içinde

MuhteşemMuhteşem

Takıntılı (Obsesif) Kişilikler

Neden bana öyle baktı ki?

O kızla ne konuştu acaba?

Kesin, arkamdan konuşuyorlar? 

Mutlaka zaman zaman bu tarz soruları kendinize sormuşsunuzdur. Bu sorularla sürekli yaşamak zorunda olan insanlar da var. Hem kendi hakkında insanların ne düşündüğünü bilmek isteyen hem de gördüğü her hareketten anlam çıkarmaya çalışan.

Örneğin, temizlik takıntısı olanlar var. Sürekli her yerin pis olduğunu düşünürler. Çoğu vaktini pis gördüklerini temizlemek için harcarlar. Kişisel temizlikleri ile ilgili takıntılı olanların ise işi biraz daha zordur. Günde bir kaç kez duş alma isteği, her temastan sonra ellerini yıkamak veya bir mendil ile temizleme çabası…

Elbette örnekler çoğaltılabilir. Tüm örneklerin sonu aslında ne kadar yorucu olduğu düşüncesi ile bitecektir. Bedensel yorgunlukların, kesinlikli zorlukları vardır. Fakat en yorucu olanı “takıntılı düşünce” yapısına sahip olmaktır.  Zihinsel yorgunluk zamanla yaşam kalitesini de fazlasıyla etkileyecektir.

Takıntılı düşünceye sahip olan insanları psikologlar “obsesif” olarak adlandırır. Bizler ise çoğunlukla kendi aramızda konuşurken “takıntılı kişi” olarak değerlendiririz. ‘Vesvese’, der büyüklerimiz.

Psikolojik açıdan baktığımızda takıntı şeklinde tekrar eden düşüncelere dönüşmeye başladığında artık depresif nöbetler geçirmemiz an meselesi olur.

Aslında bizim takıntı yada vesvese dediğimiz şey obsesif kompulsif bozukluk olabilir. Kendimizin veya çevremizde bir arkadaşımızın çok fazla takıntılı olduğunu düşünüyorsak bu ihtimali göz önünde bulundurmalıyız. Yapılan araştırmalardan gördüğümüz kadarı ile en büyük özelliklerinden birisi kişinin aklına gelen görüntüler, düşünceler ve hislerin sürekli tekrar ediyor olmasıdır.  Bu durum tekrar ettikçe aşırı derece de huzursuzluk vermeye başlar, zamanla da rahatsızlık derecesine kadar ilerler.

Çevrenizde birisi böyle bir rahatsızlık yaşıyorsa neler yapmak gerekli bir bakalım:

Öncelikle elinde olmadan tekrar eden düşüncelere sahip olduğunun farkında olarak yaklaşmamız gerekli. Sürekli tekrar edecektir. Sabırla ve onu anladığımızı belli edecek şekilde yanında olmaya özen göstermeliyiz.

  • Bu şekilde bir ruhsal bunalım içerisinde olan insanlar en çok dinlenmek isterler. Gözlerinin içine bakarak, önemseyerek dinleyin. Önemsendiğini hissettikçe sakinleşeceğini göreceksiniz.
  • Kesinlikle içinde bulunduğu durum hakkında yargılama olarak anlaşılacak cümleler kurmayın; mümkünse eleştirmeyin.
  • Bu ruhsal bunalım durumunun en büyük düşmanı baskıdır. Baskıcı bir yaklaşım işleri çıkmaza sokabilir.
  • Kendini iyi hissetmesini sağlayın. Ona pozitif yönlerinden bahsedin. Neşeli bir ruh halinde yaklaşın. Enerjisini yükseltin.

Bu konu ile ilgili okuduğum kaynaklardan edindiğim bilgiye göre Obsesif kompulsif kişilik bozukluğu olan insanlar aynı zamanda anksiyete adını verdiğimiz kaygı bozukluğunu da yaşarlar. Bu yüzden de yaşadıkları her olayda en kötü sonucu yakıştırırlar kendilerine. Ancak bir çok uzmanın ortak görüşü olarak obsesif kompulsif bozukluk, panik atak ve şizofreniye dönüşmez.

Tüm maddeleri incelediğimde aslında aklıma gelen neydi biliyor musunuz?

Bu davranışları sergilemek için ruhsal bunalıma girmesini neden bekliyoruz?

Günümüzde birçok insanda takıntı hali söz konusudur. Fakat takıntıları olsa bile bunu bir ruhsal bozukluğa dönüştürecek sürece bir çoğu  girmez. Bu maddelerde yazıldığı şekilde davranılmadığında ufacık takıntılar, kocaman ruhsal sorunlara, bunalımlara dönüşür.

İnsan olarak hepimizin en çok ihtiyacı olan ‘anlaşılmak’. Anlamak için dinleyelim birbirimizi. ‘‘ Ne vesveseli bu da, aman” deyip geçiştirmeyelim dostlarımızı. Yanımızda kıymet verdiğimiz kim varsa dünyanın en önemli insanı hissetsin kendini.

Olmasını istemeyiz ama, bu tarz durumlar ile karşı karşıya kaldığımızda uzmanlardan yardım almaktan çekinmeyelim. Nasıl ki bedenimizde bir rahatsızlık gördüğümüz de doktora çekinmeden gidebiliyoruz. Ruhumuz da ortaya çıkan rahatsızlıklar içinde aynı önemi göstermeliyiz.

 “Ruhsuz bir beden cesetten başka bir şey değildir.”

Editör: Yusuf Alper EVCİL – 27.07.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Usta

Yusuf Alper EVCİL tarafından yazıldı

Yarım Kalmışlığın Hikâyesi kitabının yazarı, iki çocuk babası, instagram Farazimuhabbet hesabının sahibi. Muhasebeci.

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    En Çok Ödül Alan Gizem Yazarının Netflix’deki En Sürükleyici Dizileri

    Pasif Agresif İş Arkadaşları