içinde

HavalıHavalı MuhteşemMuhteşem

32 Müzik Enstrümanı İcat Ederek Sanatı Zirveye Taşıyan İsim: “Zafer Baykal”

  • Sanatın pek çok alanında çalışmaları bulunan, onun sanat ile olan bağı, ilgiden daha çok yaşam tarzına dönüşmüş olan Zafer Baykal’ı tanımaktan ve tanıtmaktan büyük bir onur duyuyorum. Peki Zafer Baykal kimdir? Sanat onun için nedir? Hakkında merak edilen soruları Dergio için cevapladı.

Zafer Baykal kimdir?

1975, Erzurum doğumlu olan sanatçı, 1998 de Eskişehir Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünden mezun olmuştur. Resim ve dağcılık kursları veren Baykal, sanat yönetmenliği, dekor tasarımı ve yardımcı sunuculuk görevlerinde bulunmuştur. Araştırma görevlisi olan Zafer Baykal, Özel Sihirli Kapı Akademi Kursu kurucu müdürlüğü yapmıştır.

Türkiye ve dünyada birden çok alanda yaptığı çalışmalar ile adından başarı ile söz ettiren sanatçı, konser ve resitaller vermekte, aynı zamanda aktif şekilde eğitimler düzenlemektedir. Baykal, Afrika Kıtası’ndaki İgbo kabilesinin pişmiş topraktan ürettiği “Udu” adı verilen enstrümanından esinlenerek, her biri ayrı ses çıkaran 32 enstrüman icat etti.

TED X konuşmacısı olan ve 2019 yılında TRT 2 Yeryüzleri programında Zafer Baykal Belgeseli yayınlanan sanatçı, evli ve iki çocuk babasıdır.

Sanatın neredeyse çoğuyla ilgilisiniz. Bu yeteneğinizi nasıl değerlendirirsiniz?

Evet, onlar beni buldu. Ben aslında ressamım. Yetenek bana göre yok. Yirmi beş yıldır resim çizmeyi öğretiyorum. Öğretemediğim insan daha çıkmadı. Yetenek bana %2. Türkiye de özel yetenek sınavına hazırladığım öğrenciler benim çocuklarım. İlk üçe giriyorlar genelde. %100’e yakın başarı ortalaması var. Yeteneğe bu nedenle inanmıyorum.

Yetenek %2 ise başarıda önemli olan sizce nedir? Çalışmak mı yoksa iyi bir eğitim mi?

Azim ve istikrar.

Sizi en iyi yansıtan sanat hangisidir? Ben buyum dediğiniz? Resim mi, müzik mi, edebiyat mı?

Zor bir soru. Üçü de aynı benim için. Müzik enstrümanı tasarlamak ayrı, sahnede çalmak ayrı bir duygu. Fakat bizim ülkede bir işe yaramıyor. İnişli çıkışlı.

2018 yılında Kırık Sesler adlı bir kitabınız raflarda yerini almış. Kitabınızın oluşum süreci ve içeriğinden bahsedebilir misiniz?

Ben Anadolu Üniversitesi’nde okurken 1996 yılından beri, ikinci sınıftan itibaren günlük tutmaya başladım rahmetli bir hocamın sayesinde. Onun da hocası Türkiye’nin önemli heykeltıraşlarından Zühtü Müridoğlu’ydu. O bir hikaye anlatmıştı hocasıyla ilgili. Beni de çok etkiledi ve ben o günden itibaren hatta birinci sınıfta başladım buna. Günlük tutmaya başladım. Tabi bu “Sevgili günlük” diye başlayan yazılardan oluşmadı. Çok ilginç yazılar oluştu. Sonra onlar öykü ve hikayelere dönüştü. Akabinde onlar devrik cümlelere dönüşüp alt alta inmeye başladı bir iki yıl sonra. Ben 98 yılında mezun oldum. O yıla kadar ciddi şiirler oluşmaya başladı. O günden beri de ben hep yazıyorum. Kırık Sesler adı da Almanya da şair ve editör bir arkadaşım var. Kitabı basmadan 10 yıl önce bir eleştiri yapmıştı. Ben de eğer bir gün kitabı basarsak Kırık Sesler adını vereceğimi söyledim. Manevi bir kızım var. Kitabı da ona ithaf ettim ve 22 yıllık bir seçki ile böyle bir kitap oluştu.

