içinde

MuhteşemMuhteşem

Öğrenme Becerileriyle İlgili Kalıplaşmış Efsaneler Yıkılıyor!

Öğrenmenin doğru yolu nedir? İnsan beyni nasıl çalışır ve hangi yöntemler etkili öğrenmede yardımcı olabilir?

Öğrenmeyle ilgili bazı efsaneler hayatımızda o kadar yaygınlar ki onları her yerde ve herkesten duyarız. Fakat günümüzde bu öğrenme mitleri bazı çalışmalar sonucunda yıkılmıştır. Fakat hala bu mitleri savunan ve inanan azımsanmayacak kadar büyük bir kitle vardır. Gelin bu mitlere birlikte göz atalım!

1. Spesifik Öğrenme

Her insanın bireysel bir öğrenme stili olduğuna dair oldukça yaygın bir inanış vardır. Bazıları görsel veya işitsel belleğe güvenirken, bazıları bilgi edinmek için okuma ve yazma becerilerini kullanır. İnsanlar genellikle akademik olarak başarılı olmak için benzersiz bir dizi ezberleme teknikleri uygulamaları gerektiğine de inanırlar. Oysa araştırmalar bunun doğru bir öğrenme stili olmadığı hakkında hemfikir.

2. Yaşlanma ve Beyin Plastisitesi

Yaşlı insanların materyalleri kafalarında tutmasının gençlere göre çok daha zor olduğunu düşünürüz fakat durum bundan daha karmaşık; aslında bu sadece yaş ile ilgili değil. Çoğu insan, beyin kapasitesinin genç yaşta zirveye ulaştığını ve daha sonra yavaş yavaş azalmaya başladığını varsaymaktadır. Ancak bilimsel çalışmalar, insan beyninin, beyin plastisitesi nedeniyle yaşlandıkça güçlü kaldığını kanıtlıyor. İsim hatırlamada, çoklu görevlerde veya uzun süre dikkat gerektiren durumlarda başarısız olabilseler bile büyük bir öğrenme kapasiteleri vardır. Hatta gençlerden daha güçlü oldukları bazı alanlar da mevcuttur.

3. Sağ Beyin-Sol Beyin

İnsan beyni ile ilgili her geçen gün yeni keşifler ve araştırmalar yapılmaktadır. Her yeni bilgi bir öncekini tamamladığı gibi aksi keşiflerde yapılmaktadır. Fakat bilim adamlarının beyin hakkında kesin şekilde bildikleri bir şey var: “Beyinde yaratıcı ve analitik bir yarı diye bir ayrım yoktur.”

Birçok kişi, bazı insanlarda sol beynin baskın (analitik düşünürler) ve bazılarındaysa sağ beynin baskın (yaratıcı düşünürler) olduğuna inanır. Bu efsaneye göre, teknik bilimlerde usta olan insanlar yaratıcılıkta üstün olamazlar. Fakat günümüzde akademik araştırmalarla, beynin “yaratıcı” ve “analitik” bölümlere ayrılmasının sadece bir efsane olduğunu kanıtlanmıştır. Beyinde bazı görevler bir yarımküreden daha fazla kaynak gerektirirken, bazıları diğerinden gelen enerjiye ihtiyaç duyar. Bu nedenle insanlar ancak “sağ beyinli” veya “sol beyinli” olmakla ilgili bahaneler üretmeyi bırakırlarsa özveri ve çalışma ile istedikleri konularda ustalaşabilirler.

4. Öğrenme Piramidi

1946’da görsel-işitsel öğrenme uzmanı Edgar Dale Yaşantı Konisi adlı teorik modelini ortaya çıkardı. Dale’in modeli yalnızca teorik bir çerçeveydi. Fakat daha sonraları, Yaşantı Konisi yanlış yorumlanarak “Öğrenme Piramidi” şeklinde yeniden adlandırıldı.

