içinde

Elektrik Karşıtlığı: Zapt Edilemeyen Şeytan!

Elektriğin yavaş yavaş insanlık tarihinde yer alması, tellerin her yeri sarması ve bunun sonucunda yaşanan kötü olaylar ile ilgili bir paylaşımda bulunmak istiyorum.

İnsanlık zamanında elektriğe de karşıymış. Tabi kendilerince belki de haklılardır. Zamanın şartları, sıkıntılar, zorluklar ve yeni icat ile gelen kazalar…

Bu görselde tellerde can veren kişi edinilen bilgilere gore hat işçisi John Feeks. Ölüm nedeni kısa devre yapan tellere değmesi sonucu yüksek gerilimli elektriğe maruz kalması ve hayatını kaybetmesi. Maalesef ölü bedeni kalabalığın ortasına düşer, yerde cansız bedeni yoldan geçenleri korkuya ve panige düşürür (1889 Manhattan Kazası). Görsel Kapağı 1800’lu yılların sonunda ABD’de faal olan JUDGE adli satirik (iğneleyici) yayınlar yapan bir dergiye ait ama görselin sahibi bilinmiyor! Çizimde ölen hat işçisi, altında ‘Zaptedilenemeyen Şeytan’ yazısı ve panik içinde insanlar. Artık elektrik karşıtı mı değil mi tam kesin değil (Sizce neyi anlatmaya çalışıyor?)

İşin asıl kısmı da şimdi başlıyor.

Beyaz Saray ve Elektrik korkusu

Beyaz Saray pek çok şeyle besleniyor: sıkı çalışma, uzun saatler, kahve. Ancak genellikle unuttuğumuz bir şey, günlük işleri çok daha verimli hale getiren tek şey elektriktir.

1792’de inşa edilen Beyaz Saray, yalnızca bir asırdan fazla bir süredir elektrikle çalışıyor. Başkan Benjamin Harrison ve eşi Caroline, elektrikli bir Beyaz Saray’da yaşayan ilk kişilerdi, ancak o zamanlar elektrik o kadar yeniydi ki, çift elektrik çarpması korkusuyla ışık anahtarlarına dokunmayı reddetti. Beyaz Saray personeli, ışıkları açıp kapatmaktan sorumluydu.

Ancak Lyndon B. Johnson’ın yönetimi sırasında, Başkan Beyaz Saray’da dolaşıp boş olduğunu düşündüğü odaların ışıklarını kapatmasıyla biliniyordu, bazen bu odalarda çalışan insanları şaşırttı! Bu ona “Light Bulb Johnson” takma adını kazandırdı.

Beyaz Saray’daki elektrik sistemlerinin de bakım ve güncellemelere ihtiyacı var. Aslında, Başkan Truman’ın görev süresi boyunca Beyaz Saray çöküşün eşiğindeydi. Uzun yıllar boyunca yapılan bir dizi gelişigüzel tadilat, taşıyıcı duvarları kaldırmış ya da zayıflatmış ve evi tehlikeli hale getirmişti – kızı Margaret’in piyanosu aile odasının zeminini bile kırmıştı!

Truman 1948’de yeniden seçildikten sonra, o ve ailesi caddenin karşısındaki Blair House adlı Başkanlık misafirhanesine taşınırken Beyaz Saray yıkıldı. Yenileme 5,7 milyon dolara mal oldu ve tamamlanması yaklaşık dört yıl sürdü. Beyaz Saray’ın kamu ve özel alanlarının tamamen elden geçirilmesini içeriyordu ve bunlar daha sonra geçmiş yıllarda nasıl göründüklerini simüle etmek için yeniden tasarlandı.

Son yıllarda, çeşitli yönetimler Beyaz Saray’ı daha enerji verimli ve çevre dostu hale getirmeye odaklandı. Başkanlar Carter, Clinton, George W. Bush ve Obama daha yeşil bir Beyaz Saray’a katkıda bulundular.

Osmanli Devleti, II. Abdulhamit ve Suikast Korkusu

Osmanli Devletinde elektriğin, gemilerin gücünü artıracağı düşünülür ve ilk donanmanın dikkatini çeker. Sinema da elektrik kavramı için ikinci aşama olur. Telgraf ve Posta Nazırı sinemayı inceler ve bu icadın önemli bir ekonomik potansiyeli olduğunu görür. Sağlık ve tıbbi teçhizat elektrik için bir başka alandır. Fakat II. Abdülhamit bu konuda bazı çekinceleri vardir. Güvenlik gerekçesiyle, bu alanda bazı kuralların belirlenmesini emreder. Suikast konusu ile ilgili de çok iddialar var. İstanbulda dinamonun kurulacak olması ancak Dinamo kelimesini cok az kişinin bilmesi ve Dinamit gibi tehlikeli bir anlamı çağrıştırması. Biliyorsunuz ki ll. Abdülhamit’in güvenlik ve suikast ile ilgili endiseleri olması gerçektir ve yakın çevresi tarafindan da bilinir. Sağlık amaçlı elektrik kullanımı gerektiren aletlerin girişine denetleme zorunluluğu getirir. Bu denetim sayesinde muhtemel ‘zararların’ önlenmiş olacağı düşünülür. Sağlık gibi önemi bir alanda kullanılacak bu makinelerin, ‘bombalı eylemlerde de kullanılabilmesinin mümkün olduğu’ düşüncesi beyan edilir. Aynı zamanda o dönem sansürlenen bir eserimiz de var.

