Zihin kuramı ya da zihin teorisi en basit tanımı ile başkalarının duygu, bilgi, inanç, niyet ve zihinsel durumlarını farkında olup nasıl düşüneceklerini tahmin etme becerisidir. Karşınızdaki insanın yapacağı davranışı tahmin etmek sanırım hepimizin isteyeceği yeteneklerin başında gelmektedir. Sosyal yaşamda, aile grubunda ya da arkadaşlarla gidilen bir akşam yemeği restoranında bu zihin teorisine sık sık başvururuz.
Çalıştığınız şirketin farklı departmanlarında çalışan insanlarla bir araya geldiğiniz akşam yemeklerinden birini düşünün. Beyaz örtülü geniş masa, son derece lüks pahalı çatal- bıçaklar, takım elbiseli beyefendiler, rengarenk giyimleriyle göz kamaştıran kadınlar, ortada da şirketin patronu… Böyle masada oturmayı kim istemez ki! Ancak o da ne? Arkadaşlarınızın zihnini okumaya başladığınızı fark edebilmeyi ister miydiniz? Masalarda sizinle aynı departmanda çalışan insanların sizleri kötü göstermeye, prestijinize zarar vermeye, geçen hafta başarısız olduğunuz büyük uluslararası projeyi küçümseyen konuşmalara şahit oldunuz. Yani tam anlamıyla beyninizden vurulmuşa döndünüz neler hisseder, hangi hareketlerde bulunurdunuz?
Zihin teorisine en pek başvurduğumuz zaman, sosyal ilişkilerde bulunduğumuz mekanlardır. İnsanlarla ister – istemez iletişim kurar, karşılıklı yaşam deneyim alanı oluştururuz. Sosyal yaşamımız içinde zihin teorimiz sadece “tahmin etme” işinizi salt şeklide yapmaz. Yaşımız, deneyimlerimiz, ruh halimiz de zihinsel teorimize etki eder.
Geçmişte yaşadığımız iş deneyimleri, eğitim deneyimleri ve sosyo-kültürel yaşantılarımızın bellekte biriktirdiği olgular zihin teorimizin birikimini oluştururlar. Kimi zaman olayları önceden tahmin eden, bilen kişilere karşı şaşkınlık ve derin saygılar oluştururuz. Bu tahminde bulunan insanların doğru süreçleri bilmesi bizim tuhafımıza gidebilir. Onları gözümüzde “ermiş, derviş” konumlarına getirebiliriz. Ancak bunun dini bir yönü yoktur. Burada sezgiler ve bilgilerin getirdiği yoğunlaşmalar sonucu oluşan, deneyim ve gözlemle fark edilen eylemlerin tezahürü vardır.
Zihin teorimizin tahmin etmekte geç kaldığı, yaşanılabilecek olumsuz olayların önüne geçilemediği doğal süreçlerle de maalesef karşı karşıya kalabiliriz. Örneğin depremlerin, maden facialarının yaşandığı durumlarda. İş alanlarında yapılan önlem alıcı çalışmalar da bazen facianın önüne geçemeyebilir. Bir mühendis her ne kadar madencilik alanında tüm bilgi birikimlerle de işini doğru yapsa da; işçilerden birinin yaptığı hata, yanlış kablo bağlamı, yanlış düğmeye basması, geç kalmalar…
Tüm bunlar ve daha fazlası iş krizlerinin yaşanmasına sebebiyet vermektedir. Bartın şehrinde yaşanan maden faciası da bunun en yakın zamandaki örneklerinden. Tüm kontroller sağlanmış da olsa aniden gerçekleşen komplikasyon büyük patlamalara neden olabiliyor. Tabii bu tarz kazalar da başka sebeplerin de incelenmesi gerektiğini, olayın iç yüzünün de tüm yönleriyle araştırılması gerektiğini biliyoruz. Kim durumlarda zihin olacakları tahmin de etse; son virajda bizim eyleme geçmekte cesaret gösteremememiz de faktörlerden biridir.
Hayatta hangi durum veya olaylarla karşılaşırsak karşılaşalım zihin teorimize başvururuz. Çünkü her ne kadar tahmin etme noktalarında etkisiz de kalsak her zaman belirli sonuçları göze alarak hareket ederiz. Zihin teorimiz de bizim eylemlerimizin çıkış noktasıdır. Tahmin etmeden, belirli önlemleri almadan evimizden dışarı dahi çıkmayız.
En basit örnek olarak evimizde çıplak ayakla gezerken yalın ayak gezebiliriz; ayakkabısız dışarı çıkmayız. Bunun nedeni ayaklarımızın zarar göreceğini, hatta olacak olana davetiye çıkardığımızı biliriz. Geçmişimiz, şu anımız ve geleceğimiz üzerinde ne kadar tahmin etmeye çalışırsak çalışalım zihin teorimizin etkisinden ve onun bizi etkilemesine fırsat vermeden duramayız. Her eylemimiz zihinsel teorimizin kaynağından ağza akar.
Editör: Sümeyye Özmen – 16.10.2022
Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!
Kimi zaman fark etmesek de hepimiz düşüncelerimizin vücut bulmuş halleriyiz. Zihnimizi farkında olmadan çok fazla kullanıyoruz. Çünkü otokontrolü beyin ve beyin nöronları sağlamaktadır.
Evet sezgiler, bilgiler ve deneyimlerle önceden ne olacağını anlayabiliriz. Tarihte büyük dünya liderleri olarak kabul ettiğimiz kişiler de hep ileriyi düşünenler olmuştur.
Bartın’da yaşanan kaza hepimizi çok üzdü . Gerçekten ihmal olup olmadığı henüz tespit edilemedi ama tespit edilse ne olur giden canlar geri gelebilir mi ?