Herkese merhaba. Bu dizimin ilk kısmında sizinle İtalya’ya ilk gittiğim gün yaşadığım olayları paylaşacağım. Bunları paylaşma sebebim, hem İtalya’ya gitmeyi düşünen varsa yardımcı olmak, hem kulaktan dolma bilgilerin yanlış olduğunu aktarmak, hem de sizi biraz güldürmek. Şayet fazlasıyla eğlenceli anılarla dolu bir tecrübe oldu, bu yüzden başıma gelen komik olayları da size aktarmak istiyorum.
İtalya’yı aslında çocukluğumdan beri hayal ederdim. Hep gitmek ve İtalyanca öğrenmek isterdim. Nereden geldiğini bilmediğim bir sevgi vardı hep İtalya’ya karşı içimde. Küçükken İtalyanca müzik dinler ve söylerdim, hatta bazı yeni tanıştığım insanları “ben İtalyan’ım” diyerek kandırırdım. İnanmazlardı elbet. 🤓 Aslında bunun sonradan yalan olmadığını anladım. Gidip döndükten sonra araştırmalarımda atalarımın Venedikli olduğunu öğrendim. İşte sonra bu İtalya sevgimin sebebini anladım. Tabi bu ayrı bir konu.
Yıllar sonra, 2015 yılında İtalya’ya gitme fırsatım oldu. Orada bir dil okuluna kayıt yaptırdım ve gitmek için hazırlık yapmaya başladım. Okulumu, kalacağım daireyi, beni kalacağım şehir olan Floransa’dan kimin alacağını, her şeyi hazırladım. Bu hazırlıkları yaparken İtalya hakkında çevremdeki insanlar, aman çantana dikkat et. Orası hırsız ve kapkaççı dolu, “aman dikkatli yürü, her adım başı hırsız var orada” gibi şeyler söylediler. Ben de biraz tedirgin oldum haliyle. Ama yine de gitmekten vazgeçmedim. Bu ilk yurtdışına adım atışım olacaktı ve tek başıma gidecektim. Yine de cesur davrandım ve yola koyuldum. 💪🏻
İtalyan bir uçak firması ile gidiyordum. Uçakta genelde İtalyanlar vardı. Benim koltuğum ortadaydı. Yani iki yanımda da başka yolcular olacaktı. Uçağa binip yerimi buldum. Gideceğim şehir Floransa idi. Ben ilk olarak Roma’ya gidip oradan başka bir uçak ile Floransa’ya aktarma yapacaktım.
Ve uçağa bindim, koltuğumu bulup oturdum. Diğer iki yanımda oturacak yolcular henüz gelmemişti. ‘Kimler acaba?’ diye merak ediyorsunuz haliyle. Yolcular sıra sıra içeri binerken çoğu koltuk dolmuştu. O sırada karşıdan iki tane papaz (giyimlerine bakarak papaz olduklarını anladım) geliyordu. Son kalan kişiler onlardı ve “umarım yanıma oturacak olanlar bunlar değildir” diye düşündüm. Sonuçta papazlar nasıl olur sadece filmlerden biliyordum. Ben dövmeli ve çoğu insana göre ‘aykırı’ görünüşe sahip bir insan olduğum için beni yadırgarlar diye biraz endişelendim. Bana hiç bakmadan yerlerine oturdular. Ben o sırada muhtemelen onlara şaşkın şaşkın bakıyordum. İki yanım papazla çevrili olunca ellerimi kollarımı kıpırdatamadan öyle yol boyunca oturdum. 😐
Uçak hareket ettikten bir süre sonra kabin görevlileri gelato (italyan dondurması) ikramı yapmaya başladılar. Ben çekingenliğimden bana gelato ikram edilirken sesimi bile çıkaramadım. Kabin görevlisi elinde gelatoyu bana uzatırken bir süre öylece bekledi. Sonunda kenar koltuktaki papaz, gelatoyu kabin görevlisinden aldı ve gülümseyerek bana uzattı. Söylemekle söylememek arası bir te-te-yu gibi bir ses çıkardım. (“Thank you” demeye çalışıyordum) 🙃 O sırada hiç İtalyanca bilmiyordum tabii.
