Planaryalar, Platyhelminthes filumundaki yassı kurtlardır ve onlara ‘bıçağın ucunda ölümsüz’ unvanını veren şaşırtıcı yenilenme yetenekleri vardır. Tatlı su, deniz ve kara ekosistemlerinde yaşayan birçok farklı türü olan Planaryaların çoğu tatlı suda bulunur ve bazen büyük kütlelerde görülür; bazı türler deniz, diğerleri karasaldır. Bazı türler parazittir yani başka bir canlı hayvanın vücudundan beslenirler.
Bu solucanlar, ikiye bölündüklerinde vücutlarını yenileme yetenekleriyle dikkat çekicidir. Planaryaların yenilenme yetenekleri nedeniyle “ölümsüz” oldukları söylenir ancak aslında ölümsüz değildirler eğer biri su habitatından çıkarılırsa kurur ve ölürler. Bunun nedeni bu yassı kurtların, diğer herhangi bir vücut hücresine farklılaşabilen özel kök hücreler olan pluripotent kök hücrelere sahip olmasıdır.
Planaria veya planarian yassı kurtların, yalnızca merdiven benzeri bir sinir sistemine sahip oldukları için çok ilkel yaratıklar olduğu düşünülmektedir. Tarihsel olarak planarya, karasal ekosistemlerde, tatlı su ekosistemlerinde veya deniz ekosistemlerinde karada yaşayan türler olduğu için ‘ekotiplerine‘ veya meydana geldikleri yere göre sınıflandırılmıştır. Dünyanın diğer bölgelerinden gelen istilacı yerli olmayan türlerin yanı sıra Birleşik Krallık’ta 12 tür olduğu düşünülse de, küresel olarak kaç tür Planarya türü olduğu bilinmemektedir.
Planarya, su habitatlarında karides ve su pireleri veya diğer küçük solucanlar gibi çeşitli küçük omurgasızlarla beslenen etoburlardır. Bazı daha büyük karasal türler, solucanları etraflarına sararak yerler ve avlarını eritmek için mukus salgılarlar.
Türler eşeyli ve/veya eşeysiz olabilir. Cinsel planarya, hem erkek hem de dişi organlara sahip olan ve yumurta bırakabilen hermafroditlerdir. Bir eşeysiz üreme biçimi olarak planarya, hasardan sonra iki ayrı bireye dönüşme konusunda büyüleyici bir yeteneğe sahiptir veya kendilerini alt tabakaya bağlayabilir, vücutlarını kendilerini iki parçaya ayırmak için çekerek daha sonra yenilenir.
Planarya tarafındaki binlerce küçük saç benzeri yapı, suda hareket etmek için salgılanan mukus boyunca hareket halinde hareket edebilir. Bazı kara türleri, solucanlara benzer şekilde vücut kasılmalarını kullanarak hareket eder.
Planarya en çok ocelli adı verilen göz noktalarının konumu veya miktarı ile, aynı zamanda kafa morfolojisi/şekli veya renkleriyle tanımlanır.
Dugesia gibi bazı tatlı su türleri, yumurtadan çıktıktan sonra sadece milimetreden 1 cm’ye kadar yetişkin bir boyuta kadar büyürken, planaria boyutu büyük ölçüde değişebilir. Ancak Australoplana gibi bazı karasal planaryalar 4 cm’ye kadar ulaşabilir. Planarya vücutlarını uzatabilir ve geri çekebilir ve hücreleri yemek yemeden zaman içinde küçülebilir, bu nedenle kesin ölçümler yapmak zordur.
Planarya’nın olağanüstü yenilenme yetenekleri vardır, bazılarının ana gövdeden ayrıldığında bir parçanın yalnızca 1/200’sinden itibaren yenilendiği belgelenmiştir. Kafa vücuttan ayrılırsa, kafa parçası başka bir kuyruk büyüyecek ve ayrılan gövde başka bir kafa büyütecektir.
Planarya ayrıca, insanlar da dahil olmak üzere omurgalılar gibi daha yüksek organizmalarda bulunan nörotransmiterler ve benzer genler olarak bilinen kimyasalların çoğunu paylaşır. Bu nedenle, kemirgenler gibi daha yüksek organizmaların yerine, ön denemeler için ilaç geliştirme gibi klinik araştırmalarda takip edilmektedirler.
Sizler bu solucan hakkında ne düşünüyorsunuz.
Editör: Fatih Düz – 17.10.2022
Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!
Kendi kendini yenileme özelliği ne kadar hoş…
Örnek alınası canlılar. Yenilenme, kendi kendini yenileyebilme önemli azizim 🙂
İnsanlar da 7 seneye bir tamamıgla yenilenirler. Bu 7 yıllık döngü takip edilirse ve dikkat edilirse büyük kazanımlar sağlanabilir bu 7 senenin sonunda.