içinde

İnsanın Yaşam Dengesi: Solunum Bozukluğu ve Uyku

İnsanın en temel ihtiyaçlarından biri de dinlenmedir. Bunun en doğal yolu yeterli uykudur. Fakat bazen yeterli veya aşırı uyku solunum yollarında birtakım aksilikler doğurmaktadır. Bunların nedeni ve sonucu da birbirinden farklıdır. Ancak uykuda yaşanan solunum bozuklukları genelde vücutta bulunan 3 temel sebepten kaynaklanır. Bunlardan ilki beyindir. Beyin akciğerlerin işlevlerini yerine getiren, solunum yollarını kontrol eden kilit bir organdır. Ve burada ortaya çıkan problem insanın nefes  alış – verişini olumsuz etkileyebilir. İkinci kısım da üst solunum yollarıdır. Ağızda veya burunda akciğerlere giden hava akışını kısıtlayan bir şey olduğunda nefes almakta güçlük çekilir. Sonuncusu da akciğerlerin kendisi olarak bilinen göğüs duvarıdır. Akciğerlerin şişerek havayla dolmasını engelleyen herhangi bir şey de nefes almayı zorlaştırır. Peki bu sebepler hangi sonuçları doğurmaktadır?

Solunum yollarını daraltan herhangi bir şey uyku sırasında ciddi soruna yol açar. Ağızdan ve burundan alınan hava solunum yollarından geçerek ciğerlere ulaşır. Boynun uyku sırasında gevşeyen yumuşak kas dokuları vardır. Bu kaslar uykuda gevşeyerek sarkabilir. Ve hava akışını aralıklarla tıkayıp engelleyebilir. Böylece insanlar uyku sırasında horlayabilir ya da nefes nefese kalabilir. Söz konusu eylem  tıp literatüründe “hava akışının kesilmesi ve nefessiz kalınma durumu” olarak “apne” denir. Solunum yollarının tıkanmasına bağlı bir nefes alma güçlüğü söz konusu ise buna da Obsrüktif Uyku Apnesi denir. OUA oldukça sık rastlanan durumlardandır. Ve yaş ilerledikçe yakalanma riski artar. Gevşeyip sarkan bu yumuşak dokular akciğerlere giden hava akışını bloke ettiğinde ortaya çıkan durum gündüz ve gece farklı semptomlarla kendini gösterir. Yaşanan semptomlar genellikle gece saatlerinde ortaya çıkar. Peki gün içinde yaşanan problemler nelerdir?

Gün içinde meydana gelen semptomlarda insanların kendini yorgun ve uykusuz hissetmesi, gece boyunca uykusunu alamamaktan şikayet eden insanlar vardır. Ortaya çıkan olumsuz duruma etki obstrüktif uyku apnesi neden olmaktadır. Uyku apnesi tanısında “polisomnografi” adındaki uyku tetkiklerinden faydalanılır. Saatte 15 veya daha fazla sayıda solunum yolu tıkanmasına bağlı apne yaşayan bir hastaya genellikle obstrüktif uyku apnesi teşhisi konulur. OUA, solunuma bağlı uyku bozukluklarında önemli bir yer tutar. Peki acaba ortada beyinden kaynaklanan problem olursa neler olmaktadır?

Beyin merkezi sinir sisteminin bir parçasıdır. Ve beyin faaliyetlerine bağlı olarak çeşitli isimleri vardır. Bunlara “merkezi” ya da “santral uyku apnesi” denir. Düzenli nefes alamama durumu solunumda olduğu kadar burada da görülür. Fakat merkezi uyku apnelerine bakıldığında obstrüktif uyku apnesinde olduğu gibi hava akımını engelleyen fiziksel engel görünmez. Polisomnografi’de bu tanı için saatte 5 ya da daha fazla sayıda apne nöbeti olup olmadığına bakılır. Uykuda saatte 5 ve üzeri nöbet çoğunlukla merkezi apne anlamına gelir. Bu apne yaşayan türünün ortaya çıkmasında beynin solunum sistemini kontrol eden biriminde meydana gelen aksaklıkların etkili olduğu düşünülür. Yani bu defa tıkanma değil; beynin solunum kontrolüyle ilgili işlevsel problem vardır. Ancak Merkezi Sinir Sistemi’nde solunum farklı işler. Önce giderek şiddetlenen ardından giderek zayıflayan ve nihayet durma noktasına gelen solunum düzensizliği söz konusudur. Solunum grafiği uyku boyunca bu şekildedir. Tıpta bu solunuma “Cheynes Stokes Solunumu” denir. Merkezi Sinir Apnesiyle ilişkilendirilen solunuma kalp rahatsızlıkları, felç, böbrek hastalıkları gibi sağlık sorunlarının yol açtığı düşünülmektedir.

