içinde

HavalıHavalı

The Boys 3. Sezon Yorumu

Yayına girdiği ilk dönemden itibaren gerek konusu gerekse çekimleri ve başarılı oyunculuklarıyla çok konuşulan Amerikan dizisi The Boys, çok beklenen üçüncü sezonunu nihayet izleyicisiyle buluşturdu. 434 bin oyla imdb’de 8.7’lik puanını koruyan 2019 çıkışlı dizi şimdiye dek izlediğimiz en yaratıcı süperkahraman dizisi. Bugün sizlerle, günden güne popülaritesi artan The Boys’un çarpıcı son sezonunu konuşacağız.

Adalet savaşçılarımızın şirket bünyesine dahil olarak mücadele etme yolunu denediklerini gördüğümüz bu bölümlerde, dizi her zamanki gibi dehşet unsurlarını sergileme konusunda mütevazı davranmıyor ve bizi hem fiziksel hem de ruhsal türlü türlü işkencelere maruz bırakıyor diyebiliriz.

Adeta her sahnesi farklı bir sosyal-toplumsal meseleye dikkat çekmek/tepki göstermek olan The Boys, tıpkı önceki sezonlarında olduğu gibi, bu sezonda da cesur adımlar atmaktan çekinmemiş ve bizleri tahmin etmesi zor bir senaryo akışında gezdirmeyi hedeflemiş. Para ve güç uğruna aşılabilecek -belki de hiç var olmayan- sınırları, o sınırların sebep olabileceklerini ve görece daha az yozlaşmış ”normal” insanların bu duruma, yaşananlara tepkilerini izliyoruz dizide.

Marvel’ın iç savaş dönemini hatırlatan kutuplaşmaların da yer aldığı bu sezonda, Hughie’nin yaşadıklarının çok da umrumda olduğunu söyleyemeyeceğim. Butcher, çoğu izleyici gibi büyük merakla beklediğim Soldier Boy ve en çok da Kimiko ve Frenchie oldu asıl ilgimi çeken. Frenchiko zaten uzun zaman önce gönlümüzü fethetmiş olan ve bu sezondaki sahneleriyle de gözümüzde iyice güzelleşen bir çift artık. Yaraları, birbirlerine olan şefkatli yaklaşımları, her şeyin ötesindeki o masum gülümsemeleri…

Her gün, her dakika başka bir skandalın patladığı Amerika ve Vought cephesinde neredeyse herkesin ikiyüzlü olması ve bırakın dizideki halkı, izleyiciler olarak bile defalarca doğru bildiğimiz şeylerin yanlış çıkmasını tecrübe ettiğimiz anlarda, bu yaşananlar bizi daha çok düşünmeye sevk ediyor. Kim iyi, kim kötü, kim kaç tane vahşetin faili veya şahidi, akıl sağlığı yerinde olan herhangi biri var mı ya da kaldı mı? Homelander’a sempati duyan insanlar şaka mı?

Yeri gelmişken, hayatımda gördüğüm en korkunç, en dehşet verici ve en akılalmaz karakterlerden biri Homelander ve ne taraftan bakarsam bakayım, isterse dünyadaki en zor çocukluğu geçirmiş, en ağır travmaları yaşamış kişi olsun, değil yaptıklarına herhangi bir şekilde kılıf uydurma çabası, ona acımak bile bana öylesine uzak ki, bin metre yakınından dahi geçemiyorum bu fikrin. Hayranlarını da anlamakta güçlük çekiyorum dolayısıyla.

İzlerken gerçek anlamda midemin çok bulandığı ve ekip dahil herkesin dilinden düşüremediği Herogasm bölümünden bahsedecek olursam, benim için neredeyse klasik bir bölümdü ve aldığı oyları ve puanını görünce biraz şaşırdım açıkçası. Bence bu kadar hırpalanmasalar insanlar böyle manipüle olmazdı. Yedinci bölüm benim gözümde çok daha iyiydi.

Karakterlerin dönüşümünü sabırsızlıkla bekliyor ve bu dizinin her halükarda bir çığır açtığını düşünüyorum. Annie, izlemeye bayılmadığım biri olduğu için ekran süresi bana fazla geliyor ama aşırı da rahatsız edici bulmuyorum, genele baktığımızda çok da dengesiz değil karakterlere ayrılan zaman. Yine de iç sesim Hughie’ye falan göz devirip duruyor sık sık, yalan yok.

