Romanın çerçevesini oluşturan kişinin adı, romanda verilmemektedir.
Uzun zamandır işsiz olan adam, arkadaşının yardımıyla girdiği işte Raif Efendi’yle tanışır. Raif Efendi adeta bir yaşam belirtisi göstermediği söylenebilecek kadar soluk ve renksiz bir kişidir. Başta onu yadırgayan karakter, zamanla ona alışmaya başlar. Ölmek üzere olan Raif Efendi ona bir defter emanet eder. Asıl hikaye de isimsiz karakterin defteri okumasıyla başlar.
Raif Efendi, küçüklüğünden beri çevresindeki insanlarla düzgün bir bağ kuramayan, yalnız bir insandır. Hayatı kitaplarda arar. Gerçek dünyayla kitaplar arasındaki zıtlık onu hayattan daha da soğutmuştur.
Eğitim görmek için Almanya’ya gitmesi onun için bir dönüm noktası olur. Başlarda burada da tutunamaz. Babasının eğitimini alması için salık verdiği meslek ilgisini çekmez. Müzeleri, sanat galerilerini gezer. Gittiği bir resim galerisinde gördüğü kadın portresine adeta tutulur.
Her gün galeriye gidip resmi saatlerce seyreder. Galeride resmin sahibi Maria Puder’le tanışır. Maria Puder de tıpkı Raif Efendi gibi aykırı, insanlardan uzak biridir. Raif Efendi’den tek farkı ona göre daha hareketli olmasıdır. Duygusal geçişleri fazladır; kimi zaman aşırı neşeli, kimi zaman alabildiğine durgundur. Raif Efendi ve Maria Puder ilginç bir ilişkiye başlarlar. Raif Efendi arkadaşlıklarını daha ileriye taşımak istemekte, bir yandan da Maria’yı kaybetmekten korkmaktadır. Maria bir adım atar ve birliktelik yaşarlar. İçindeki boşluk bununla da dolmayan Maria, Raif Efendi’den ayrılır. Raif Efendi kapkaranlık bir boşluğun içine düşer. Çalıştığı iş yerinden Maria’nın hastalandığını öğrenir. Hemen hastaneye koşar ve günlerce Maria’yla ilgilenir ve Maria anlar ki onda “inanmak noksan” dır. Raif Efendi’ye tüm kalbiyle aşıktır artık.
Her şey güzel giderken Raif Efendi’nin babasının öldüğü haberi gelir ve memleketine gider. Maria Raif Efendi nereye giderse oraya gitmeye hazırdır. Sürekli mektuplaşırlar. Yeni hayatlarını kurma planları yaparlarken, birdenbire mektuplar kesilir. Raif Efendi tekrar karanlığa gömülür. Maria’nın yeni heyecanlara yelken açtığını düşünür. İnsanlara dair inancını tamamen kaybeder. Evlenir, çocukları olur. Hissiz, renksiz bir yaşam sürer.
Aradan on yıl geçer…
Bir gün gerçeğin bambaşka olduğunu öğrenir. Maria’nın bir akrabasını görür. Yanında bir kız çocuğu vardır. O kadından Maria’nın yıllar önce doğum yaparken öldüğü haberini alır. Yanındaki kız, Raif Efendi’nin kızıdır. Trene binip giden kızını izleyen Raif Efendi, kendini asla affedemeyeceğini anlar. Dünyada en sevdiği insanın ona ihanet ettiği sanrısına kapılmıştır. Bundan sonra hiçbir şeyin değişmesine imkan yoktur. Babasını hiç tanımayacak kızının ve Maria’nın hayaliyle yaşayacak, onu asla anlamayacak olan ailesiyle ömür sürecektir.
İsimsiz karakter defteri okumayı bitirdiğinde Raif Efendi’nin ölüm haberini alır. Fakat bu onun ruhunda fırtınalar koparmaz. Çünkü Raif Efendi’yi asıl şimdi tanımış ve anlamıştır.
Editör: İlkem Baydarlı – 10.07.2022
Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!
Sabahattin Ali sevdiğim yazarlardandır. Güzel İçerik olmuş. Ellerinize sağlık:)
Çok teşekkür ederim 🙂
Kürk Mantolu Madonna da çok güzeldir ama İçimizdeki Şeytan edebi açıdan daha güçlü bir eserdir.🙏
Betimlemelerine aşık olduğum bir kitaptır, elinize sağlık
uzun zaman sonra okuduğum ve çok beğendiğim bir kitaptır Kürk Mantolu Madonna.
Defalarca okudugum ve her okudugumda farkli farklı hüzünleri tattığım bir roman. Raif efendi ile o kadar ortak yönüm olduğunu fark ettim ki ve bu beni onun elemine, sessiz çığlığına ortak etti her defasında.