içinde

MuhteşemMuhteşem

Eşyanın Kıymetli, İnsanlığın Değersiz Olduğu Bir Çağ

İnsanlığın göz raflarında sergilenen ve albenisi yüksek olan ziynetlerin insana atfettiği değerle insanlığın korunduğu günümüzde dikkate alınması gereken en elzem soru:

“Eşya mı insanı değerli kılar, insan mı eşyayı?” sorusudur.

Nitekim Taş Devrinden bu yana doğayı ziyneti kabul eden insanlığın aksine doğanın ziyneti haline gelen insanlık, birkaç lokma için kendini parçalayacak hale gelmiştir. Üstün vasıflarla yaratılan ve düşüncesi her ne olursa olsun evrensel ahlak ilkelerini bütününde taşıyan bir insanın bencilliği hiçbir çağda kişinin kendisi de dâhil olmak üzere hiç kimseye faydalı olmamıştır.

21. yüzyılın getirisi olan pandemi sürecinde ise yardımlaşmak bir yana insanlar bir kutu kola için tekme tokat kavgaya girmiştir. Amaçsız bir yaşamın insanlarda bıraktığı iz ise ünlü düşünür Sokrates’in söylediği “Bazı insanlar yaşamak için yer içer, bazı insanlar ise yiyip içmek için yaşar.” fikrinin 21. yüzyılın insanlarında yaşayış olarak ayan beyan olmasıdır.

Ne yazık ki yiyip içmek için yaşayan günümüz insanı, her geçen gün değersizleşirken artan hastalıklar, nevrotik rahatsızlıklar hat safhada olmasına rağmen inanılmaz bir rekabet ortamı vardır. Yediden yetmişine diye söylenen sözün sınırı ise artık ne yedidir ne de yetmiştir. Doğmadan başlayan bu rekabetin getirdiği sıkıntılar güvensiz bir dünya ortamı yaratmış durumdadır.

Korkular Ütopyası adlı kitapta geçen bir bölümden esintiyle gölgesinden korkup kaçan insanların, bugün ki gölgesi de fakirlik ve yoksulluktur. “Şerefli bir yaşam, şerefli bir ölüm içindir.” diyebilmek bile çok afakî hale gelmiş durumdadır. Ahval böyle iken yerinde saymak körelip yok olmaktan başka bir şey değildir. İnsan, eşrefi mahlûkatın en üstün yaratılmışıdır. Fani olan bir meta ya karşı insan mana yönüyle bekasını koruyabilecek ferasette olmalıdır.

Asırlar boyunca kölelikten kurtulmak isteyen insanlığın en çok elinin kolunun bağlandığı zamanda özgürlük naralarının atılması trajikomik bir tiyatro oyunudur. “İstediğimi istediğim zaman, istediğim şekilde yaparım, bu benim hakkım.” konuşmaları da toplumsal bir zehirlenmeden öteye geçemeyecek bir durumdur. Eşyanın kölesi olan bir insanın özgürlüğü ancak bir kibrit çöpü kadardır. İnsanı değerli kılan, insanı insan yapan vasıflardır yani ahlaktır.

Cinsiyetçi kimlikle ortaya çıkıp propaganda yapan, dil, din, ırk ayrımı gözeten insanların hatırlamaya ihtiyaç duyduğu tek gerçek ” üstünlüğün ahlakı güzel olana bahşedilmiş” bir hakikat olduğudur. Bu hakikat ışığında insanı karanlıktan aydınlığa çıkarmayan her şey Platon’un Mağara Algoritması’ndan öteye değildir.

Bu yüzden görüntülerin yanılgısına düşmeden yol almak ancak ve ancak feraset sahibi kimselerin marifetidir. İşte asırlar boyunca iltifatta marifete tabi bir şekilde birçok insanı üstün vasıflarıyla ölümsüz kılmıştır. O yüzden ilim kendini bilmektir, bilim ise insanın kendisini bilmesi adına bulunduğu girişimler silsilesidir.

Editör: Yusuf Alper EVCİL – 28.07.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Katılımcı

nays meet tarafından yazıldı

Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Uzmanı
Yüksek Lisans Öğrencisi

Makale YazarıÜyelik Yılı

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Daha fazla yorum yükle

    Bilim İnsanı Edmund Halley’in İçi Boş Dünya Teorisi

    İskoç Arkeolojisi Game Of Thrones’a İlham Verdi Mi?