içinde ,

MuhteşemMuhteşem

Türkiye’nin En Önemli Arkeolojik Alanları

Türkiye’de her yıl çok sayıda uluslararası ziyaretçi çeken toplam 28 arkeolojik sit alanı bulunmaktadır. Türkiye’deki en önemli antik yerler: Göbekli Tepe, Artemis Tapınağı Efes, Bergama Akropolü ve Afrodisias’tır.

Geçmişte sahip olduğu geniş arkeolojik mirasından en iyi şekilde yararlanmasıyla tanınan Türkiye, keşifleri tüm kalbiyle benimsemiştir.

GÖBEKLİTEPE

Arkeoloji tarihinin en önemli keşiflerinden olan Göbeklitepe’yi önemli kılan etkenlerden biri, günümüzden 12.000 yıl önce henüz yerleşik hayata geçmemiş avcı, toplayıcı yaşam süren insanların, hiçbir alet ve makine kullanmadan, çakmak taşlarıyla, sadece insan gücüne dayalı olarak Göbeklitepe’yi inşa etmesidir.

Göbekli Tepe (Potbelly Hill), Türkiye’nin güneydoğusundaki Şanlıurfa şehri yakınlarında bir Neolitik tapınaktır. Site 1995 yılında keşfedilmiştir. İlk başta bir ortaçağ mezarlığı olduğu varsayılmıştır. Ancak bugün arkeologlar Göbekli Tepe’nin tarihteki en eski insan yapımı dini yapılardan biri olduğuna inanıyor. Muhtemelen dünyanın ilk ibadet yeridir.

Göbekli Tepe, bir Neolitik megalit çemberinden oluşur. Kireçtaşı sütunlar bir dağ sırtının tepesine yerleştirilmiştir. 10.000 yıllarına kadar uzandıkları tahmin edilmektedir, bu da onları Stonehenge’den neredeyse 7000 yıl daha yaşlı yapar.
Megalitler, hayvan kabartmaları ve soyut piktogramlarla süslenmiştir. Göbekli Tepe megalitleri üzerindeki oyma semboller, insan dillerinin temeli olduğu düşünülen Sümer hiyerogliflerinden 8.000 yıl önce geldi.
Göbekli Tepe’nin Neolitik Çağının kazısı bugün devam ediyor. Şu ana kadar sitenin sadece %5’inin ortaya çıkarıldığı tahmin ediliyor. Yeni açılan Şanlıurfa Haleplibahçe Müzesi’nde birçok Göbekli Tepe eseri sergileniyor. Müze ayrıca kutsal alanın tam bir kopyasına sahipti

EFES ANTİK KENTİ

Efes, ülkenin en ünlü ve en çok ziyaret edilen arkeolojik alanlarından biridir. Türkiye’nin batısındaki Selçuk İzmir’de yer almaktadır. MÖ 10. yüzyılda inşa edilen Efes Antik Kenti’ni MÖ 27’de Roma İmparatoru Augustus burayı Roma Küçük Asya’nın başkenti olarak adlandırdı. Böylece 250.000’den fazla kişiye ev sahipliği yapan Akdeniz’in en büyük şehirlerinden biri haline geldi. Efes sadece Roma dünyasında önemli bir ticaret merkezi değil, aynı zamanda yerel tanrıçaya tapınmak için inşa edilen Artemis Tapınağı ile önemli bir hac yeriydi.

Bugün, iyi korunmuş bir dizi Efes anıtını gezerken. Canlı ve zengin bir metropolün geçmişine tanık olursunuz. Örneğin, ünlü Celsus Kütüphanesi bir zamanlar yaklaşık 12.000 parşömen barındırıyordu.

Ayrıca 25.000 kişilik kapasitesiyle Efes Büyük Tiyatrosu, antik dünyanın en büyük tiyatrosuydu. Kent merkezinde yer alan Efes Müzesi, antik kentte bulunan çok sayıda eseri sergilemekte ve gladyatör mezarlığı kazılarından çıkan birçok özgün buluntuya ev sahipliği yapmaktadır.