Sırada akciğerleri var. Akciğerler nefes alındığında bir balon gibi şişer. Nefes verildikten sonra da söner. Normal akışında yaşanan budur. Ne var ki; şişme ve sönme sürecini engelleyen ya da güçleştiren bir etken söz konusu olduğunda ortaya ciddi sorun çıkar. Akciğerlere girip çıkan hava miktarı azaldığında “hipoventilasyon” denen sorun yaşanır. Bu da uyku bozukluğuna neden olan bir diğer etkendir. Normal şartlarda nefes alıp verildiğinde ciğerlere dolan oksijen yakılır ve açığa çıkan karbondioksit verilen nefesle dışarı atılır. Fakat yeteri kadar nefes alışverişi sağlanamadığı zaman akciğerler de yeteri kadar havalanmamış olur. Böylece vücuttaki karbondioksit oranı artar, oksijen miktarının yetersiz kalmasına yol açar. Eğer bir insanda hipoventilasyon sorunu varsa akciğerlerde veya göğüs duvarında problem olabilir. Ya da kullanılan ilaçlar, narkotik ağrı kesiciler ve benzeri birtakım ilaçlar solunum sisteminin ve benzeri birtakım ilaçlar solunum sisteminin işlevlerini baskılayarak hipoventilasyona yol açabilir.

Solunum Bozukluğunu etkileyen diğer nedenlerden biri de sürekli düşükse bu obezite ya da aşırı kilolardır. Aşırı kilolar solunum yeteneğini kısıtlar. Böylece akciğerin yeterince havayla buluşması engellenmiş olur. Ortaya da ciddi bir problem çıkar. Kalp yetmezliği. Oksijen yetersizliği de problem yaratan başka bir etkendir. Başta beyin ve kalp olmak üzere vücuttaki tüm organlar oksijene ihtiyaç duyar. Örneğin kandaki oksijen seviyesi düşükse bir süre sonra beyinde hasar oluşmasına ve bilişsel bozukluğa yol açabilir. Yeter oksijen kalp için de tehditlerden biridir. Örneğin “aritmi” olarak bilinen kalp ritmi düzensizliklerinde oksijen yetersizliği de sorun oluşturmaktadır. Kimi zaman kan değerleri, düşük oksijen seviyesinden olumsuz etkilenir. Mesela “polisitemi” denilen durumda kandaki alyuvar miktarı anormal miktarda artar. Bu da ciltte kızarıklık, kaşıntı, kanama ve halsizlik gibi birçok soruna yol açabilir.

Solunum Bozukluğu sonuç olarak;  vücudun işlevlerinde ve vücudun sürekliliği noktasında kilit bir noktadır. İnsanlar da böyle sorunlarla karşılaşmamak için başta beslenme olmak üzere birçok noktada dikkat etmelidir. Burada yaşanacak en küçük aksaklık ileride hastalığa, hatta kişinin  ölümüne sebep olacak noktaya kadar götürebilir.

Editör: semra – 22.09.2023

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Danışman

Furkan Toprak tarafından yazıldı

1999 yılında Mersin'de doğdum. 22 yaşındayım. Çukurova Üniversitesi İletişim Bilimleri 2. sınıf öğrencisiyim. 2018 yılında Harran Üniversitesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü kazanmıştım; devam edemedim. Ardından bir süre bekleyip Çukurova Üniversitesi'nde İletişim Bilimleri bölümüne kaydoldum. Küçükken bir trafik kazası geçirdim. Bu durum sağlığım açısından fizikdel gelişimimi olumsuz etkiliyor. Hedefim bu sitede yazılar yazarak, fotoğraflar paylaşarak farkındalık yaratmak olacaktır.

Makale YazarıYorumcuÜyelik YılıVideo YapımcısıTestçi

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Karanlık Gecelerinizi Aydınlatacak Parlayan Ev Bitkileri!

    ChatGPT Uygulaması Artık Sizinle Konuşabilir ve Hayatınıza Bakabilir

    ChatGPT Uygulaması Artık Sizinle Konuşabilir ve Hayatınıza Bakabilir