içinde

Yapay Et Tüketmek İster Miydiniz?

Sırf göğsünü ya da kanadını yemek için tavuğun bütününü yetiştirme absürtlüğünden, uygun ortamlarda yalnızca bu parçaları üreterek kaçınmamız lazım.
Winston Churchill, 1936

Dünya nüfusunun hızla artması ve artan et ve gıda tüketiminin karşılanabilmesi için daha hızlı tedarik yöntemlerine ihtiyaç vardır. Geleneksel canlı hayvan üretimi artan bu ihtiyacı karşılamakta yetersiz kaldığı için bilim insanları alternatif yöntemler üzerinde çalışmaya başlamıştır.

Tabi ki ekonomik olarak artan gıda fiyatları ise et fiyatlarının artmasına ve insanların et alım gücünün düşmesine neden olmuştur. Beslenme alışkanlıkları değiştirilmeden gıda ve özellikle et talebinin karşılanması amacıyla yapılan araştırmalar bilim insanlarını yapay ete yöneltmiştir.

Aynı zamanda hayvanların sera gazi üretiminde yüksek rolü olduğunun anlatılması insanlar tarafından daha kabul edilebilir hale getirilmiştir.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Organizasyonu’na (FAO) göre, geleneksel et üretimi sera gazı salınımlarının %18’inden, arazi kullanımının %30’undan, su ve enerji kullanımının %8’inden sorumludur.

Muhtemelen önümüzdeki yüzyılın başlarında 10 Milyara yaklaşacak olan dünya nüfusunu beslemek için hayvansal gıdaya ihtiyacın artacağını da göz önünde bulundurursak, sentetik et üretimi bir alternatif olmaktan çıkmış, bir mecburiyet olmuştur diye açıklıyor yapay et teknolojisinin öneminden bahsederken.

Simdi isterseniz nedir bu yapay et nasıl üretiliyor bakalım.

YAPAY ET NASİL ÜRETİLİR?

Yapay et, laboratuar ortamında canlı hayvan dokusunun çoğaltılmasıyla üretilebilmektedir. Yapay eti çoğaltmanın birçok yolu vardır. En çok kullanılan yöntemlerden biri canlı bir hayvandan alınan yetişkin kök hücreleridir.

Biftek için laboratuar ortamında bir inekten alınacak az miktarda kas hücresi daha küçük parçalara bölünerek enzimlerle sindirilir ve kök hücrelerin ortaya çıkması sağlanır. Biyoreaktör adı verilen büyük bir varil içerisinde bulunan tuzlu, vitaminli, şekerli ve proteinli et suyu içerisine batırılan kök hücrelerinin büyümesi sağlanır.

Oksijence zengin ve sıcaklık kontrollü ortamda hızla bölünerek çoğalan kök hücreleri bir araya gelerek yeni kas hücresini oluşturmaya başlar. Bu işlem ile ortaya çıkan et haftalar içinde pişirilerek veya işlem görerek yenmeye hazır hâle gelir.

Canlı hayvandan alınan kas hücresi çoğaltma yöntemiyle, bir kas hücresinden bir trilyon yeni kas hücresi üretilebilmektedir. Laboratuar ortamında üretilen yapay etin biyolojik anlamda canlı hayvan etinden bir farkı olmadığını belirtiyorlar.

Sadece normal ete göre daha kuru olduğu belirtilen, yapay ete yağ dokusu fazlalaştırılarak bu sorunun giderildiğini belirtiyorlar.

İNSANLARDAKİ ÖNYARGILAR

Tüm dünyada artık genetiği değiştirilmiş gıdalara karşı oluşan tepkilerin, yapay ete karşı da oluşabileceğini tahmin eden uzmanlar, yapay etin nasıl yapıldığı konusunda halkın bilinçlendirilmesi gerektiğini düşünmektedir.

Yapay olarak üretilen etin DNA’sına dokunulmadığı, genetiğinin aynı kaldığını belirtiyorlar.

Burada yapılan işlem doğayı farklı bir şekilde taklit etmek, yani doğal olarak hayvanın vücudunda gelişen kas dokusunu, hayvanın bazı istenmeyen kısımlarını elimine ederek, yapay olarak dışarıda çoğaltmaktır.

Ve böylelikle normal hayvandan geçecek bulaşıcı hastalıklar ve etine geçebilecek antibiyotik ve ilaçların yapay ette olmadığının altını çiziyorlar.

 YAPAY ET SAĞLIKLI VE GÜVENLİ MİDİR?

Yapay et temiz ve ekolojik bir çözüm sunsa da uzun vadede insan sağlığına yaratacağı etkiler henüz bilinmemektedir.

İnsan sağlığı açısından oluşturulacak güvenlik süreçlerin izlenmesi, genetik olarak müdahale edilmiş bir yapının sindirim sistemine  etkileri ve kanser hücreleri ile olan etkileşimi önemli inceleme alanlarını oluşturmaktadır.

