içinde

Hücresel Bellek: Yapı Taşlarımızın Hafızası Var mı?

Eğitim hayatımız boyunca hepimize hücrelerin insanın yapı taşı olduğu söylenegelmiştir. Görev ve yapı bakımından canlılığın bütün özelliklerini gösteren en küçük birimlerin bir hafızası olabileceğini hiç düşündünüz mü? Hücresel bellek ifadesi tam olarak bunu anlatıyor.

Hücresel bellek, hatıralar, alışkanlıklar, ilgi alanları ve tat gibi özelliklerin beyin haricinde, insan vücudunun tüm hücrelerinde bir şekilde kayda alınabileceğini ileri süren bir hipotezin adı. Bu hipoteze göre yaşanan deneyimleri depolama ve hatırlama yeteneğine sahip olan sadece beyin değil, vücudun kendisi de bunları depolayıp hatırlayabiliyor. Tıbbi ya da bilimsel bir kanıtı olmasa da üzerinde kafa yormanın eğlenceli olduğu söylenebilir.

Özellikle organ nakli sonrası, organ alıcısının yeni alışkanlıklar ve anılar geliştirdiğine dair anekdotlara ve bildirimlere dayanan bu hipotez yakın zamanda yayınlanan All That We Loved isimli 12 bölümlük Kore yapımı dizinin hikayesinde de kendine yer buldu. Başrollerinde EXO grubu üyesi Oh Sehun, Jang Yeo Bin ve Jo Joon Young’un oynadığı 2023 yapımı drama, lise öğrencileri Go Yoo, Han So Yeon ve Go Joon Hee arasındaki ilişkilere odaklanıyor. En yakın arkadaşı Go Yoo’nun (Oh Sehun) onu kurtarmak için böbreğini bağışlaması sonrası Go Joon Hee (Jo Joon Young), nakil öncesinde tam tersi bir karaktere sahip olmasına rağmen alışkanlıklarının, eğilimlerinin, duygularının ve hatta alerjik reaksiyonlarının arkadaşınınkilere birebir uyacak şekilde değiştiğini fark ediyor ve hücresel hafıza konusunu araştırmaya başlıyor.

Kurguda böyle ele alınan konunun gerçek hayattaki örnekleri de en az senaryolardaki kadar dramatik olabiliyor.

Trafik kazasında ölen 18 yaşındaki Kaden Delaney’in kalbi, 24 yaşındaki David Waters isimli kişiye nakledilmeden önce, Waters’ın Burger Halkaları denen hamburger tadındaki cipslere herhangi bir ilgisi yoktur. Nakilden sonra bu tür abur cuburları yeme isteğinin birdenbire ortaya çıkmasının sebebini ancak iki yıl sonra keşfeder. Kaden’in ailesi onun kalbini alan gence ulaştığında, David onlara oğullarının bu tür abur cuburları sevip sevmediğini sorar ve her gün bunlardan yediği cevabını alır. Avustralya’da yaşanan bu vaka, kişisel davranışlarımızla ilgili bilginin yalnızca beynimiz tarafından değil, vücudumuz tarafından da kayıt altına alındığını destekler nitelikte.

Başka bir örnekte ise, intihar eden Terry Cottle’ın kalbi Amerikalı Sony Graham’a nakledilir. Nakilden sonra Graham, Cottle’ın dul eşi ile tanışır, aşık olur ve onunla evlenir. Yıllar sonra ise kalbini aldığı Terry gibi intihar eder ve kadını ikinci kez dul bırakır.

Bu üzücü örneğin ardından adaletin yerine gelmesini sağlayan başka bir örneğe göz atalım. Cinayet kurbanı 10 yaşındaki bir çocuğun kalbi 8 yaşındaki bir kız çocuğuna nakledilir ve çocuğun nakilden sonra gördüğü kabusları anlatmasıyla o güne dek bulunamayan katil polis tarafından yakalanır, cinayeti itiraf eder.

Organ nakilleri sonrası ortaya çıkan bu fenomene (ya da sendroma) dair çok fazla öykü var. Gerçek hayattan aktarılanlar ağırlıklı olarak kalp ile ilgili olsa da araştırmacılar bu durumun sadece kalp nakli yapılanlarla sınırlı olmadığını söylüyor.

Hücresel bellek tezinin spiritüel anlamda da popüler olduğunu ve bu fenomenin kişilerin geçmiş yaşamlarına dair izlere işaret ettiğinin düşünüldüğünü de ayrıca belirtelim.

Yazının başında değindiğimiz gibi bu tezin hala bilimsel bir kanıtı yok. Gerçekten var mıdır, kanıtlanabilir mi, araştırmalar konuyu nereye taşır bilinmez ama insanlar, bu sendroma dayalı hayat öykülerini anlatmaktan ya da duymaktan keyif alıyor, dolayısıyla henüz kesinliği olmasa da hücresel bellek fenomeni inanmak isteyenler için daima cazibesini koruyacak gibi görünüyor.

Editör: semra – 03.08.2023

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Taraftar

semra tarafından yazıldı

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    İnsan Vücudunu İşleten Sistem: Limbik Sistem

    Sevginin İyileştirici, İyi Olmanın Değiştirici Gücü | Şansımız Bol Olsun