içinde

MuhteşemMuhteşem

Çocuklarda En Büyük Güven Sorunu ve İçe Kapanıklık

Çocuklar okul çağına başlandıkları andan itibaren bilinçaltlarına yalnız kalabilme hissini yüklemeye başlarlar. Yüzde 50’lik bir kısım bu hissin üstesinden gelebiliyorken, kalan diğer kısım ise bu durumda kendini içe kapanık olarak ifadelendiriyor.

Ülkemizin eğitim ve yaş grafiğine baktığımız zaman, yaşamımızın büyük bir bölümünü okuyarak geçirdiğimizi gözlemleyebiliriz. Bu yolun en başı ister ilkokul olsun, ister okul öncesi eğitimi, ister evde özel eğitim, aynı yola ve sonuca çıkar. Çıkan sonuç ailenin tutumu ve çocuğun davranışıyla paralellik göstermektedir.

Serüvenimizin en başında bizleri “Güven” duygusu bekliyor. Çocuklar okula gitmek için ebeveynlerinden ayrıldıkları zaman, bunun tamamen bir kopukluk olmadığını kavramalılardır. O yüzden ilk günden çocuğunuzu, eğer okul öncesi bir kuruma verecekseniz tam günden okula bırakmamalısınız. Bu adapte durumuna saatlik veya yarım günlük olacak şekilde başlanmalıdır.

Ve ebeveynlerin yaptığı en büyük ikinci hata ise, çocuğu ilk günden okulda bırakıp gitmektir. Çocuklar gözlerini açtıkları günden itibaren anne ve babalarına koşulsuz bağlılıklarını göstermişlerdir. Bu bağı bulduğunuz ilk fırsatta koparırsanız, çocuğunuzun kendisini güvende hissetmemesini sağlamış olursunuz. O nedenle zamana yayarak, sabırlı bir şekilde çocuğunuza zaman da ayırarak bu güven olayını sarsmadan ve sarsılmadan atlatmalısınız.

Çocuklarınızı parka veyahutta gezmeye götürdüğünüz zaman, birden her şeyle oynamasını beklememelisiniz. Onun yerine sabırlı davranarak, ilk arkadaşı siz olmalısınız. Çünkü çocuğunuz hayatında ilk olarak koşulsuz bir şekilde size güvenmektedir. Sizin yanınızda kendini güvende hisseder. Sizinle yaptığım her aktivite ona büyük bir haz verir.

Bu Susta sıkılmamalı ve her anın tadını doyasıya çıkartmalısınız. Çünkü çocuğunuz hiçbir zaman o yaşa gelmeyecek ve siz de hiçbir zaman yaşadığınız o tatlı anları elde edemeyeceksiniz.

Zamanınızın değerini bilin.

Eğer çocuğunuz üçüncü bir şahısla konuşmaktan çekiniyorsa, oyun oynamak istemiyorsa, kendini yalnız hissediyor ve mutlu olamıyorsa üzerine gitmemelisiniz.

Bu durumu aşmanın yolu ise yine sizlersiniz. Eğer çocuğunuzun sizinle iletişimi iyiyse ve çevresiyle konuşmaktan çekiniyorsa yapmanız gereken ilk şey pedagog ile görüşmek değildir. Çocuğunuzun çekingenliğini nasıl hafifletebilirsiniz, onu düşünmelisiniz. Çocuğunuzu bir doktordan daha fazla tanıdığınıza eminim. Onun ihtiyacı olan teknik cümleler değil, yaşanmışlıklardır. Bu konuda herkesten daha bilgilisiniz, bunu unutmayın.

En büyük arkadaşınız çocuğunuzun oyuncakları olmalı. Oyun her çocuğun dilidir, cümleleridir. Bir çocuk aile içerisinde yaşadığı çoğu şeyi oyun ile öğretmenlerine aktarabilir. Burada önemli olan ikinci husus ise o öğretmenin o noktayı yakalayabilmesidir. O nedenle bir öğretmene ihtiyaç duymadan, çocuğunuzun dilinden sizin anlamanız gerekir.

Bir süre sonra açığa çıkarttığınız eksiklerin üstesinden gelebileceğinize sizler de inanamayacaksınız. Ebeveynler, kendilerine güvendikçe, çocukları da bu duyguyu sezer ve benliklerine uyarıda bulunurlar.

Dışarıdan gelen sözlere aldırmadan, sadece çocuğunuzun hareketlerine kulak vererek, bu durumun da üstesinden gelebilirsiniz.

Sevgiyle kalmanız dileğimle.

Editör: Astropower – 01.08.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Danışman

Ece Altaylıgil tarafından yazıldı

İngilizce öğretmeni, 3 kitap yazarı ve anne.

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Erotomani: Hayali Aşık Sendromu ve Saplantı

    Tarihin En Tartışmalı 10 Binası