içinde

MuhteşemMuhteşem İnanılmazİnanılmaz

Chopin’in Kalbi ve Tafefobi

Hiç, ölmeden evvel gömülme korkusu diye bir fobi duydunuz mu? Her canlı varlık içgüdüsel olarak yaşamını tehdit eden durumlardan haliyle kaçınır. İnsan, bu kaçınmayı korku olarak algılar. Anksiyete bozukluğundan kaynaklı oluşan bu korkulara da fobi diyoruz. Fobilerden en çok bilinenler, ölüm korkusu, haşere korkusu, yükseklik korkusu örneğini verebiliriz.

Bunlardan neden bahsediyorsun? Chopin ve kalbi ile ne alakası var? diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Otuz dokuz yaşında hayata veda eden ünlü besteci Frédéric Chopin’in de tafefobi yani, ölmeden evvel gömülme korkusundan muzdarip olduğu için bahsediyorum. 18. ve 19. yüzyıllarda yaygın olan tafefobi’ye birçok önemli isim de sahiptir. Gelelim bu önemli isimlere; Felemenk yazar Hans Chiristian Andersen (kendisini Andersen masallarından tanırsınız.), İsveçli kimyacı Alfred Nobel, George Washington ve tabii ki ünlü piyanist ve bestekar Chopin. Hatta o dönemlerde sırf emin olmak için güvenli tabutlar tasarlanmaya başlanmış, olurda uyandığınızda kendinizi yerin metrelerce altınca bulursanız diye hayatta kalmanızı sağlayacak ziller, hava bacaları ve başka başka tertibatlar bulundurmuşlardır. George Washington tabuta konmadan önce, üç gün bekletilmesini isterken, Chopin işini daha da garantiye alıp, kız kardeşine otopsi vasiyetinde bulunmuştur. “Beni kesip açmalarını sağlayacağına söz ver, böylece diri diri gömülmediğimden emin olurum.” cümlesi ölmeden önce kayıt altına alınan son sözleri olmuş, ünlü bestekarın kardeşi de bu vasiyeti Chopin öldükten sonra hemen yerine getirmiştir. Otopsi sırasında çıkarılan kalbi, büyük olasılıkla konyak olduğunu tahmin ettikleri kehribar-kahverengi sıvının içinde muhafaza edilmiştir.

Genellikle piyano için eserler yazan bestekâr; 1 Mart 1810 yılında Varşova’da doğup, orada büyümüştür. Yirmi bir yaşında Paris’e yerleştikten sonra burada yani, Varşova’da yaşadığı on dokuz yıl boyunca sadece otuz açık hava konseri vermiş olup daha çok kapalı mekanlarda ve az sayıda seyirci önünde performansını sergilemeyi tercih etmiştir. Geçimini kendi yaptığı besteleri satarak ve özel piyano dersleri vererek kazanmıştır. Aşk hayatına gelecek olursak Chopin, kendisi gibi besteci olan Franz Liszt ile tanıştı ve ardından Liszt’in çağdaşlarından etkilendi. 1835 yılında Fransız vatandaşlığını aldı. Polonyalı sanatçı Maria Wodzińska ile nişanlamış ancak bir yıl sonra bu nişan bozulmuştur. Chopin bundan sonra Fransız yazar George Sand ile çoğu kez sıkıntılı bir ilişki sürdürecekti. 1838’de Sand ile birlikte Mayorka’ya yaptığı kısa ziyareti, onun müzik açısından en verimli dönemlerinden biri olmuştur. Son yıllarında bir hayranı olan Jane Stirling tarafından parasal destek almıştır. Stirling onu daha sonra 1848 yılında İskoçya’ya götürmüştür. Hayatı boyunca çeşitli sağlık sorunlarından muzdaripti.

Ünlü piyanistin sağlık sorunları başlamış, ilk teşhis tüberküloz olarak bilinse de ölüm sebebi hakkında kayıtlarda hâlâ net bir bilgi yoktur.

Hayatının sonlarına yaklaştığını bildiği zaman, “Naaşımın Varşova’ya taşınmasına izin vermezler, fakat en azından kalbimi oraya taşıyın. dediği ve bunu da vasiyet ettiği için otopsi sırasında kalbi bu yüzden çıkarılmıştır. Polonyalı besteci, 1849’da Paris’te ölünce oraya gömülmüş, fakat o dönem Rusya İmparatorluğu’nun hakimiyetinde bulunan Polonya’ya -memleketi olduğu için- romantik bir jest olarak kalbi cam kavanoz içinde başkent Varşova’ya gönderilmiştir. Varşova ayaklanması esnasında Naziler, kalbin bir kasada saklanmasına izin vermişler. 1945’ten beri Chopin’in kalbi, Kutsal Haç Kilisesi’nde saklanıyor ve kilisede kalbin gömüldüğü sütunda, “Hazineniz neredeyse, yüreğiniz de orada olacaktır.” yazıyor.

“Chopin’in müziği, müzik piyasasındaki konumu, politik ayaklanmalarla olan ilişkisi, hayat aşkı ve erken ölümü, onu Romantik çağın önde gelen figürlerinden birisi yapmıştır. Besteleri hâlâ popüler olarak kullanılmakla beraber, birçok film ve biyografinin de konusu olmuştur.”

Özellikle yazarken klasik müzik dinlemeyi tercih ettiğim için Chopin’in meşhur ya da değil hemen her bestesi ilham kaynağım olmuştur. Yaptığı işi sadece fiziksel değil ruhunu katarak yaparken, bunu işten ziyade yaşam kaynağı olarak görmüş ve insanların ruhunu da yine aynı incelikle ve meydana getirdiği besteleriyle doyurmuştur.

İyi ki bu dünyadan sadece piyano tuşlarına değil ruhumuza da dokunan bir Chopin geçti. Bestekarın da dediği gibi; Hazineniz neredeyse, yüreğinizin orada olması dileğiyle…

Editör: Astropower – 26.08.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Katılımcı

Cansu Kaya tarafından yazıldı

Makale YazarıÜyelik Yılı

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Daha fazla yorum yükle

    Hassas İçerik Filtresi
    Bu gönderiyi görüntülemek için tıklayın

    İkinci Dünya Savaşı’nın Kanlı Birimi: 731. Birim

    Etkileyici Ve İkna Edici Olmak İstiyorsan, Retorik Ne Demek Öğrenmelisin