içinde

Neden kitap okumalıyız?

Kitap okumak neden bu kadar değerli acaba? Hiç düşündünüz mü? Kitapları kitap yapan onların hangi özellikleridir? Neden bizlere küçük yaşlardan itibaren kitap okuma tavsiyelerinde bulunulur? İşte bugün bu sorulara yanıtlar bulmaya gayret edeceğiz.

Yolculuğumuza bir düzen oluşturabilmek için sorulara tek tek cevap vermeye çalışarak gidelim. Öyle değerlidirler ki; her biri özgündür, biriciktir. Hepsinin dünyası farklı farklı ışıklarla aydınlatılmıştır. Işıklar sadece beyaz, sarı, mavi, kırmızı gibi insan zihninde ilk canlanıveren ışıklar değildir. Bazı renkler deniz, bazıları kömür, bazıları ay, bazıları da inci tanesidir. Bu ışıklar tek başlarına yetinebildikleri gibi, bir araya geldikleri zaman hiçbir terslik, sırıtma, kaygan yansımalar ortaya çıkartmazlar. Çünkü tüm renkler hem kendileri için hem de birbirleri için var olmaktadırlar.

Yolculuğumuza ikinci soruya cevap aramaya çalışarak devam edelim. Yani “Kitapları kitap yapan nedir?” sorusuna cevap bulmaya çalışalım. En sonda söylemeye çalışacağımızı en başta söyleyelim: ” Her kitap bir insandır. Yani Dünya’da ne kadar insan varsa o kadar da kitap vardır. Her kitabın da bir başkahramanı vardır. Dünya’nın onun önünde döndüğü, Güneş’in onun için aydınlattığı, Ay’ın onun için parladığı, yıldızların onun için kaydığı bir kahramanı vardır. Tabii bunları söylerken tüm kahramanların hayatlarının, maceralarının, heyecanlı, maceraperest, tutkulu geçtiği söylenemez. Tıpkı Sefiller’de Jan Valjan’ın yaşadığı kesit gibi. Ailemiz için bir parça ekmek çalıp daha sonra hapishanede 30-40 yıl boyunca çalmış olduğumuzla imtihan edilmek nasıl bir duygudur acaba?

Kendimizi katil olarak düşünebileceğimiz kahraman başka bir kitapta da bulabiliriz. Tıpkı Suç ve Ceza’da olabildiği gibi. Buradaki kahramanlık öyle hale getirir ki başarı ve acı aynı perdede yer alır. Ansızın gecenin karanlık pususunda hiçbir tanıdığımızın bizden şüphelenmeyeceği bir hareketi yaparak masum olarak girdiğimiz evin penceresinden alnımıza “Katil” yazısı yazılmış şekilde çıkabiliriz. Bu çıkış öyle bir çıkış ki bedenimiz tertemiz olduğu halde ruhumuz dünyadan da ağır pislikleri, kirlenmişlikleri içine doldurmuş halde çıkıverir.

Öyle kitaplar da vardır ki; savaşların olduğu dönemlere bizleri götürerek, savaşla karşı karşıya bırakırlar.  Tıpkı “Savaş ve Barış”, “Küçük Ağa”, “Yaban” gibi. Kahramanımız savaşta öyle girdaplı pozisyonlara girer ki bazen Napolyon bazen Salih Ağa bazen de Rabia olarak çıkıverir karşımıza. Bu kahramanlar romanlarda gösterdikleri performanslar ile bizleri ikircikliğin ortasına atıverirler. Göstermiş oldukları, yaptıkları, söyledikleri, düşündürttükleriyle bizlere hem bir dost hem de düşman kesiliverirler. Bu kahramanlarımızı çözümlemek öyle sıkıntılı bir süreçtir ki tam kahramanımızı tanıyorum dediğimiz anda aslında onunla ilk defa karşılaşıyormuş hissine kapılırız. Bu da bize hem korku ve çekingenlik hem de merakla yaklaşma hissi verir.

Tabii tüm bu örneklemler başta sormuş olduğumuz “Kitapları kitap yapan nedir?” sorusuna tam olarak cevap vermez. Zaten bizler cevap arama değil; cevaplar arama (çünkü kesin bir cevabı yoktur) peşinde olduğumuz için bu sorunun cevaplarını “kendimizce” vermiş olduk. Umarım aramış olduğumuz cevaplar siz değerli okuyucularımıza yeni fikirler, hayaller, motivasyonlar sağlamaya vesile olabilir.

Metnimizin son kısmına gelmiş bulunmaktayız. Yani neden küçük yaştan itibaren kitap okuma tavsiyelerinde bulunulduğu meselesi. Şunu ısrarla vurgulayalım ki hayal etmek yeri geldiğinde bilgiden, bilinenden daha değerlidir. Sebebi ise şu: Hayal etmek kendi iç dünyamızda sonsuz deryalar barındırır. Eğer ki hayal etme sürecine küçük yaşlardan itibaren adım atabilirsek ufkumuzla beraber hayallerimiz de kar topu gibi döndükçe hacmin büyümesi misali büyür, gelişir ve olgunlaşır. Tüm bunların olgunlaşabilmesi de ancak ve ancak kitap okumakla mümkün hale gelir. Her kitap okuduğumuzda farkında olmasak da yeni yeni hayallerin, dünyaların içine girmiş oluruz. Bu da hayal gücümüzü geliştirir.

Son olarak; kitap okuyalım, kitaplara sığınalım. Çünkü her kitap bir dünyadır.

 

Editör: Fatih Düz – 28.06.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Danışman

Furkan Toprak tarafından yazıldı

1999 yılında Mersin'de doğdum. 22 yaşındayım. Çukurova Üniversitesi İletişim Bilimleri 2. sınıf öğrencisiyim. 2018 yılında Harran Üniversitesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü kazanmıştım; devam edemedim. Ardından bir süre bekleyip Çukurova Üniversitesi'nde İletişim Bilimleri bölümüne kaydoldum. Küçükken bir trafik kazası geçirdim. Bu durum sağlığım açısından fizikdel gelişimimi olumsuz etkiliyor. Hedefim bu sitede yazılar yazarak, fotoğraflar paylaşarak farkındalık yaratmak olacaktır.

Makale YazarıYorumcuÜyelik YılıVideo YapımcısıTestçi

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Türk Rock efsanesi “Grizu” ve “Tuzla Buz” albümü

    Nergis Çiçeğinin Hikayesi