içinde ,

MuhteşemMuhteşem

Evin Kaçıncı Çocuğu Olduğunuz, Yani Doğum Sıranız Kişiliğinizi Etkiliyor!

Ailenizin kaçıncı çocuğusunuz? İlk mi son mu ortanca mı yoksa ikiz mi? Ya da belki de evin tek çocuğu sizsinizdir. Anne babanızın kaçıncı çocuğu olduğunuz yani doğum sırasına göre, kişiliğinizin şekillendiğini biliyor musunuz?

Kişilik yani karakter yapımızın oluşmasında etkili olan bazı faktörler vardır. Biyolojik, kalıtsal, çevresel etkenler gibi. Bunların yanı sıra aile yapısı, ekonomik durum gibi birçok faktör de bireyin büyüyüp gelişmesinde önemli rol oynamaktadır.

Ünlü psikolog Alfred Adler tarafından ilk kez ortaya atılan fikre göre ise doğum sıranız, kişiliğinizin oluşmasında büyük bir paya sahiptir. Adler’e göre kişiliğin oluşmasında etkili olan beş önemli doğum sırası vardır. Bunlar: en büyük kardeş, iki kardeşten küçüğü, ortanca kardeş, en küçük kardeş ve tek çocuk.

Diyelim ki ailenin ilk çocuğusunuz. Aslında bunu hepimiz biliyoruz ki ilk çocuklar, hep bir heyecanla, sevinçle ve acemilikle beklenir. İlk çocuğa çok özen gösterilir, her şey yeni alınır, evde mükemmel odalar hazırlanır, her istediği alınır, en iyi şekilde yetiştirilmeye çalışılır. Bütün ilgi bu ilk ve o an için tek olan çocuktadır. Aileler de acemidir ve çocuğun üstüne çok fazla düştükleri için çocuk, ilerde bağımlı ve mükemmeliyetçi bir kişiliğe de bürünebilir. Hatta Adler’e göre nevrotikler, bağımlılar genellikle ilk çocuklardan oluşmaktadır. İlk çocuklar, çalışkan, tebdirli, kontrolcü, sorumluluk sahibi, muhafazakar, lider, emir vermeyi seven, daha sert mizaçlı karaktere sahip oluyorlar.

Eski arkadaşlarına bağlı olan ilk çocuklar, hayatlarına yeni birini alırken tedbirlidirler ve kardeşlerine ailesine karşı daha koruyucudurlar. Ekonomik açıdan daha az zorluk yaşayıp akademik başarıları daha yüksektir. Aile içi tartışmalarda daha çok söz sahibi olan bu bireyler, sözlerinin dinlenmesini ve haklı durumda olmayı severler.

Eğer ortanca çocuksanız, daha sosyal ve arkadaşlarınıza yeri geldiğinde aileden daha fazla önem veren bir kişiliğe sahip olabilirsiniz. Yani aslında, gerçek anlamda ortada kalmış bir çocuk olursunuz ve büyük kardeşinizle ilişkiniz, küçük kardeşle ilişkinize bakıldığında daha kötüdür. Genellikle yaşlılarla iyi anlaşırlar ve davetlere katılmayı da severler. Rekabetçi ve diplomatik yönleri gelişmiş olan ortanca çocuklar, hata yapma eğilimi yüksek bireylerdir. Ancak hatalarından ders çıkarmayı bilirler ve aile büyükleri tarafından korunup kollanırlar. Aslında ortanca çocuk, arada sıkışıp kalmış gibi düşünerek kendini içe kapatabilir, kıskançlık ya da özgüven eksikliği hissedebilir. Her ortanca bireyde görülmeyen bu durum, ikinci çocuk ya da ortanca birey sendromu olarak adlandırılır. Büyük ya da küçük kardeşlerine göre daha az sevilip daha az ilgi gördüklerini düşünürler.

Ailenin en küçük çocukları ise, daha asi, eğlenceli ve aşırı sosyal kişiliklerdir. Aile, doğan her çocukla kuralları biraz daha gevşettiği için, daha şımarık oluyorlar. Ailenin en çok ilgi gösterilenidir. Çok fazla sorumluluk almazlar ve daha istekçidirler. Sürekli ilgi gördükleri için benmerkezci olabilir ve diğer kardeşleri gibi de başarılı olmayabilirler. Başarılarına hep bir bahane bulup üstünü kapatmaya çalışırlar. Daha rahat iletişim kurarlar ve hayatlarının çoğu alanında hep ilgi görmeyi beklerler.

Tek çocuklar ise, Adler’e göre büyük çocukla neredeyse aynı özelliklere sahiptir. Ailenin maddi ve manevi bütün imkanlarını kullanırlar ve benmerkezci bir kişiliğe sahip olabilirler. Mükemmeliyetçi bir yapıya sahiptirler. Özgüvenleri yüksektir ve ailelerine düşkündürler. Yapılan araştırmalara göre ise, tek çocuklar, kardeşi olanlara göre okulda başarısı yüksek bireyler olup liderlik vasfı taşımaktadırlar. Aileler, onlara daha çok imkan sunmakta ve bu da onları daha iyi yerlere getirebilmektedir.

İkizlerde ise biri diğerine göre daha baskın olur ve büyük çocuk gibi davranır. Rekabete alışık olan ikizler, sosyalleşme konusunda bazen sıkıntı yaşayabilir ve destek arayabilirler. Yalnızlık konusunda başarılı olamayan ikizler, kardeşi evlendiğinde bu kaygıyı derinden hissederler.

Ailelerin tutumu ve çocuklara olan yaklaşımı ile, sorunsuz ve sağlıklı kardeş ilişkileri oluşabilir. Ne kadar engel olunmaya çalışılsa da elbette kardeşler arasında sıkıntılar yaşanır ancak adil ve eşit bir anlayış, sorunları biraz da olsa yatıştırabilecektir.

Editör: Sümeyye Özmen – 28.09.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Usta

Dilber Aydın tarafından yazıldı

Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni. Okumaya âşık, eski evlerin ruhuna ve enerjisine inanır. Yaşamak, ümitli bir iştir, diye düşünür. Nefes almak ise mucize...

YorumcuMakale YazarıÜyelik Yılı

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Zekanın İnsan Hayatına Etkisini Anlatan Muhteşem Bir Kitap: Daniel Keyes “Algernon’a Çiçekler”

    Neden Sevimli Şeyleri Sıkmak İsteriz?