 ARTEMİS TAPINAĞI

Artemis Tapınağı, Diana Tapınağı ismi ile de bilinmektedir. Artemis Tapınağı Türkiye’nin İzmir ili sınırları içerisinde bulunur. Bu yapı tanrıça Artemis için yapılmıştır. Bu nedenle oldukça görkemli bir mimarisi vardır. M.Ö. 550 yılında tamamlandığı bilinmektedir. Günümüzde pek çok yerli ve yabancı turist bu yapıyı görmeye gelmektedir.

Yunan tanrıçasına adanmış bir ibadet yeri olan Artemis Tapınağı, antik dünyanın 7 harikasından biri olarak kabul ediliyordu. Burası hem mirası hem de antik ihtişamı nedeniyle Türkiye’nin en ilginç tarihi yerlerinden biridir. Artemis Tapınağı, 19. yüzyıl batılı arkeologlarının British Museum’un himayesinde kazmak üzere görevlendirildiği ilk antik yerdi.

Büyük tapınak, uzun tarihi boyunca birçok kez yıkılmış ve yeniden inşa edilmiştir. Son inşaat, antik çağın en büyük tapınağı haline geldiğinde MÖ 323’te başladı. Atina’daki Parthenon’un iki katı büyüklüğündeydi. Tapınağın cephelerindeki sütunlar, Yunan mitolojisinden ayrıntılı kabartma figürlerle süslenmiştir.

Tapınak, MS 286’da Gotlar tarafından son bir kez yıkıldı. Bugün, alandaki tek kalıntı, 11 metre yüksekliğinde bir sütun da dahil olmak üzere son Artemis Tapınağı’nın temelleri ve parçalarıdır. Sütun, yerinde bulunan molozdan yapılmış ve orijinallerinden birini kopyalamak için bir araya getirilmiştir. Artemis’in orijinal heykeli bir yangın sırasında kaldırıldı ve Selçuk kentindeki Efes Müzesi’nde sergileniyor.

Tapınak, İzmir şehrinin Selçuk ilçesi sınırlarında bulunan Efes Ören yerinde bulunmaktadır. Artemis Tapınağı, Efes Antik Kenti içerisindedir. Bu da ayrı bir avantajdır. Tapınağı ziyarete gelen misafirler Efes Antik Kentini de gezmiş olurlar.

BERGAMA AKROPOLİSİ ARKEOLOJİK ALANLARI

BERGAMA ARKEOLOJİK SİT ALANLARI

Bergama Arkeolojik Sit Alanı’ndaki arkeolojik buluntular alanları ve tazelemelerine göre gruplandırılmıştır:

1) AKROPOL’DEKİ (YUKARIŞEHİR/KALE TEPESİ) YAPILAR

2) OVADAKİ ROMA KENTİ

3) ASKLEPİEİON (ASKLEPİON/ASKLEPİOS) KUTSAL ALANI

4) YAKIN ÇEVREDEKİ KALINTILAR

BERGAMA AKROPOLİS / ATHENA TAPINAĞI (REKONSTRÜKSİYON)

Bergama Akropolü’nün batısındaki eğimli alanda, aşağıdaki ovaya hakimiyeti ile Hellenistik Dönem tiyatroları içerisinde ayrı bir yere sahip olan, yaklaşık 10 000 seyirci kapasiteli Tiyatro bulunmaktadır. Tiyatronun alt kısmında bir tiyatro terası ile, bu terasın kuzey ucunda Dionysos Tapınağı yer almaktadır.

BERGAMA AKROPOLİS / TİYATRO

Bergama Akropolü’nün güney kesiminde, en alt kısımda yolun her iki tarafında yer alan kalıntılar ise, aşağı Agora ile üç ayrı terasta inşa edilmiş olan üç Gymnasium, Hamam ve Küçük Tapınak kalıntılarıdır.

