içinde

MuhteşemMuhteşem

Kwai Köprüsü ya da Ölüm Rayları’nın Hikayesi

Kwai köprüsü, Myanmar Tayland sınırına oldukça yakın bir bölgede Kwai nehri üzerinde bulunmaktadır. İlk yapılan ve aslında hikayesi olan köprü, Birinci Dünya Savaşı sırasında bombalanarak yıkılmış, şimdiki köprü aslına uygun olarak tekrar inşa edilmiştir.

Hikayenin yaşandığı yıl 1943. Birinci Dünya Savaşı devam ederken gerçekleşiyor. Savaş sırasında ise bu nehir, Japon birliklerinin cephanelerini Tayland’a taşımaları için oldukça stratejik bir konumdadır. Fakat üzerindeki köprü sürekli yıkılma tehlikesi altında, ahşap eski bir köprü ve o sıralarda burası Japon askerlerinin denetimindedir. Tayland hükümeti köprüye gelen rayları döşüyor ve gerisine karışmam, diyor.

Savaş tüm zorluklarıyla devam ederken, bir grup İngiliz askeri, Japon askerlerine esir düşüyor. Ve buraya getiriliyor İngiliz esirler. Onlara bu köprüyü inşa etmeleri gerektiğini söylüyorlar. Esir düşenler arasında yüksek rütbeli subaylar da var. Onlara ellerindeki esir anlaşmalarını gösteriyorlar. Esirlere nasıl davranılması gerektiğini ve ilk önce yaralı askerlerin revire alınmasını ve tedavi ettirilmesini istiyor. Oysa Japon komutan bunlarla ilgilenmiyor. Subayın elindeki kağıtları yırtıp, sadece köprüyü yapmakta çalışacaksınız diyor.

Tabii ki kabul etmiyor İngiliz komutan. Ve esaret günleri başlıyor. Köprüyü yapmayı kabul etmedikleri her gün daha da kötüye giden bir hayat yaşıyorlar. Küçük bir kutunun içine koydukları İngiliz subayı, güneşte aç susuz günlerce bekletiyorlar. Tabii askerlerin de durumu daha perişan. Bir çok asker orada, açlıktan ve hastalıktan ölüyor. Bu sırada bir an önce köprünün yapılması gerekli çünkü cephaneleri azalıyor. Japon komutan kabul ediyor İngiliz askerlerinin isteklerini. Hasta olanlar tedavi edilmek için gönderiliyor ve hepsi yemeklere ve daha iyi şartlara kavuşuyorlar en azından kısa bir süre için.

Bu sırada, İngiliz komutan tüm sağlıklı olan askerlerine, öyle bir köprü inşa edeceğiz ki, Japonlar şaşıracaklar diyor. Bu, artık kendi savaşına dönüşüyor. Daha iyi bir köprü yapma savaşına. Belki de öleceğini düşündüğü için, hayata bir eser bırakma hırsıda olabilir yaşadığı. Japonlara karşı, dünya savaşında sanki çatışmıyorlarmış gibi. Bu köprü onların işine yaramasına ve kendileri onların elinde esir olmalarına rağmen. İngiliz askerler ve müttefikler ise, bu yapımı devam eden köprüden haberdardır. Onlar da ne yapıp edip bu köprüyü bitirmelerine engel olmayı düşünüyorlar. Ve bunun için bir komanda tugayı görevlendiriyorlar. Bir tarafta, bütün yaşamlarını, bu köprüyü en güzel şekilde inşa etmek için uğraşan, esir İngiliz askerleri, diğer tarafta, savaşı kaybetmemek uğruna, köprüyü yıkmaya çalışan İngiliz komandoları. İngiliz subay, raylardaki bombaları farkediyor ve askerleri ile birlikte bunları imha etmek için çalışmaya başlıyorlar. Maalesef bombaların patlaması sonucu hepsi ölüyorlar.

Bir tarafta ülkesi için savaşıp esir düşen ve düşmanları için köprü inşa eden İngiliz askerleri, diğer tarafta, yine ülkesi için her şeyi göze alan, İngiliz subayları. Kardeşin, kardeşe düşman olduğu, kazananın olmadığı bir savaş.

Biz olayın bu kısımlarını, 1957 ABD yapımı 7 dalda Oscar almış muhteşem bir filmden öğreniyoruz. Kwai nehri, her izlediğimde inanılmaz etkiler beni.

Günümüzde ise, Kwai nehrinin üzerindeki köprü yeniden yapılmıştır. Bombalanan köprünün yapımında ise sadece İngiliz askerler değil, onbinlerce Asyalı işçi de çalıştırılmış. Çok sayıda işçi olumsuz çalışma şartlarından hayatını kaybetmiş. Yaklaşık 30 bin asker ve Asyalı işçi çalışıyor. Normalde 5 yılda tamamlanması gereken köprüyü, 15 ayda bitirtiyorlar Japonlar. Sadece pirinçle besledikleri, askerlerin ve işçilerin, kurtlanan yaralarına, açlıktan ve koleradan ölmelerine hiç tepki vermiyorlar ve müdahale etmiyorlar. Yani isminin hakkını veriyor tam bir “Ölüm yolu.”

Ölüm demiryolunun ise Tayland’da kalan tarafı, hala ilk yapıldığı gibi. Tayland’da yapılan turlarda neredeyse ilk ziyaret edilen yerdir Kwai nehri. Nehrin sonunda bir mezar vardır, anıt mezar. Orada ölen askerlerin anısına. Mezar taşlarında  21, 23 yaşlarında, İngiltere için, ülkem için öldüm yazıyor bir çoğunda. Ülkem için öldüm…

Yazımı ünlü filozof Bertrand Russell’in bir sözüyle bitirmek istiyorum:

 “Savaş, kimin haklı olduğuna değil, kimin güçsüz olduğuna karar verir.”

Editör: Ayşe Tunç – 03.08.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Usta

Nilay Tok tarafından yazıldı

İletişimci ve sosyolog. Patisever hemde pek çok. Hayat boyu hep öğrenci.

Üyelik YılıMakale YazarıYorumcu

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Mary Ann Webster | Dünyanın En Çirkin Kadını

    The Handmaid’s Tale (Damızlık Kızın Öyküsü)