Hikaye Anlatıcısı Kadın Sesler

Bazı sanatçılar şarkıcıdan öte hikaye anlatıcısıdır benim için. Onlar ilk önce sözleri yani hikayeyi yazar, ardından ritimle hikayeyi hisseder, hemhal olmaya başlar. En sonunda ise kliplerinde hikayenin bir parçası olarak varlıklarının bir kısmını o görüntüler silsilesinin içinde yaşatırlar. Bu yazıda ise hikaye anlatıcısı kadın seslerin bazılarını konu alıp etkilendiğim eserlerinin üzerimde bıraktıkları izleri analiz edeceğiz. Yazımda sanatçıların biyografisi olmayacak bilginize. Hadi gelin ilk ismimizle başlayalım.

Kalben

Benim ilk olarak Saçlar şarkısı ile tanıdığım Kalben… Daha önceki senelerde bazı şarkılarını dinleyip sevsem de hiçbir zaman bu seneki kadar yoğun bir şekilde dinlememiştim. Peki bendeki Kalben sevdası nasıl başladı? Çok sevdiğim bir arkadaşımın bana Kalben’ in bir şarkısını dinletmesi ile başladı. O zaman hadi o şarkıya doğru yol alalım.

Bi’ Şeyler

“Biliyorum bi’ şeyler oldu. Tamam güzelim, tamam. Biliyorum bi’ şeyler oldu. Koruyamadım seni inan.” diyerek başlayan şarkı sanki ikiye bölünmüşüm de bir tarafım yaraları yüzünden uçurumda puslu bir havada bacaklarını göğsüne çekip kendine sarılmış; bir tarafım ise o yaralı Büşra’nın omzuna dokunup ‘Ben buradayım, korkma. Ağlayabilirsin.’ diyen bir ebeveyn gibi hissettiriyor.

Ayrıca şarkı içimizdeki bomboş evreni bize anlamlı gelen amacımızla dolduramadığımızda o boşluktan bize zarar verecek insanlar, eşyalar, eylemler, arabalar, tektaşlar ve tüm bu görkemin ardından krediler, borçlar geleceğini; ancak bunların hiçbir işe yaramayacağını, hatta tam tersi etki yaratacağını anlatıyor.

Tam tersi etki yaratır; çünkü dışarıda bir şeyleri aşırı şatafatlı hale getirirsen de içerideki manasızlık devam eder. Bu ise olduğun kişiyi dünyanın başka bir tarafına; göründüğün kişiyi ise bambaşka bir tarafına atar. Kendisiyle arası bu kadar açılan insan ise depresyona girer.

İçinden Ben Çıktım 

Bu sabah uyandığında ayak ucunda onu sabote eden bir canavarla uyananlara selam olsun. Kalben bu şarkısında canavar metaforu ile hayallerimiz uğruna çabalamaktan bizi alıkoyan şeylerin dış etkenlerden daha çok aslında kafamızın içinde vızıldayan düşünceler olduğunu gösteriyor.

Bu alegoride canavarla yani endişelerimizle, korkularımızla yüzleştiğimizde içinden bizim çıkacağımızı ve ancak kendimizin elinden tutarsak korkularımızı ehlileştirebileceğimizi anlatıyor. Yani ben bu şekilde algılıyorum. Ayrıca hatırlatmak isterim ki tüm yazdıklarım mutlak gerçeklikten ziyade benim şarkılardan gördüklerimdir.

Şansız Mücadeleci 

Klipin ikinci sahnesi Kalben’ in ellerini yıkaması ile başlayıp ardından bir aile fotoğrafı ve Perişahı’nın Kızı şarkısının afişini görmemizle devam ediyor. Bu görüntülere odaklandığımızda birazdan öne süreceğim varsayım güçleniyor. Bence bu klip Kalben’ in annesi ve babası arasındaki yaşantıyı canlandırıyor. Annesini bizatihi kendisi canlandırırken, babasını ise saygıdeğer oyuncumuz Ahmet Mümtaz Taylan canlandırıyor. Kalben’ in ailesini anlattığı videoları izleyenler bu şarkının ve klipin hikayesinin böyle olduğuna dair varsayımımın sebebini anlarlar.

“Kim derdi ki onca insan arasında büyüyen hazzın yangını beni mahvedecek.” sözleri ile sanki kırgın bir aşığı hissediyoruz tüm uzuvlarımızda. Klipi incelersek de kadının genel olarak  ürken havasını, erkeğin ise kadını sevmeye, yaklaşmaya çalışan; ancak yaklaşmaktan çekinen hallerini görüyoruz.

Yazının bu kısmına şarkımızdan sözlerle veda edelim.

Kim derdi ki onca insan arasında büyüyen hazzın yangını beni mahvedecek, cehenneme sürükleyecek

…

Güya bir şey yok aramızda, her şey aramızda

…

Sabah olur, geceyi hatırlamam.

Dünden kalırım da unutamam

O kırık çiçek yüzünü,

Kırgın çiçek yüzünü…

Leyla’nın İzleri

Tüm duygular dönüşür. Aşk gelir, gider. Geriye ise içimizdeki Leyla’nın izlerinin geçişini izlemek kalır. Aslında bu şarkının bende açtığı hisleri benden daha iyi özetleyecek bir şey var; şarkının nakaratı.

Evet doğru seni çok sevmiştim

Senin için her şeylerden vazgeçebilirdim

Evet doğru neden inkar edeyim,

Kalbini kırarken en çok kırılandı, benim kalbim.