Genetik müdahale ile üretilen yapay etin içerisinde kanser hücresi özelliğinde büyüme gösterecek yapıların yarattığı endişe, üretimleri planlayan şirketlerin üretim yöntemleriyle ilgili uyguladıkları gizlilik prosedürleriyle ve bunları açıklamayacaklarını bildirmeleri ile daha da büyümektedir.

ABD Ulusal Sağlık Enstitüsünün yaptığı bir araştırma üretilen yeni nesil yapay etlerin folik asit ve demir bakımından gerçek etle aynı olduğunu ve doymuş yağ oranının daha düşük olduğunu göstermektedir. Ancak araştırmacılar yapay etin daha az protein, çinko ve B12 vitamini ve daha fazla tuz içerdiğini de belirtmektedir.

Araştırmalar geliştikçe ve daha güvenli yapay et üretimi imkânları ortaya çıktıkça günümüzde yaşanan yüksek tansiyon, obezite gibi kronik rahatsızlıkların önüne geçilebileceğini belirtiyorlar.

Avantajları:

Yapay et güvenilir laboratuar şartlarında üretilirse yani sterilizasyon ve hücre büyüme etkenleri gibi unsurlar kontrol altına alınırsa bu noktada olumsuzluk çok düşük belki de sıfır olan bir üretim sağlanabileceği belirtiliyor.

Yapay etin önemli avantajlarından biri de temin yolunda hayvanların ölümüne izin vermeden daha insancıl bir üretim imkânı oluşturmasıdır. Ancak bu durum hayvanlardan alınacak ilk kas ve sinir hücre örneklerinin daha acısız ve zararsız olması için geliştirilirse bir avantaj olabilir.

Yapay et için oluşturulacak üretim alanları da geleneksel çiftçilik için gereken arazi alanı ve hayvanların bakımı için gereken malzeme tüketimi açısından düşünüldüğünde daha çevre dostu olabilir.

Dezavantajları:

Yapay et üretmek için kullanılan bazı uygulamalar da eleştiri konusudur. Hayvan hakları savunucularınca kabul görmeyen bu yöntemlerde ineğin hamile olduğu esnada öldürülmesi ve karnındaki buzağıdan alınan serumun kullanılması acımasız olarak değerlendirilmektedir.

Ayrıca yapay etin üretimi için acı verici bir olay olan biyopsiye de işkence gözüyle de bakılmaktadır. Bu uygulamalara alternatif daha insancıl araştırmalar olduğundan bu alanda yakın gelecekte iyileştirmeler yapılması beklenmektedir.

Yapay etin üretimi esnasında ayrıca kanser hücresi oluşumunun ciddiyetle izlenmesi ve büyüme hormonuyla diğer katkı maddesi karıştırılma olaylarının da üretim aşamasında çok sıkı şekilde kontrol edilmelidir. İnsanlar genetiği değiştirilmiş her üründen şüphe duyduğundan araştırmaların şeffaflıkla yapılması bu alandaki endişeleri azaltabilir.

Sonuç:

Bugün dünyada birçok şirket ve araştırma kuruluşu bu konuyla ilgili çalışmalarını sürdürmektedir. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde yapay etin restoran menülerinde ve marketlerde yer alacağı tahmin edilmektedir.

2019 yılında yapılan bir tahmine göre küresel sentetik et piyasası, 2022 yılında 16,3 milyon dolara ulaşacak; 2027 yılında ise 19,8 milyon dolarlık hacme erişecek. 2020 yılında yapılan bir diğer tahmine göreyse sektör, 2020 yılında çoktan 206 milyon dolarlık bir endüstri haline geldi ve 2025 yılında bu sayının 572 milyon dolara ulaşması bekleniyor.

Yani bu rakamları gördüğümde aklıma hemen şöyle bir olay geldi. Belki de çoktan yapay et tüketmeye başladık fakat haberimiz yok.

Kapitalist sistem ilk başta gıdaların içeriğini bozarak, daha sonra ise bize daha yüksek fiyattan “organik, doğal ” ürünler satarak, özellikle bebeklerimiz, çocuklarımızın böyle daha sağlıklı olacağını bize anlatıyor.

Peki, her şeyin daha doğala dönmesi gerektiği diretilen, iklimlerin ve doğanın bozulmaması gerektiği vurgulanan bu dönemde neden etin “yapay” olması daha sağlıklı olarak lanse ediliyor.

Bu soru hepimiz için düşünmeye değer değil mi?

Editör: Yusuf Alper EVCİL – 28.07.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Usta

Nilay Tok tarafından yazıldı

İletişimci ve sosyolog. Patisever hemde pek çok. Hayat boyu hep öğrenci.

Üyelik YılıMakale YazarıYorumcu

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Gerçek Olaylara Dayanan Klasik Korku Filmleri 🎬

    En Güzel Maneskin Şarkıları