içinde

MuhteşemMuhteşem

Aspendos Antik Kenti ve Hikayesi

Aspendos veya Belkıs, Antalya ili Serik ilçesinde bulunan Belkıs köyünde yer alan antik tiyatrosuyla meşhur bir antik kenttir. Pamfilya’nın en zengin şehirlerinden birisidir.

Aspendos, Serik ilçesinin 8 kilometre doğusunda, Köprüçayı’nın dağlık bölgesinden düzlüğe ulaştığı yerde M.Ö. 10. yüzyılda Akalar tarafından kurulmuş ve antik devrin mamur zengin kentlerinden biridir. Buradaki tiyatro M.S. 2. yüzyılda Romalılar tarafından inşa edilmiştir. Kent biri büyük, biri küçük iki tepe üzerine kurulmuştur.

Coğrafyacı Strabon ve Pamponrus Mela-(Pomponius Mela), Kentin Agruslularca kurulduğunu yazarlar. Bölgeye MÖ 1200’den sonra Yunan göçleri olmuştur oysa Aspendos adının kaynağı Rumlardan önceki yerli Anadolu dilidir. .

Önemli bir ticaret yolu üzerinde olduğu ve Köprüçay Irmağı ile limana bağlandığı için Aspendos, her çağda ele geçirilmek istenen kentler arasında yer almıştır. Antik Kent Aspendos İ.Ö. 5. Yüzyıl ilk çeyreğine kadar Pers hakimiyetinde idi. Şehrin yakınlarında akan nehrin kenarında İ.Ö. 467 yılında Yunanlarla Persler arasında geçen, Eurymedon Savaşı adıyla anılan savaşta Yunanlar kazanmıştı.

Aspendos antik kenti sikkeleri Pers döneminde, MÖ 5. yy ortalarında başlamıştır. En iyi bilinen antik sikkeleri, MÖ 420-300/250 dolaylarında darb edilmiş olan gümüş stater serisidir. Bu stater kategorisinde olan antik sikkeler, ön yüzde boğuşan çıplak iki güreşçi tasvirine sahiptir. Genellikle aralarında harfler veya semboller bulunurken, sikke arka yüzlerde belirgin bir şekilde bir sapancı, fırlatma duruşunda, genellikle bir Triskeles [Aspendos’un sikkelerinde uzun bir sivil amblem] şehrin etnik kökenini gösterir. Antik sikkeler üzerindeki güreşçi tipinin seçimi belirsizdir. Güreş, eski zamanlarda popüler bir spordur ve olimpiyatlardaki etkinliklerden birisidir. Belki Aspendos antik kenti o zamanlar güreşçileriyle ünlüydü veya 5. yüzyılın ortalarındaki Olimpiyat etkinliğinde galip gelmiştir, ancak bir yüzyıldan fazla sikkelerinde varlığını sürdüren bu tip antik sikkelerin öne çıkması önemli olduğunu göstermektedir. Aspendos antik kentinin gümüş sikkelerinin bolluğu aynı zamanda şehrin ticari öneminin de bir kanıtıdır.

Aspendos’un antik dünyadaki geniş sikke yelpazesi, MÖ 5. yüzyılda Aspendos’un Pamphylia’daki en önemli şehir haline geldiğini göstermektedir. O zamanlar Eurymedon [Köprüçay] Nehri Aspendos’a kadar ulaşıma elverişliydi ve şehir tuz, yağ ve yün ticaretinden büyük bir zenginlik elde etmiştir. Antik kentte darb edilmiş olan sikkelerin arka yüzlerinde antik kentin Anadolu adı olan orijinal ismi ΕΣΤFΕΔΙΙΥΣ-ESTFEDIIYS lejantları görülmektedir. Diğer tip Stater sikkelerinde ön yüzde miğferli, sağa ilerleyen çıplak Hoplit, sağ elinde mızrak ve sol elinde yuvarlak kalkan, arka tip Triskeles ve antik kentin Anadolu adı olan orijinal ismi ΕΣΤFΕΔΙΙΥΣ-ESTFEDIIYS lejantları EΣTFΔII ve Ε-Σ-T-F olarak görülmektedir. Drahmi kategorisinde olan antik sikkelerde ön yüzde at üzerinde mızrak fırlatan süvari tasviri arka tip yaban domuzu üzerinde bir mızrak ile birlikte EΣTFEΔIIYΣ ve EΣT lejantları görülmektedir.

Aspendos’un en önemli yapısı tiyatrosudur. Antik tiyatrolar arasında en iyi şekilde korunarak gelmiş bir açık hava tiyatrosudur. Bu tiyatro Anadolu’daki Roma tiyatrolarının günümüze sahnesi ile ulaşabilen en eski ve sağlam bir örneğidir. Mimarı Aspendos’lu Theodorus’un oğlu Zenon’dur. Antonius Pius zamanında yapımına başlanmış Marcus Aurelius zamanında tamamlanmıştır (138-164). Tiyatro, kentin yerli tanrıları ile imparator ailesine sunulmuştur.

Her yıl binlerce yerli, yabancı turist Aspendos’u gezmektedir. Antik tiyatro ayrıca konserler, etkinlikler için kullanılmaktadır.

Bir de Aspendos Antik Tiyatrosu’nun küçük bir öyküsü var. Aspendos kralının bir zamanlar herkesin evlenmek istediği çok güzel bir kızı vardır. Kral kızını kime vereceğini bilemediği için halka, “Kim halkımız, kentimiz için en yararlı şeyi yaparsa kızımı ona vereceğim” diye duyurur. Bunun üzerine iki ikiz kardeş iki büyük yapı yaparlar. Biri kente çok uzaklardan, karmaşık yolları birçok zorluğu geçerek, su getiren su kemerleri; öteki ortasında yere metal para atıldığında üst sıralardan bile sesinin duyulduğu dünyanın akustik olarak en iyi tiyatrosudur.

Kral su kemerlerini gördükten sonra kızını su kemerlerini yapana vermek ister. Bunun üzerine tiyatronun mimarı Zenon krala bir oyu oynar. Kral tiyatronun üst sıralarında gezerken bir fısıltı duyar: “Kral kızını bana vermeli.” Akustiğe hayran kalan kral kızını büyük bir kılıçla ikiye ayırır ve kardeşlere verir.

Editör: Fatih Düz – 14.01.2023

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Katılımcı

fawkes tarafından yazıldı

Makale YazarıÜyelik Yılı

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Daha fazla yorum yükle

    Chemtrail Komplo Teorisinin “İzini” Sürmek

    Punk Rock’dan Klasik Müziğe: Evgeny Grinko