içinde ,

MuhteşemMuhteşem ÜzgünÜzgün HavalıHavalı KızgınKızgın İnanılmazİnanılmaz

Mahsa Amani’nin Ölümünü İslam’a Mal Etmek Ne Kadar Doğru?

”İnsanları zorla kendi cennetinize götüremezsiniz.” sözleri yankılanıyor İran sokaklarında.

Herşey Mahsa Amani’nin saç tellerinin görünmesiyle başladı. Sonrasında ahlak polisi adı verilen bir grup, saç tellerinin görünmesi gerekçesiyle onu gözaltına alıp darp ederek ölümüne sebep oldukları söyleniyor. Bugün bu yazdıklarımı okuyunca gerçekten şaka mı yapılıyor diye soruyor insan kendine. Bir insanın giyimi ya da din anlayışı farklı diye birini öldürmeye kalkmak ya da onu uyarma haddini bulmak insanlık onuruna sığan bir davranış değildir şüphesiz.

Üstelik İslam dini adı altında yapılıyor bu zulümler. İslam’ın kurallarını belirleyen, İslam’ın rehberi Kuran ve Hz. Muhammed’in yaşantısıyla beraber sözleridir. Siyer tarihi boyunca ise Hz. Muhammed’in hiçbir kadını incittiğine, vurduğuna, emirler yağdırıp yargıladığına şahit olmadık. Peki o zaman nereden çıktı bugün onların uydurduğu İslam?

Bugünlerden geçmişe baktığımızda dinlerin insanları kontrol etmek için kullanıldığını görüyoruz. Korku politikalarıyla insanları sindirmek, insanların davranışlarını yönetmek, dinleri farklı diye insanları bölmek ve kolayca yönetmek amacı taşıyanlar var.

Nitekim bugün insanlık binbir parçaya bölündüğü için küreselci yapılar insanlara her aklına eseni dayatabiliyorlar. Belki hayatın koşturmacasından belki çocukluk travmalarından sebebi bilinmez ama kitleler kendine hiçbir zaman şu soruyu sormazlar:

”İnsanın Tanrı ile olan ilişkisini bilmek ya da Tanrı’nın kurallarını uyguluyor mu diye takip etmek benim ne işime yarayacak?”

Sokakta yürürken bile bazı insanlar neden şort giyiyorsun deme haddini buluyorlar kendilerinde. Bunu yaptıkları zaman insanları rahatsız ettiklerini ya da kul hakkına girdiklerini düşünmüyorlar.

Kitaptaki ayetleri uygulamak ya da uygulamamak veya bunun neticesinde cennete ya da cehenneme gitmek kişinin kendi sorunudur oysa. Birilerinin yerine biz cennete ya da cehenneme gitmeyiz. Peki neden o zaman insanlara dininizi dayatma haddini kendinizde buluyorsunuz? Siz mi yanacaksınız, size mi ceza yazılacak?

İnsanlar kendi psikolojik sorunları ile yüzleşmektense etrafında kurban bulup onu eleştirmeyi, suçlamayı daha kolay uygularlar.

İslam dinine gelince, Kafirun Suresi’nde ”Senin dinin sana benim dinim bana.” ayeti indiği halde müslümanım diyenler hala etrafına eleştiri yağmuru yöneltiyor. Herkesin hayata bakış açısı, aynı dine bakış açısı birbirinden farklıdır.

Fatih Sultan Mehmet ne güzel söylemiş:

“İnsanlara dinin ne, namazın var mı, oruç tutuyor musun? ” gibi Allah’ın soracağı soruları sormayacaksınız! İnsanlara aç mısın, ne ihtiyacın var, bir sorunun var mı? gibi kulun kula soracağı soruları soracaksınız.”

En çok da kadınlara din adına zulmediliyor. Kadınların ruhlarının gücünden korkuyorlar. Bu gücü itibarsızlaştırıp kontrol altında tutmak için bir zamanlar cadı diye yaktılar şimdi de giyimleri üzerinden saldırıyorlar. Kadının nasıl anne olduğu, içinden yeni bir canlıyı çıkarması zaten kadının kutsiyeti ve gücü hakkında ezelden beri açıklanamayan bir kıskançlık vesilesi oldu. Kadındır erkeği de doğuran. Şifacıların çoğu da kadınlardan çıkar. İşte kadının bu gücü bazı kesimlerce kabullenilmiyor ve her dönem kadınlar hakkında şu ya da bu sebeple bir karalama kampanyası başlatılıyor.

