Gecenin saati 04.15 gibi geçiyordu. Fakat ruhumuz uykuya hasret yaşıyorken bedenimiz dirençli bir yarasa gibiydi. Fakat DMT’ miz uykuya aç yaşayan soyutsal varlıktı. Ne kadar uykuya meraklı olsak bile kalbimiz dinlemeyi tercih ediyordu. Zaman ise güneşin doğmasını bekleyen inatçı bir varlığa dönüşmüştü. Zaman söz aldı ve oturup bekleyen uykunun karşısına
“-Yemin olsun zaman bile uykuya karşı dik başlı davranacaktır. Çünkü kıyametin saati benimle yaşar.” Dedi ve kollarını bağlayıp sustu. Uyku sözleri dinlemeyi bitirdikten sonra cevap vermeye karar verir.
“-Hmm. Haklısın zaman. Evet ben uykuyum. Ölümün kardeşiyim. Sen bile kıyametin saati olsan bile kardeşim tarafından öleceksin. Tanrı’nın buyruğu karşısında sen bile ölümlüsün. Sen dünyaya bağlı yaşıyorsun. Bense insan ve hayvanlara bağlı yaşıyorum.” Sözlerini bitirip sakince bekledi. Zamanın bir anda boyut değiştirmek istedi. Çünkü uykunun dünyasında zaman bile ruhsal sıkıntı yaşar. Zaman kendinin sıkıntı yaşayacağını o kadar inanır ki bu sözler karşısında. Çünkü zamanın kalbi kumdan oluştuğunu anlar. Kendince biraz mırıldanır içinden.
“- Doğruya benim kalbim kumdan . Kum zaten ruhumun ne kadar hassas olduğunu gösterir. Hassas insanlar gibi cehennem yaşamayı sevmeyen birisiyim.” İçinden mırıldanmasını bitirdi ama kalbinin adrenalin seviyesi yükselmişti. Zaman kendi benliğinde tereddüt ve kaygılı hale gelmişti. Gözlerinin içinde savaşların filmini izliyor hissine kapılmıştı. Bir anda spiral girdabın girmiş duygusuna kapıldı. Zaman kendi kibrine kapılıp uykunun doğrularına dudak bükmüştü. Sonuçta zaman bile uykunun diyarında aciz ve sefil duruma düşmüştü. Uykunun vicdanı merhamet denilen fütüristtik hisse sahipti. Zamanın yanına uyku sakin adımlarla gelir ve de onun elinden tutup yerden kaldırır .Şunu kulağına fısıldar;
“- Sen hassas bir varlıksın ve de kalbin kumdan. Aklın sonsuzluk momentumunda kaybolur. Unutma…! Bedenin etten ve kemikten olsa bile kıyamete sende yenik düşeceksin.” dedi ve sesini kıstı uyku. O anda zamanın tüyleri diken diken oldu. Zamanın düşünceleri fırtınalı kış gününü yaşıyordu. Zaman bu diyarda bile sersefil haldeydi. Uyku bu halini iyice izliyordu. Uyku bir anda zamana bir şiir okumaya başladı. Şirin duygusunu yüksek sesle bağıra bağıra okudu.
“Zaman ölüm karşısında bile suskun.
Onun duygusu kısa ömre suskun
Kalbin hassas cehennem yaşamayı tercih etti.
İnsan seni anlamak için kumu seçti
Gece gündüz sadece duygularını yansıt aynaya
Asırlar değiştirmeyen kuraldın yarattın anılara
Bırak git ölümün hükmüne bu diyarları
Umut diyarında umutsuzluğu yaşadın aklında”
Şiirini bitirdi ve sustu uyku. Saat 07.15 olmuştu ve de uyku zaman yenik düşmüştü. Geçen saatler zaman ve uyku için bir dilim değil saniyelik duygulardı.
Editör: Fatih Düz – 08.07.2022
Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!
Güzel