içinde

MuhteşemMuhteşem

Diller Arası Geçişlilik Nedir, Nasıl Yararlanılır?

Diller arası geçişliliği hiç duydunuz mu? Son zamanlarda sınıflarda tek bir dil ortamının hedef olarak kullanılması yerine bu terim gündemde yerini almakta, peki gerçekten denemeye değer mi?

Diller Arası Geçişlilik (Translanguaging) nedir?

Translanguaging, temel olarak konuşmacının çok dilli dünyasını anlamlandırmak için tüm dil dağarcığını kullanmasıdır. Bu süreçte öğrenciler iletişimin dilsel öğelerinde farklılık göstermezler. Önemli olan iletişim kurarken tüm kaynaklarını, tüm repertuarlarını kullanmaları ve tek bir dile bağlı kalmamalarıdır. Pedagojik yaklaşımlardan biri olan aktarımlı dil, öğrencilerin çeşitli dilsel kaynaklarını kapsar.

Öğrenme ortamında birden fazla dilin akıcı ve esnek kullanımıyla hem içerik hem de dil becerilerine ilişkin daha derin bir anlayış teşvik edilir. Bu sayede çok dilli (bilingual, multilingual) öğrenciler bilgiyi daha geniş bir dilsel temelde içselleştirir ve kullanırlar.

Örneğin “İngiliz Edebiyatı”, “Söylem Analizi”  derslerinde, farklı dilleri oluşturan kaynaklar arasında hareket etmek zorunda kalınması ve bu dillerin ve içeriklerin aynı söylemlerde aynı cümlelerde yer alması nedeniyle derslerinde diller arası geçişlilikten yararlanılabilir.

Sosyo-dilbilimsel Açıdan Diller Arası Geçişlilik

Diller arası geçişliliği desteklemek, çok dilliliği ve kültürel çeşitliliği teşvik etmenin en iyi yollarından biridir. Zira bu terim sayesinde hiçbir dil diğerinden üstün görülmemekte, ilgili kişilerin kültürleri ve kimlikleri de göz ardı edilmemektedir. Bir spor karşılaşması, bir opera, sergi ya da bir roman eleştirisi gibi çeşitli bağlamlarda diller arası geçişliliğe çok rahatlıkla rastlayabilirsiniz aslında.

Bir örnek;

Yukarıdaki diyalogda kültürel kimliğe işaret edecek bazı unsurlar vardır.

İtalyan polis memurunun Nijeryalı adamla İngilizce konuşurken İtalyancada çok sık kullanılan bir duraklama eki olan İtalyanca “allora” kelimesini kullandığını görüyoruz. Bu kelime İtalyanca’da, tıpkı İngilizcedeki “so” veya “well” gibi konuşmadaki duraksamayı doldurmak için kullanılan kelimelere benzer. İtalyancada idari bölge ve bakanlık anlamına gelen prefettura, ministero gibi başka kelimeler de diyalogta geçer. Bu spontane kullanım, konuşmanın akışını iyi yönde etkileyip hızlandırır. Plaza Türkçesi dediğimiz insanların artık lisans seviyesindeki İngilizce birikimlerini iş dünyasında sıkça kullandıkları, Türkçe ile İngilizcenin harmanlandığı kullanımı da bu terimle açıklayabiliriz; belgeleri “check” ettin mi, “bir toplantı “set” edelim” gibi…

Diller Arası Geçişliliğin Pedagojik Etkileri

Bu terim, profesyonel, sanatsal, müzik ve kariyer alanlarında çokça karşımıza çıkabilir. Ancak bu yöntemin eğitimsel önemini de göz ardı edemeyiz.

Diller arası geçişliliğin yabancı dil eğitim perspektifinden yaptığı katkıya örnek olarak “Girdi-İşlem-Çıktı” stratejisi verilebilir. Bu stratejide öğrencilere bir konu verilir. Önce veri toplayarak hem İngilizce hem de ana dillerinde işbirliği yaparlar. Ardından bilgileri yalnızca İngilizce olarak bir araya getirirler. Son olarak elde ettikleri bulguları, çıktıları yalnızca İngilizce olarak yazarlar. Dolayısıyla bu süreç aynı zamanda öğrencinin yabancı dil öğrenirken ana dili katkısıyla kültürel altyapılar kullanılarak diller arasında bilgi aktarımının da gerçekleştiğini gösterir.

Bu yaklaşım, öğrencilerin çok dilli dünyalarını istedikleri gibi anlamlandırmalarına olanak tanıyarak, yalnızca hedef dillerin sınıflarda kullanılmasının dayatılması fikrini yıkmaktadır. Müfredattaki yabancı dile (İngilizce) odaklanarak öğrenmek, paylaşmak ve iletişim kurmak için gerektiğinde bu aracı kullanabilirler.

Peki yabancı dil eğitiminde neden diller arası geçişliliğe izin verilmeli?

  • Öğrencilerin sınıfta kendilerini rahat hissetmelerini sağlar.
  • Öğrencileri karmaşık içerik ve bağlamla ilgilenmeleri ve kavramaları ve ikinci dil ile bağlantı kurmaları konusunda destekler.
  • Öğrencilerin sosyo-duygusal gelişimini ve çift dilli kimliklerini destekler.
  • Çok kültürlülük farkındalıklarını zenginleştirir ve çeşitli dillerdeki kültürel ifadeleri, deyimleri ve iletişim tarzlarını birleştirmelerine yardımcı olur.

Bazı dezavantajlar:

Öğrencilere dil derslerinde iletişim kurarken ana dillerini kullanmalarına ve bunları harmanlamalarına izin vermek beklenildiği kadar iyi gitmeyebilir. Öğrenciler öğretmenin iyi niyetini suistimal edip anadillerini izin verildiği kadar kısıtlı şekilde kullanmak yerine sürekli kullanabilecekleri için bu yöntem tartışmalı olabilir.

Bu nedenle sınıf ortamındaki öğrenci diyaloglarını takip ederek bu yöntemi yalnızca ihtiyaç duyulduğunda uygulamaya yönlendirmek, dengeyi kurmak ve korumak için akıllıca bir adım olacaktır.

“Tek dilli olmak yerine çok dilli olmak, bireyin kimliğinin ayrılmaz bir parçasıdır ve yalnızca farklı dilleri konuşabilmek değil, aynı zamanda bunlar arasında özgürce hareket edebilmek anlamına da gelir.

Prof. Li Wei

Editör: semra – 07.02.2024

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Yazar

bengysu tarafından yazıldı

bazen yazar, çoğu zaman çizer

TestçiMakale YazarıListe UstasıYorumcuÜyelik Yılı

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    6 Şubat depremlerinin birinci yılında Hatay: ‘İnsanlar öfkeli ama yorgun, günü kurtarmaya çalışıyor

    Xbox’ın Yeni Vizyonu