

Belki de içimize işleyeceği çok daha fazla şiir yazacakken siroz hastalığına bağlı olarak vefat etmiştir. Ardında bıraktıkları, ondan kalanlarla aşklarını, kaçışlarını, sığınışlarını anlatmaya çalışmaktadır.

“Evet kimsesizdik ama umudumuz vardı.

Üç ev görsek bir şehir sanıyorduk.

Üç güvercin görsek Meksika geliyordu aklımıza.

Caddelerde gezmekten hoşlanıyorduk akşamları.

Kadınların kocalarını aramasını seviyorduk.

Sonra şarap içiyorduk kırmızı yahut beyaz.

Bilir bilmez geyikli gece yüzünden.

Geyikli gecenin arkası ağaç.”

Hiç kimseye bu kadar içtenlikle, iyi ki doğmuş, demedim.

İyi ki doğdun Türk şiirinin abisi!

Durma, göğe bakalım!

Editör: Yusuf Alper EVCİL – 04.08.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Usta

Dilber Aydın tarafından yazıldı

Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni. Okumaya âşık, eski evlerin ruhuna ve enerjisine inanır. Yaşamak, ümitli bir iştir, diye düşünür. Nefes almak ise mucize...

YorumcuMakale YazarıÜyelik Yılı

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    İlk Yüzyılda Bir Aşk: Antonius ve Kleopatra

    Daima İyi Hissetmek Zorunda Mıyım?