Kalede tespit edilen en eski yerleşim yerleri MÖ 7- 6. yüzyıla tarihlenmektedir. Kent, başından beri iki ana kısımdan oluşan bir yapılar bütünü idi. Bunlar dağın en tepesinde yer alan ve kendi surları olan Kale ile güneyde daha yumuşak ve meyilli yamaçta yer alan sur duvarı ile çevrili bir aşağı kent idi. Konut alanları gerek büyüklük gerekse yayılma açısından siyasal ve ekonomik koşullara göre birçok değişikliklere uğramıştır.

Pergamon’un kent surları, en geniş dönemine II. Eumenes zamanında ulaşmıştır. II. Eumenes Devrinin en önemli yapıları arasında Galatların mağlup edilmesi anısına inşa edilen Zeus Sunağı, Athena Tapınağının propylonu ve onu çevreleyen stoaları, 200.000 kitap rulosunun muhafaza edildiği ünlü kütüphane, büyük saray ve kent surları yer alır. Bu gelişme dönemi sırasında daha önce inşa edilmiş olan Athena Tapınağı ile on bin seyirci kapasiteli antik çağın en dik tiyatrosu korunmuş, kent bu çekirdeğin üç bir tarafında yelpaze biçiminde açılan bir plan düzeni içerisinde gelişmiştir.

Yukarı şehir daha çok kral aileleri ile ileri gelenlerin, aydınların, komutanların ikamet ettiği bir merkez idi. Bu nedenle burasının resmi bir karakteri vardır. Kentin orta kesiminde kuzeyden güneye doğru Hera ve Demeter Kutsal alanları, Asklepios Tapınağı, Gymnasionlar ve kent çeşmesi yer almakta idi. Bu yönü ile orta kentte, yönetim ile doğrudan ilgili olmayan yapılarla, halkın rahatlıkla girip çıktığı toplantı yerleri bulunmakta idi.

İzmir yakınlarında gezilecek en iyi yerlerden biri Bergama Akropolü. Bu, Bergama şehrinin kuzeydoğusunda dik bir tepenin yamacına inşa edilmiş, Türkiye’nin en etkileyici arkeolojik alanıdır . Her yıl antik site bir milyona yakın ziyaretçi görüyor. Bergama, 2014 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne eklenmiştir. Bergama Akropolis kalıntıları arasında en ünlüsü Trajan Tapınağı, 10.000 kişilik Yunan tiyatrosu ve Zeus Sunağı’dır.
Bergama antik kentinin tarihi MÖ 2. bin yıllara kadar uzanmaktadır. Hem Pers hakimiyetinden hem de Büyük İskender’in fethinden sağ çıktı. Bergama, Efes’ten önce Küçük Asya’nın Roma başkentiydi.
Parşömenin gelişmesiyle birlikte Bergama’da dünyanın en büyük kütüphanelerinden biri inşa edilmiş, İskenderiye’nin ünlü kütüphanesine bile rakip olmuştur. Şehir aynı zamanda bir şifa, bilim ve sanat merkezi olarak da hizmet vermiş ve muhteşem heykelleriyle ün yapmıştır. Bergama, erken Hıristiyanlığın ilk yedi kilisesinden birine ev sahipliği yapmıştır. Şehrin adı İncil’de geçiyor.

APHRODİSİAS ANTİK KENTİ

Aphrodisias kentinin en önemli yapısı kuşkusuz Aphrodithe tapınağıdır. Tapınağın ilk yapımı Arkaik devirde gerçekleştirilmiştir. Kentlerinin Medler ve Babiller tarafından yıkılışından sonra Ninova’dan gelen Asurlular, bu gözden uzak yöreye Asur’un aşk ve güzellik tanrıçası İştar’ın kültünü de beraberinden getirdiler.

Afrodisias‘da yapılan kazılarda ortaya çıkan bir kabartma üzerinde yer alan Asur kralı Ninos ve karısı Semiramis‘in betimleri de bu tezi doğrulamaktadır. İşte Aphrodithe kültünün temeli de bu mezopotamya kültürüdür. Heykel okulunun yanında, heybetli mavi gökyüzüne tırmanan on dört sütunu hala ayakta olan yapı, kentin kalbinin attığı yer olan Aphrodithe tapınağıdır. Anadolu’ya özgü İon tarzında yapılmış olan tapınakta, yapıyı çepeçevre saran kısa taraflarda sekiz, uzun taraflarda da on üçer sütun dizisi, olağan uzaklığın iki katı bir açıklıkla iç duvarlara ulaşmakta, böylece iki sütun dizisi ile çevrili izlenimi yaratmaktadır (Puseudo Dipteros tarzı).

