Anadolu coğrafyasının en önemli hikayeleri türkülerde anlatılır. Gurbet, sıla, hasret, zenginlik, fakirlik, toprak, dağ, dere; her türlü forklorik etkinlik, Türklerde ifadesini bulur.
Aşık Veysel’in sadık yari Kara Toprak:
“Dost dost diye nicelerine sarıldım
Benim sadık yârim kara topraktır
Beyhude dolandım boşa yoruldum
Benim sadık yârim kara topraktır
Nice güzellere baılandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum
Her türlü isteğim topraktan aldım
Benim sadık yârim kara topraktır.”
Ordu’nun derelerini yukarı yukarı akıtan aşk sevgiliye yakarış:
“Ordu’nun dereleri
Aksa yukarı aksa
Ordu’nun dereleri
Aksa yukarı aksa
Vermem seni ellere
Ordu üstüme kalksa, sürmelim aman
Vermem seni ellere
Ordu üstüme kalksa, sürmelim aman”
‘Ne gecem var, ne gündüzüm var?’ diye sevgiliye duyulan hasret, yakılan ağıt:
“Ne gecem var ne gündüzüm ağlarım
Anne viran oldu benim bağlarım
Ben de bu derdime derman ararım
Ağla anam ağla kara yazıma
Yürek dayanmaz oldu sızıma
Önüme koydular beyaz üzümü
Yazmam ile bağladılar gözümü
Kestiler genç yaşta anam dizimi
Ağla anam ağla kara yazıma
Yürek dayanmaz oldu sızıma”
Çoğu zaman da türkülerin içine yerleştirilen aşk hikayeleri aldatma hikayeleri:
“At belinden tabancayı, dağlar inlesin
Yat kolumun üstüne de, canın dinlensin
Gelir misin, gelmez misin ayva dibine
Kemer olup sarılsam da ince beline
Ne duruyon gurbet elde, yar gelsene yanıma
Mahcup mahcup duruşun da gülüm yetti canıma
Usul usul bas da gel, topukların görülsün
Ben aklına geldikçe de ciğerlerin sökülsün”
Çoğu türküde bir elemin bir acının destanı:
‘Şafak söktü yine sunam uyanmaz
Hasret çeken gönül derde dayanmaz
Şafak söktü yine sunam uyanmaz
Hasret çeken gönül derde dayanmaz
Çağırıram sunam sesim duyulmaz
Uyan sunam uyan derin uykudan
Çağırıram sunam sesim duyulmaz
Uyan sunam uyan uyan derin uykudan’
Bazen de bir destan, kavuşamayanların hikayesi türkülerin içine saklanmıştır:
Ne güzel bir türküdür bu? Bir ermeni kızına aşık olan genci anlatır. Genç hem aşkından verem olmuştur ve hem de sevdiğine kavuşamamıştır. Aralarında bir de din sorunu vardır. Çare de ya ermeni kızının Müslüman olması, ya da gencin ermeni olmasıdır.
“Bahçelerde mor meni,
Verem ettin sen beni,
Ya sen islam ol ahcik,
Ya ben olam ermeni…”
Ordu merkezli bir hikayede, Hekimoğlu hikayesidir. Bir Gürcü-Türk aşkını anlatır.
‘Hekimoğlu; yiğit, mert, ufak, tefek delikanlı, bulunduğu yerde hakim olan bir Gürcü beyinin kızına tutulmuş. Kızıyla görüşmesini istemeyen Gürcü beyi ise Hekimoğlu’na düşman olmuştur. Gürcü beyi haber gönderip: ‘teke tek hesaplaşmak istediğini’ söyletir. Bunun üzerine aynalı martinini alan yiğit delikanlı geldiğinde ise Gürcü beyin adamları tarafından çevresi sarılarak ateş altına alınır. Çemberi yararak yaralı kaçar ve Bolu tarafındaki annesinin yanına döner. İyileşir iyileşmez iki akrabasını yanına alır ve artık dağlara çıkma kararı almıştır. Tekrar Ordu taraflarına dönerek zengin Gürcülerden aldığı malları fakir halka dağıtmış, bu sayede ise halk onun mertliğine karşı büyük bir sevgi göstermiş.
Artık olay Gürcü – Türk çatışmasına dönmüştür. Gürcü beyi ise jandarmaya şikayet ederek devamlı yakalanmasını sağlamaya çalışsa da onu çok seven yöre halkı kaçmasına hep yardımcı olmuş. Bir gün Hekimoğlu, iki akrabasının ölüm haberini alır ve Gürcü beyine bunun hesabını sormak için beyin yaşadığı yer olan Çiftlice köyüne gider ve muhtara varır. Muhtar, Hekimoğlu’ndan gözükse de aslında Gürcü beyinin adamıdır. Hainlik yapan muhtar ise Bey’e haber salarak Jandarmaya haber verdirir. Çıkan yoğun çatışmada ise öldürülür.’
“Konaklar yaptırdım
Döşetemedim
Ünye Fatsa bir oldu da narinim
Baş edemedim
Ünye Fatsa arası
Ordu da kuruldu
Hekimoğlu dediğin de narinim
o da vuruldu…”
Bu yazı daha fazla uzamaz bir başka yazıda bir başka türkülerin hikayesi ile devam ederiz sağlıklı günler diliyorum. Gelecek yazılarda Rizeli Sandıkcı Şükrü’nün hikayesi, Gesi Bağları, Müdür Beyin Yeşil Kürkü…. Türkülerinin hikayesini anlatacağım.
Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!
türküler benim için çok ayrı ve özeldir, hem dinlemeyi hem de dinletmeyi severim.
Hocam affiniza sığınarak ;
“Ne gecem var ne gündüzüm ağlarim” türküsü sevgiliye duyulan hasret değilde hastalık yüzünden dizi kesilen bir insanin ağıtı gibi duruyor.
Emeğinize sağlık 🙏
Türkü hikayeleri çok etkileyici
Benim sadık yarim kara topraktır…