Yapılan araştırmalarda, hiçbir öğrenme yüzdesinin bilimsel olarak kanıtlanamayacağını ortaya çıkmıştır. Piramitteki yüzdelerin oranlarını etkileyebilecek birçok değişken vardır. Yani Öğrenme Piramidi, Dale’in teorik çerçevesinin mantıksız bir şekilde yanlış yorumlanmasının bir sonucudur denilebilir. Bir bilgiyi öğrenmenin en iyi yolu: “Bilgiyi pasif hafızadan aktif hafızaya taşımaktır.”

5. Onbin Saat Teorisi

Bir alanda uzmanlaşabilmek için 10.000 saat gerektiği kuralı, uzmanlar için pek de güvenilir bir teori değildir. Bu sayının bilimsel araştırmalara dayandığını kanıtlayacak önemli bir kanıt yoktur. Bu sayı ancak bir ortalama olabilir fakat çoğu insanın ancak bunun yarısı kadar zaman harcadığı gerçeğini de bilmekte fayda var.

6. Çok Çalışmak

Çoğunuz çok fazla ders çalışmak diye bir şeyin doğru olduğuna inanabilirsiniz. Fakat bilim adamları bunun tam tersini iddia ediyor. Yeterli ara vermeyen öğrencilerin tükenme eğiliminde olduklarını söylüyorlar ve maalesef bu durumun sonuçlarının fiziksel ve zihinsel sağlıkları için çok zararlı olabileceği konusunda hemfikirler.

İnsanlar çalışma ve öğrenme sürecinde bedensel gereksinimlerini kısıtlamamalı, sosyal faaliyetleri ve çalışma zamanları arasında orantılı bir plan yapmalıdır. Ara vermeyi öğrenmek de iyi bir başlangıç olabilir.

7. Tek Bir Şeye Odaklanmak

Uzmanlaşabilmek için tek bir konuya odaklanmanın doğru olduğunu düşünebilirsiniz fakat genellikle beyin çabucak sıkılır, ilgisi dağılır veya yorulur. Sürekli aynı konuya kilitlenmek yerine, bir şeyi anlamakta güçlük çekiyorsanız, başka bir şey üzerinde çalışmanız ve farklı konular üstünde vakit harcamanız sandığınızdan daha verimli bir geri dönüş sağlayabilmektedir.

Test edilmiş ve etkili olduğu görülmüş bazı çalışma yöntemlerine göre ise:

Aralıklı tekrarlamalar yapmak, egzersiz yapmak, daha zor olan konuları en başta çalışmak, sanki başka birine öğretecekmiş gibi öğrenmek, zaman zaman müzik dinlemek, tabletler ve ekranlar yerine basılı bir kitaptan öğrenmek, bilgileri hatırlamaya çalışmak ve tekrar etmek, aralıklarla bilginizi değerlendirmek gibi ipuçları daha doğru ve etkili bir çalışma sürecini beraberinde getirecektir.

Editör: Ayşe Tunç – 22.08.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Usta

Ayşe Tunç tarafından yazıldı

Gıda Mühendisi
AÜ Medya ve İletişim

Makale YazarıVideo YapımcısıYorumcuÜyelik Yılı

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    1. hepsine katılıyorum. Bir de Bir konu yada iş ilgi alanına giriyorsa öğrenmen daha etkilidir ilgi alanına girmeyen konuda öğrenmede güçlük çekebilirsin. Öğrenmede yada yapmada başarısız olduğun bir işte aslında istersen başarılı olursun mesajı da vardır, başarılı insanlar ilk kerede ulaşmıyor ya başarıya onun gibi. Azim ve vazgeçmemek de öğrenmede etkilidir. Ben insanları akıllı yada akılsız diye ayırıyorum bu yüzden. ilgilimidir tutkulumudur sabırlımıdır kolay pes eder mi ona bakıyorum çünkü herkes akıllıdır, beyin kapasitesi hemen hemen aynıdır ve başarabilir benim nazarımda.. güzel içerik emeğinize sağlık.

    Daha fazla yorum yükle

    76 Yaşında 20 Dil Bilen Bir Polyglot: Steve Kaufmann

    Jose Mauro de Vasconcelos’un Kült Romanı: Şeker Portakalı