Çok konuşulan sezon finaline gelecek olursak, izlemekten çok keyif aldım. Akıcı ve etkileyiciydi. Ancak sürprizlerinin bir kısmından hoşlanmadığımı söylemeliyim. Mesela onca zamandan sonra Meave’in Homelander’dan intikam almak, tüm öfkesini dökmek ve yaşadığı her şeyin acısını çıkarmak için bir fırsat bulmasını sevdim. O dövdükçe ben rahatladım hatta. Ancak buna rağmen, sırf diğerlerini kurtarmak için bu fırsatı sonuna kadar kullanıp Homelander’ı öldürmeye çalışmak yerine kendini feda etmişken ölmemesi tadımı kaçırdı. Onun düşündüğünün aksine, o an gerçek bir kahramanlık yapmıştı ve kurtarılmak zorunda değildi. Tüylerimin diken diken oluşu boşa gitti açıkçası. Bazen sevdiğimiz karakterlerin de ölmesi gerekir, çizgi film izlemiyoruz sonuçta…

Bir diğer mesele olarak, bunca zamandır tanıdığımız canavarların şahı Homelander sırf babasının varlığını öğrendi diye mi bu kadar duygusallaştı da, sırf Ryan gidelim diyip elinden tuttu diye kimseye zarar vermeden oradan (büyük kavganın olduğu yer) ayrıldı? Anladık o esasında yaralı, sevgiye aç falan da üçüncü dünya savaşı çıkmıştı resmen, bu hamle bana biraz anlamsız geldi.

Savaştan bahsetmişken, herkesin ama gerçekten herkesin nihai amacı olarak gördüğümüz Homelander’ın öldürülmesi neden böyle basitçe iptal edildi? Kendi içinde de fikir ayrılıkları yaşayan bizimkilerin bir anda onu bırakıp cümbür cemaat Soldierboy’a saldırması şaka mıdır? Gerçekten aşamıyorum hep bir elden ona abanıp asıl hedefi böyle boş vermelerini, Butcher dahil. En çok o tadımı kaçırdı. Çocuk unsuru kolayca halledilebilirdi, ama onun yerine gidişini izlediler sessizce. Ufak bir detay olarak, Hughie’nin Starlight tehlikedeyken kimyasalı almak yerine onun gücünü artırmak için elektrik ayarlarıyla oynayıp onun halledeceğine güvenmesi de hoştu. Sonucu devasa bir etki yaratmamış olsa da…

Ryan’ın babasının tarafını seçip bu yaşta evil bir dönüşüme başlaması korkuttu, Homelander’ın artık açıktan yaptığı katliamların da destekçileri tarafından tolere edilip onaylanmaya başlaması ise daha da sıkıntı. Zaten böyle olacağını biliyorduk, ilk kez bir programda gerçek hislerini söylediğinde aldığı olumlu tepkiler bunların habercisiydi elbette.

Normal sezon finali yapan dizi sahneleri haricinde (Annie Meave vedalaşması, ekibin tekrar bir araya toplanması, MM’in kızına geçmişini anlatması vb.) Butcher’ın artık bir iki aylık ömrü kalan bir adam olması önemli. Şimdi çok daha cesaretli, çok daha gözü kara ve muhtemelen çok daha acımasız ilerleyecek. Umarım yarım bıraktığı işi tamamlar. Homelander vahşi bir ölüm yaşasa iki gözüm açık şekilde izlemeye dayanabilir miyim bilmiyorum ama dizide ultra rahatsız olmadığım tek şiddet sahnesi olmaya aday olur o sahne, ondan eminim. Hoş, kararlarını diğerlerine nasıl kabul ettirecek veya ettirebilecek mi göreceğiz ama yaşanacak her şey için şimdiden heyecanlıyım.

Editör: Sümeyye Özmen – 06.08.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Taraftar

Hatice Kübra Gürbüz tarafından yazıldı

Makale YazarıÜyelik Yılı

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Esdi Nesîm-i Nev-Bahar: Bir Klasik Dönem | Divan Edebiyatında Aşk

    Dünyanın En Soğuk Yerleri