içinde

HavalıHavalı

Dikkat Etmemiz Gereken Beyin Göçü ve Etkileri

İnsanlar, hayatlarında her zaman kendini geliştirmek ve yaşam standartlarını daha kalifiye hale getirebilmek için çalışırlar. İş hayatında her zaman için, B1 seviyesinde çalışan işçinin gözü A1 noktasındadır. C2 ise C1 basamağını gözüne kestirir. Tüm bunların temel sebebi daha iyi konforu sağlayarak yaşayabilmek için girişilen mücadeleleri huzura ve kolaylığa eriştirmektir. Her ne kadar statü olarak zirveleri hedeflese de insan, çoğu kez yaşadığı coğrafya faktörü onun hayallerinin önünde bir bariyer oluşturabilir. İşte bu sıkıntıdan kurtulabilmek adına yapılanlardan da biri “beyin göçü” faaliyetleridir.

Beyin göçü; bilim, sanat, sağlık, edebiyat, siyaset, eğitim başta olmak üzere tüm sektörel dağılımları bireyin kendi ülkesindeki eğitim  başta olmak kaydıyla, ilgilendiği alandaki yetersizlikleri görerek başka ülkelere göç etmesini ifade eder. Günümüzde sadece bireysel olarak değil, toplumsal düzene başkaldırmak, kişinin bulunduğu dönemin aksaklıklarını eşelemek adına da bu davranışta bulunur.

1908 Meşrutiyet Döneminde Ziya Paşa, Ali Suavi, Namık Kemal, Şinasi ve Mithat Paşa olarak adlandırılan “Jön Türkler” Batı’da gördükleri yönetim biçimi olan Meşrutiyet Döneminde Batıdaki halkın yönetime katılmasını ifade eden yani “Padişah+ Meclis” anlayışını savunan kesimdir. Amaçları ülke yönetiminde halk kesiminin de görüşlerinin dikkate alınmasını sağlamaktı. Bu örnek de beyin göçüne bir örnektir. Grup üyeleri Batı tarzı yaşam biçimini Türk Hukuk Sisteminin içine yerleştirmişlerdir.

1946 yılında Mardin’de doğan Aziz Sancar da günümüzde güncel olarak beyin göçü yapan bilim adamları arasındadır. Yaklaşık kırk yıllık araştırma kariyeri boyunca pek çok ödül alan Aziz Sancar DNA onarım mekanizmaları konusunda yaptığı buluşlar nedeniyle 2015 Nobel Kimya Ödülü’nü almaya hak kazanmıştır. Şu anda 1997 yılından itibaren başladığı ABD’nin Kuzey Kalornin Üniversitesi’nde görev yapmaktadır.

2019 mart aylarında küresel bir salgın olan Covid-19 salgının aşısını da Biontech aşılarını bulan Uğur Şahin ve eşi Özlem Türeci geliştirmiştir. Bu iki isim de Türkiye doğumlu oldukları halde sağlık alanında göstermiş oldukları üstün başarılar sayesinde yurt dışına göç etmişler, böylece oradaki imkanların daha gelişmiş olmaları bakımından dünyada ses getiren isim olmuşlardır. Dünya salgın pençesindeyken büyük bir buluşa imza atmışlardır.

Beyin göçlerinin avantajları ve dezavantajlarına değinecek olursak şunları söyleyebiliriz:

AVANTAJLARI:

1) Bilim adamının kendi olanaklarının gelişmesini sağlar.

2) Kişiye daha fazla maddi ve manevi olanaklar sunar.

3) Bulunduğu ülkedeki alanındaki geçmiş başarıları yakından görme fırsatı bulur.

4) Ülkedeki ekonomik, bilimsel ve kültürel yaşam biçimleriyle iletişim kurarak onlarla bağdaşma yollarını görebilir.

5) Yaşadığı ülkenin dünya çapındaki uluslararası prestijine katkı sağlayarak ülkenin saygınlığını arttırır.

6) Beyin göçü insan zihnin gelişmesine ve bilimdeki ilerlemenin yükselmesine, yeni fikirlerin ortaya atılması adına kapı eşiği görevini üstlenir.

DEZAVANTAJLARI: 

1) Beyin göçü için doğduğu ülkenin itibarını zedeler.

2) Bilim adamının daha önce hiç gitmediği bir ülkeye gitmesi ülkenin gelenek ve göreneklerine adapte olmasının sürecini uzatabilir.

3) Ülkeler arasındaki siyasi ilişkilerin sekteye uğramasına sebebiyet verebilir.

4) Farklı ideolojik ve dini değerlerin etkisinde kalarak bilim adamının kendi ülkesinin maddi ve manevi zenginliklerini unutturabilir.

5) Bilim adamının köklerindeki bağlılıktan gelen kalıtımsal davranışlarının, süreç uzadıkça çevresel ve sosyal ilişkilerdeki etkilenmeler sebebiyle yok olmasına yol açabilir.

Beyin göçü aslında her zaman avantajlı bir durum olmayabilir. Bu yüzden bu kararı alırken bireysel, kültürel ve uluslararası etkilerini de düşünmek gerekir. Kimi zaman bireysel yapılan bir çalışma ülkeler arasındaki anlaşmazlıklara da sebep olur. Beyin göçü buradaki noktadan bakılacak olursa riskli bir adımdır da! Ancak yine de bilim adamının daha kaliteli bir eğitim alması ve kendi dünyasını zenginleştirebilmesi şarttır. Çünkü Beyin Göçü aynı zamanda evrensel bir dünyanın bireyi olma yolunda geçilen virajlardaki dönüm noktalarından birini oluşturur.

Editör: Zehra Garipli – 08.10.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Danışman

Furkan Toprak tarafından yazıldı

1999 yılında Mersin'de doğdum. 22 yaşındayım. Çukurova Üniversitesi İletişim Bilimleri 2. sınıf öğrencisiyim. 2018 yılında Harran Üniversitesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü kazanmıştım; devam edemedim. Ardından bir süre bekleyip Çukurova Üniversitesi'nde İletişim Bilimleri bölümüne kaydoldum. Küçükken bir trafik kazası geçirdim. Bu durum sağlığım açısından fizikdel gelişimimi olumsuz etkiliyor. Hedefim bu sitede yazılar yazarak, fotoğraflar paylaşarak farkındalık yaratmak olacaktır.

Makale YazarıYorumcuÜyelik YılıVideo YapımcısıTestçi

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    1. Göçün her türü ülke içinde olsun ülkeler ötesi olsun zaten göçmenler ve gittikleri coğrafyadaki kişiler açısından çeşitli sorunlar yaratıyor. Bur de beyin göçü var ki göçülen ülke açısından çok büyük sorunların ilk adımı değil mi? Siz bir bireyi yetiştirmişsiniz tüm imkanlarınızı kullanarak ancak çeşitli sebeplerle onları ülkemizde tutamiyirsunuz. Sonra ABD’de Nobel alan, Almaya ‘da ilaç bulan Türkler…
      Umarım beyin göçünü engelleyecek tedbirler alınır.

    2022 Nobel Edebiyat Ödülü Kazananı Annie Ernoux’u Tanıyalım

    Dünya Sağlık Örgütü’ne Göre Bekar Olmak Artık Bir Engellilik