Bu jestten sonra rahatladım ve yolculuğuma devam ettim. O sırada düşündüm. Ne kadar önyargılıymışım. Papaz da insan işte, ne var bu kadar çekinecek!
Uçak iniş yaptı ve Roma’ya vardık. Roma Fiumicino Havaalanı o kadar büyük bir havaalanı ki, adeta labirent gibiydi. Kontrolden sonra Floransa’ya giden diğer aktarma uçağıma yetişmek için yaklaşık 30 dakika yürüdüm, abartmıyorum. Sonunda o bölgeye ulaştığımda uçağım çoktan kalkmış gitmişti bile. Ben uçağımı kaçırmıştım. Saat akşam 22.30 civarıydı ve Floransa’da 23.00’da beni okul tarafından transfer için bekleyen biri olacaktı, alıp kalacağım daireye götürmek için. Önce alacak kişiyi arayıp gecikeceğimi bildirdim. Daha sonra da hemen kendi uçak firmamın olduğu bölgeye gittim. Uçağımı kaçırdığımı söyleyecektim. Söyleyebilirsem tabii.. 🤠
Firmadaki yetkili İngilizce bilmiyordu. Ben de İtalyanca. Bir türlü anlaşamadık. Ben İngilizce olarak derdimi anlatmaya çalıştıkça karşımdaki yetkili bana İtalyanca cevap veriyordu. Etrafta başka bir yetkili de yoktu. Hep aynı şeyleri tekrarlıyordum. O da sanki bana bağıra bağıra İtalyanca bir şeyler anlatıyordu. Bağırdığı için kızdığını düşünüp “neden kızıyor ki, herkes uçağını kaçırabilir sonuçta” diye düşünüyordum. Ne dediğini anlamıyordum ne de olsa. Ağlamaklı hale gelmiştim. Sonunda oraya başka bir yetkili geldi ve İngilizce konuşmaya başladı. Bir sonraki uçak için bana bilet verdi ve problem çözüldü.
Havaalanında sonraki uçağı beklerken bir kafede oturdum. Ve annemi aradım. Ona dediğim şey şuydu: ”Anne bu İtalyanlar çok sinirli. Ben geri dönmek istiyorum” 😭
Annem ”git evine yerleş bakalım, bir iki gün geçir. Hala dönmek istersen dönersin.” dedi.
O zamanlar 25 yaşındaydım. Genç ve alıngandım. Kırılmıştım bana kızdıkları için. Ama gerçekten kızmışlar mıydı, bunu sonraki günlerde anlayacaktım.
Sonunda Floransa’ya vardım. Şoför beni aldı ve kalacağım eve götürdü. Saat 00.30 sularıydı. Sonra neler mi oldu dersiniz? İkinci bölümde öğreneceksiniz. 😊
Editör: Fatih Düz – 19.07.2022
Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!
Devamını merakla bekleyenler? 😅 okurken gerçekten eğlendim!
Çok teşekkür ederim Ece hanım 🙂
çok eğlendim okurken tam yerinde kesmişsiniz kapıda mı kaldınız yoksa anahtarınız mı yoktu sabahladınız mı devamını çok merak ettim.sabırsızım bekliyorum.bu benim küçükken radyodan dinlediğim arkası yarın programını hatırlattı.
Arkası daha sonra diyelim o zaman :))
Bana okurken eğlenceli, ama siz yaşarken ne hissettiniz acaba bilemiyorum. Elinize sağlık ☺️
Ben de artık düşündüğümde eğleniyorum 😆 zaten ikinci ve üçüncü bölümde gerçekten yaşadıklarımdan keyif almistim 😉
Burada ki kahraman “Anne” bence😎
Beni anılarımı yazmaya sen özendirdin. Teşekkür ederim 🙂
Sen macerani bitir ben de Italya animalarimi paylasacagim 😀
hayır sen amerikadasın bi dur orada haha
çok güzel anılar biriktirmişsiniz, ne kadar güzel..
İtalyayı seviyorum
Güzel anılar.
Harika olmuş.