Biraz kişisel bir soru olabilir. Şapka kullanmayı seviyorsunuz sanırım. Sizin için olmazsa olmaz bir aksesuar mıdır? Herhangi bir anlam taşır mı?

Bir dönem şapka takmayı çok sevdim. Aynada bakınca hoşuma gidiyorum. Esas olmazsa olmaz kullandığım yuvarlak gözlüklerim ve fularlarım. Kışın hep fular dolarım boynuma. Estetik olarak  bu aksesuarlar beni rahatlatır. Şapka devrimi benim için  önemlidir. Tabii ki harf devriminden sonra gelir.

Peki Afrika çalgısından etkilenmeniz nasıl gerçekleşti? Neden Afrika?

30 yaşına kadar hayatım hep resim yapmakla gerçekleşti. Tam 30 yaşındayken Van’da öğretim elemanı olarak çalışıyordum. O sıralarda atölyemde resim yaparken sürekli müzik açıp dinleriz. Goran Bregović müzikleri dinliyordum. İçimden bir ritim yapma aşkı doğdu. Çocukluğumdan beri ritimle ilgili çalışmalar yapmaktaydım. Babamın bağlamasını bile ritim aletine dönüştürmüştüm. Atölyede iki pet şişeyi kesip birleştirdim ve fırçalarla çalmaya başladım. Daha sonra kulplu damacana kullanmaya başladım ve çalarken serçe parmağım kanıyordu. 7 tane enstrüman icat ettim o dönem. Yeni mezun ve bohem bir ressam olarak İstanbul’un kirlenmişliğinden uzaklaşmak istedim. Van’a gittim ve orada çocuk oyunu sergiledim. Van’da 13 yıl yaşadım ve aslında Afrika ile Van benim için aynı. Orada kendimi tanıdım aslında. Kendi özümü, doğamı bulmamı sağladı.

Son olarak neden Zafudu? Bu ismin bir anlamı var mıdır?

Zafudu, ilk icat ettiğim enstrümanın adı. Bir akademisyen olmanın getirdiği ilkeli ve idealist duruş ile dostlarım bana hep Zaf derdi. Zaf’ı başına aldım ve Udunun varlığını bilmem, etik ve ilkeli bir davranış nedeniyle, ikisini birleştirdik ve hatta bunun bir logosunu da yaptık. Kendi sanat okulum varken tabelaya da koyduk. Sevgili dostum Bürkan Çiftçigüzeli’nin de tasarımıyla özgün bir dünya markası ve logomuz olmuş oldu.

Öncelikle nezaketine, sonrasında sorularıma verdiği cevaplara ve yaptığı nadir çalışmalara çok teşekkür ederim. Dünya ve ülkemiz adına tanınmaya ve tanıtılmaya çok değer bir sanatçı olan Zafer Baykal hakkında yapılan çalışmalar, videolar ve yayınları okumanızı, dinlemenizi ve araştırmanızı tavsiye ederim. Hayata bakışınız ve değerlere olan saygınız bir kat daha artacaktır. Teşekkürler Zafer Baykal. Sizi tanımak ne büyük mutluluk!

https://www.youtube.com/watch?v=dU0tSBBUvd8

Editör: Fatih Düz – 22.08.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Usta

Dilber Aydın tarafından yazıldı

Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni. Okumaya âşık, eski evlerin ruhuna ve enerjisine inanır. Yaşamak, ümitli bir iştir, diye düşünür. Nefes almak ise mucize...

YorumcuMakale YazarıÜyelik Yılı

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Bilim İnsanları Mars’ta İlk Hangi Bitkinin Yetiştirilmesi Gerektiğini Açıkladı!

    Mantarlar Tarafından Ele Geçirilen Zombi Ağustos Böcekleri