İslam denilince ne İran ne Afganistan geliyor aklıma. İslam denilince benim dimağımda canlanan yalnızca bu dinin tebliğcisi Hz. Muhammed’in derin hoşgörüsü, inceliği, naifliği ve kimseye tek kötü söz söylememesi ve kimseye kin duyup nefret edip incitmemesi oluyor.

Namaz, oruç gibi hiçbir dini ritüel kimseye dayatılamaz. Zaten bir insana zorla bir şey yaptırılmaya kalkıldığında insanlar o ideolojiden soğuyor. Mesela görüyorsunuz ki günümüzde de ters psikoloji uygulanarak din adı altında zorlamalarla birçok kişi ateist ve deist oluyor. Neyi zorlarsanız insanları ondan uzaklaştırırsınız.

Herkes Tanrı ile olan ilişkisinde kendisinden mesul! İnsanların iç dünyalarına burnunuzu sokmayın artık. Esas ahlaksızlık ve dinsizlik kişilerin yaşam hakkına ve cüzi iradesine hükmetmeye çalışmaktır. Nerede böyle bir zehirli insan görürseniz yanından uzaklaşın ki davranışlarını normal zannetmesinler.

Son olarak; din güzel ahlaktır, hoşgörüdür, sevgidir.

Editör: Fatih Düz – 29.09.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Uzman

Sümeyye Özmen tarafından yazıldı

Gökçe Sultan'ın Diyarı kitabının yazarı
Türk dili ve edebiyatı öğretmeni
Calamus yayınevi genel yayın yönetmeni
NLP uygulayıcısı
Fikri firarda spiritüel okuyucu

YorumcuMakale YazarıVideo YapımcısıModeratörÜyelik Yılı

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    1. İslam, hoşgörü dinidir diyenlerin tek hoşgörüsü(!) kendine itaat edenlere karşı oluyor… Dinde zorlama olmaz deyip katliamlar yapıyorlar göz göre göre. Elbette din derin bir mevzu ama bu kadar da zor olamaz anlamak ya cidden. ”Aklından bile kötü düşünce geçirme, içini Allah biliyor” diye anlatanlar, düşünceden gem vururken davranışlara niye ses çıkarmıyor… Neyin nefretini neyin kinini kusuyorlar, neden bir türlü katliamlar, canilikler bitmiyor anlayamıyorum.

      • Çünkü bir kişi de çıkıp “İslam’ı ağzına alma, İslam bu değil, İslam sizin tekelinizde de değil.” demiyor. İnsanlar inandığı dinin öğretilerinden bile habersiz yaşıyor ama iş kin kusmaya gelince bunu en kolay din üzerinden yapıyorlar. Halkların sistem sebebiyle karşılaştıkları sorunlar sebebiyle içinde biriken kin ve nefreti en kolay böyle yönlendiriyorlar. Halk bile dinini tanımazken bunu yapmak en kolayı. Eğer halk, inandığı din hakkında bilgi sahibi olsa kimse böyle şeylerle karşılaşmaz. Hele ki din devleti diye bir durum söz konusu bile olamaz. Allah insanlara özgür irade verip eylemlerine karışmıyorken bazı devletler insanları zorluyor. Sanki Allah ceza vermekten acizmiş gibi. Allah istese başörtüsüz kadınları sokağa çıktığı anda cezalandıramaz gibi. Dinin özü zaten özgür irademizle yaptıklarımızın sonuçlarını hesap günü görmekten oluşuyor. Halkların tepkileri sosyal hayatı ve yönetimleri yönlendirir. Başımıza ne geliyorsa birbirimizi haddimizin sınırlarını aşarak yargılamaktan

    Daha fazla yorum yükle

    Paralel Evrende Sen Kimsin? Ne İş Yapıyorsun?

    Bilim İnsanları ‘Blue Goo’ Adında İlginç Bir Okyanus Organizması Keşfetti