M.Ö. 1. yüzyılda Zoilos tarafından yapımı başlatılan tapınak, M.S. 130 yıllarında tam olarak bitirilmiştir. İmparator Hadrian devrinde yapının etrafını çeviren kutsal duvarları eklenerek yapıya son şekli verilmiştir. Bu kutsal alana, doğu yönde yer alan anıtsal bir giriş binasından geçilerek giriliyordu. Tapınağın içerisinde yer alan ve salt rahiplerin girebildikleri Sella denilen odada Tanrıça Aphrodithe’nin kült heykeli durmaktaydı.

Aphrodithe tapınağı  çok tanrılı dine inanan  paganların hac yerlerinden biriydi ve kendisine sığınanı korumak gibi bir özellik taşımaktaydı. Bir söylentiye göre de tapınakta sadece erkek rahipler çalışıyordu. Kuzey bölgede yerleşmiş eski zamanların Aphrodithe Tapınağı şehir merkezini ve çekirdeğini oluşturur. Eski tapınağın bütün bu kalıntıları 40 kolonun 14’ünü içermekte ve bu kolonlar bir kere O’nun etrafını kuşatmaktadır. İbadet yeri tapınağın ilk zamanlarından kalmış olmasına rağmen bugün M.Ö. 1.yy da başladığını görüyoruz ve Augustus bölgesi doğrultusunda tamamlandığı düşünülüyor.

Bazı kolonları üzerine yaptıran kişilerin isimleri verilmiştir. Bazı mozaik yapıların Helenistik zamana ait tapınaklarda da bulunması buranın eski bir tapınak olduğunu gösterir. Aynı zamanda Cella’nın duvarlarının içerdiği heykeller uzaklaştırıldı ve kolonları dışa hareketleri ile yapı genişledi. Duvarlar arttırıldı. Doğu ve batı taraflarına apse yapıldı. Cella’da tapınma heykeli bulunmadı ama bütün özellikleriyle dışarıya taşınmış bir şekilde bulundu. Müzede yeni sergilenenler katılaşmış bir şekilde gösterilmekte ve Efes’in Artemis’ine benzemektedir.

Aphrodisias, Türkiye’de Yunan ve Roma kalıntılarını barındıran en önemli yerlerden biridir . Ülkenin güneybatısında, İzmir’den 160 kilometre (100 mil) uzaklıkta bir vadide yer almaktadır. Aphrodisias, daha sonra Roma İmparatorluğu’na asimile edilen tanrıça Afrodit’in adını taşıyan eski bir Yunan kasabasıydı.

Sitenin en ünlü yapısı Afrodit tapınağıdır. Aphrodisias’ın öne çıkan özelliklerinden bir diğeri, MS 20 ile MS 60 arasında inşa edilen Sebasteion veya İmparatorlar Tapınağı’dır. Orijinal yapı yıkılmış olsa da, duvarları süsleyen birçok mermer kabartma günümüze ulaşmıştır.

Aphrodisias aynı zamanda önemli bir mermer kaynağıydı. Mermerler tüm antik dünyaya gönderildi ve bina cephelerinde ve heykellerde kullanıldı. Bunun sonucunda birçok usta heykeltıraş Aphrodisias’a yerleşmiştir. Etkileyici eserleri Aphrodisias Müzesi’nde sergilenmektedir.

Editör: Fatih Düz – 14.07.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Uzman

Indium tarafından yazıldı

YorumcuMakale YazarıÜyelik Yılı

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Barış Akarsu “Merhaba” Filmi Sinemalarda

    İngilizce Dil Becerilerimizi Nasıl Daha Hızlı Geliştirebiliriz?