Ama bitti, bitti, bitti; gitti, gitti

İçimdeki Leyla’nın İzleri

Ama sustu, sustu, sustu; sus pus oturdu

İçimdeki Leyla’nın sesi.

Nova Norda

Gerçek adı Ecem Böke olan sanatçımız 1991 yılının 1 Mart’ında doğmuştur. Sanatçımız Boğaziçi Üniversitesinde sosyoloji eğitimi almıştır. Aldığı eğitimin etkisinden midir yoksa karakteri dolayısıyla mıdır bilinmez; ama eserlerinde topluma, sisteme ve bireysel duruşa bolca değinir. Gelelim beni etkileyen ve herkesin duymasını istediğim şarkılarına.

Varım

‘Sen kimsin?’ dedi,

‘Bilmem.’ dedim,

Her gün değişiyorum…

Bu sözlerle giriş yapan bir şarkı sizde nasıl bir beklenti oluşturur? Tahmin edebileceğiniz gibi birey, kimlik benzerinde kendimizi tanımladığımız sözlerle, aslında kendimizi hapsettiğimiz belirtiliyor şarkıda.

Değişip, dönüşen bu evrende bizler tek bir karakterde kalabilir miyiz? İçinden geçilen deneyimlerle hissedilen duygular ve açığa çıkan düşünceler başlatıyorsa benliğimizin şeklini etiketlere sığabilir miyiz? Sanmam.

Beteri Yok Uslanmaktan

Blutv’ de yayınlanan ‘Çıplak’ dizisinin giriş müziği olan Beteri Yok Uslanmaktan şarkısı kırda, bayırda, denizde, kumda, barda, sahnede, mutfakta, bahçede kısaca her yerde özgürce koşmaya çabalayan kadınlara sesleniyor aslında.

“Beni öp, beni sev; ama beni anlatma bana.” derken beni kendi kalıplarına sığdırmaya çalışma diye uyarıyor sanki vahşi kadın.

Bu şarkı, hakkında yaz yaz bitmez; ancak daha fazla uzatmadan sırayı şarkıdaki en sevdiğim sözlere bırakıp yazının başka kısmına geçiyorum.

Cennetin yapaydı,

Rahatı batardı,

Kal deme bana.

Dünya bir hataymış,

Buraya kadarmış,

Bana eyvallah.

Kurtarma beni pişmanlıktan,

Belki hoşlanırım taşlanmaktan,

Ömrüm yasaklarla paslandıkça,

Gördüm beteri yok uslanmaktan.

Zorba

Öncelikle söylemek isterim ki tarih sevdalısı biri olarak bu şarkının da yer aldığı albümün adının Paralel Evrende Dünya Tarihi olması beni mest ediyor. Albümdeki şarkıların kliplerinde ise müzedeki tarihi eserlerden birine hikaye yazılıp anlatılması Nova’nın öznelliğini gösteriyor.

Zorba şarkısının klipinde ise rönesans dönemi tablolarından birine konuk oluyoruz.

“Doydum numaralara,

Milyonlarca deli aynı kişi gibi burada,

Korkuyorlar hislerinden ayıp gelir ağlamak

Rolü molü geçin gerçek bir şey verin bana ya.”

sözlerinden de görebileceğimiz gibi insanların özlerinden uzaklaştıklarını; ancak bunu kabul etmek yerine, korunaklı yuvalarında rol yaptıklarında açığa çıkan sıkıntılardan bahsediyor şarkı. Rol yapan, hislerinden kaçan, kendiyle yüzleşemeyen yapay insanların nasıl da zorbalaştığını anlatıyor. Boşluk, rol, içsel sıkıntı bu bağlamda baktığımızda Kalben’in Bi’ Şeyler şarkısında ele aldığı konulara da değiniyor Nova’ nın zorba şarkısı. Eee, bu kadar benzerlik bulmuşken Nova Norda ve Kalben’in beraber şarkı çıkartmasını da dileyelim bence.

Melike Şahin

Hayranları tarafından Diva Bebe olarak anılan Melike Şahin Youtube üzerindeki röportajlarının birisinde genelde anlaşılmadığını düşündüğünde şarkı yazdığını belirtmiştir. Sözün kısası bu kadın da kendini anlatma derdinde.

Kara Orman

Bu şarkıyı dinlerken hissettiğim şey; canımızı yakan, kalbimizi kıran olayların; düşüncelerimizden, duygularımızdan, davranışlarımızdan oluşan benlik ormanını nasıl kararttığı oluyor. Sonra da ışık için önce kararmak gerektiğini anımsatıyor.

İçine işlemiş sır derdin ne?

Geçtin mi ürkerek hiç kendinden?

Bam telinin üstünde bi’ yere,

Konmuş bir kuştum döndüm evime.

Bedelini Ödedim

Bu şarkı kendi hikayesine, acılarına, sevincine ve oluşturduğu karakterine sahip çıkma imajını yaratıyor zihnimde.

Ayrıca “Bulamadım ilacı sende, merhem elimdeymiş.” sözü ile dış etkenler tarafından oluşsa da o duygu kırıklarını; ancak bizlerin iyileştirebileceğini anımsatıyor bana.

Bugünlük benden bu kadar, ileride bunun erkekler için olan versiyonunu da yapabilirim. Yazımı buraya kadar okuduysanız teşekkür eder ve kendinize Melike Şahin’in Öpmem Lazım şarkısını ya da herhangi bir şarkıyı hediye etmenizi dilerim.

Editör: Fatih Düz – 19.08.2022