Mösyö Elektrik

20. Yüzyılın henüz başında yazılmış, belki de edebiyatımızın ilk bilim kurgu romanlarından biri “Mösyö Elektrik” Ünlü Coğrafyacı Faik Sabri Duran’ın müstearı Ahmet Faik imzasını taşıyan bu eser, elektrik teknolojisinin henüz hayatımızda yer edinemediği bir dönemde elektrikli ev aletlerini, arabaları ve trenleri hayatımıza sokuyor. Romanın başkahramanları Mösyö Elektrik ve Alaaddin Bey’in macerası yüzyıl önceki teknoloji algısını da başarılı bir şekilde yansıtıyor. Eser yazıldığı dönemde sansürlense de 117 yıl sonra Dr. Tayfun Haykır’ın editörlüğünde Hasan Bahadur’un Latin harflerine ve günümüz Türkçesine aktarımıyla raflardaki yerini alarak okuyucusuyla buluştu.

“Coğrafyacı Faik Sabri Bey’in “Ahmet Faik” müstearıyla 1903’te dönemin roman algısına uygun olacak bir kurgu ve içerikle yazdığı Mösyö Elektrik, tabiri caizse “Osmanlının Elektrik Romanı” olma özelliğini taşıyor. Yirminci yüzyıla girerken Avrupa ve Amerika’da elektrik teknolojisi hızla gelişmekte, Osmanlı payitahtındaysa bu gelişmeler, haberdar olanlar tarafından hayretle izlenmektedir. Elektrikle inip çıkan asansörler, saatte 250 kilometre hıza ulaşan bacasız trenler, gece karanlığında bile göz kamaştırıcı aydınlığa sahip sokaklar hatta tozlu, çamurlu ayakkabıları bile temizleyen otomatik ayakkabı fırçaları… Mösyö Elektrik’te tüm bunlar ve çok daha fazlası romanın başkişisi Alaaddin Bey’in “elektrik rüyası” üzerinden biz Türk okuruna iletiliyor.

Ek Bilgi olarak böyle bir kaynak da buldum:

Osmanlı Matbuatının Yasaklı Sayfalarından Mösyö Elektrik

Mösyö Elektrik – Serhat Küçük

Neil Postman’ın deyimiyle; “Çocuklar, göremeyeceğimiz bir zamana gönderdiğimiz canlı mesajlardır.” Mösyö Elektrik bu noktada, söz konusu canlı mesajlara modern teknoloji kullanımı fikrini yükleme çabasıyla üretilmiş, ancak Türkiye’de basın üzerinde baskı ve sansür denince ilk akla gelen Abdülhamid-i sâni devrinin meşhur denetim çarkına takılmış bir hikâyedir. Jules Verne hikâyelerinin etkisiyle büyüyen eserin müellifi, döneminin genç neslini kendi hikâyeleriyle benzer biçimde etkilemeye çalışmıştır. Dolayısıyla eser bu yönüyle, yenileşme sancıları yaşayan toplumun istikametini Batı olarak tayin eden ve Batı Teknolojisini yücelten dönem neşriyatının, genç nesli hedef alan ilgi çekici örneklerinden biri olarak nitelendirilebilir. Şüphesiz ki Mösyö Elektrik; yayımlanma süreci, yasaklanma hikâyesi ve muhtevasıyla bir yandan Osmanlı matbuat tarihinin sansür başlığı altına, diğer yandan Osmanlı’nın ilme bakışını yansıtan Osmanlı fennî edebiyat literatürüne de değerli katkılarda bulunacaktır. Kaldı ki Osmanlı fennî edebiyat ürünlerinin, terakki eksenli toplumsal dönüşümün önemli aracılarından olması, bu türe dair ürünleri daha da değerli kılmaktadır.

Hepinize iyi günler dilerim.

Editör: Fatih Düz – 19.07.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Taraftar

Eray B. Wilson tarafından yazıldı

Muzik (old school metal, punk, folk ve klasik), film, gezi, doga, kultur, sanat, isci sinifi, emektar emekci :) kendi halinde, keyfine duskun birisi.

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Aristoteles: POETIKA Analizi

    Geleceğin Meslekleri ve Üniversitede Seçilecek Bölümler