içinde

Film Noir Akımının Başrolü David Lynch

Déjà vu hissini eminim ki çoğumuz deneyimlemişizdir. Bir sokaktan geçerken ya da bir yabancıyla daha yeni tanışırken, tuhaf bir “Ben bu anı daha önce yaşadım!” hissi. Zaten déjà vu Fransızca’da “çoktan/zaten/önceden gördüm” anlamına geliyor.

Şimdi bir filmin açılış sahnesini düşünün; gece yarısı bir otobanın kalın beyaz çizgisi boyunca bir adam hızla, şerit üstüne şerit devirerek, sanki bir tünelin derinlerine, karanlığın en koyu noktasına doğru ilerliyor. Havada tekinsizlik kokusu var. Derken görüntüler aktıkça meçhul karakterler, kuşku uyandıran tesadüfler, şehvet ve şüphe araya giriyor; düşle gerçek arasında bocalayan aklının akışkan zemininde düşmeden ilerlemeye, delirmemeye çalışan baş karakter, çaresizce kontrolü kaybetmemeye çalışıyor… Ne olduğunu anlamasak da  seyirci olarak ekranda özdeşleşlik kurduğumuz karakterle birlikte bizi de bir huzursuzluk alıyor. Tedirgin bir şekilde takip ediyoruz filmi, adım adım bir sırrı açığa çıkarmak üzere, ürpererek. Çünkü genel atmosfere bakıldığında klasik bir David Lynch filmi (özellikle ilk dönem filmleri) en basit tabiriyle, ürperticidir…

David Lynch Kimdir?

20 Ocak 1946 Montana, ABD doğumludur. Kendisi sadece dünyaca tanınan kült bir yönetmen değil, aynı zamanda ressam ve müzisyendir. Gençlik yıllarını içe dönük ve depresif bir ergen olarak geçirmiş, Penssylvania Güzel Sanatlar Akademisi ve American Film Institute’de eğitim alarak çevresine karşı hissettiği uyumsuzluğu ve karanlık mizacını sanata yöneltmeyi tercih etmiştir. İlk önemli çıkışını 1977 yılında siyah beyaz Eraserhead filmiyle yaptıysa da 1990’lı yılların sonlarında yönettiği Kayıp Otoban ve 2001 yılında gösterime giren Mulholland Çıkmazı filmleriyle kariyerinde tartışmasız bir başarı elde etmiş ve zirveye oturmuştur. Film Noir akımı denilince günümüzde ilk akla gelen temsilcilerindendir. Tekniği bakımından sembolik ifadeleri ve bilinçaltını uyaran renk ve müzikleri kullanarak, ağır ilerleyen bir kabusun içine sıkışmışız hissi veren sekansları ve esrarengiz davranan aykırı karakterleriyle, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı rahatsız edici bir atmosfer yaratır.

David Lynch Filmleri

Dürüst olmak gerekirse 2002 yılına kadar çektiği filmlerin ateşli bir hayranı olmakla birlikte sonrasında yönettiği filmlerde aynı tadı bulduğumu söyleyemem. O noktada bana biraz yolunu kaybetmiş görünüyor. 2006 yılında çektiği Inland Empire‘ı izlerken bu hisse kapılmıştım ve açıkçası kendisinden biraz uzaklaşmıştım. Üstüne üç film daha çektiğini: Boat (2007), More Things That Happened (2007), Lady Blue Shanghai (2010) bu yazıyı yazarken yeni fark ediyorum! Fikrimin değişeceğini pek düşünmesem de bir şans verip izlemek iyi olabilir… Gelelim, David Lynch’i Film Noir akımının üstadı mertebesine taşıyan imza filmlerine…

Eraserhead (1977)

İlk uzun metrajlı filmidir. Eleştirmenlerin ve seyircilerin arasında uzun ve hararetli tartışmaların yaşanmasına ve ikiye bölünmelere sebep olmuştur. 2004 yılında ABD Ulusal Film Arşiv’ine seçilerek Kongre Kütüphanesi’nde korunmaya alınmıştır.

Fragmanı:

Blue Velvet (1986)

Başrollerinde Kyle MacLachlan, Isabella Rossellini, Dennis Hopper ve Laura Dern‘in yer aldığı izleyiciden büyük beğeni toplayan Mavi Kadife, gerilim seven izleyicilerin kesinlikle kaçırmaması gereken, ultra rahatsız edici, David Lynch’e En İyi Yönetmen dalında Akademi Ödülü adaylığı getiren filmdir.

Fragmanı:

Lost Highway (1997)

Yönetmenin film eleştirmenlerini ve seyircileri en birbirine düşüren, en karmaşık, en afallatıcı, kimilerine göre başyapıt ilan edilirken, kimilerine göre görsel ıstırap olarak nitelendiren filmi hiç kuşkusuz Kayıp Otoban‘dır. Soundtrack albümüyle de ses getiren film özellikle metal ve rock kültürünü sevenlerin favorilerindendir.

Fragmanı:

Mulholland DR. (2001)

Tekrar tekrar izlemek isteyeceğiniz, kafa karıştırıcı ve uzun süre hafızanızdan silinmeyecek sahnelerle dolu, psikolojik gerilim, dram ve gizem öğelerinin hakkını veren, kara film özellikleri ağır basan, Cannes Film Festivali‘nde David Lynch’e En İyi Yönetmen Ödülü’nü kazandıran filmdir.

Fragmanı:

Ayrıca Elephant Man (1980), Wild At Heart (1990) ve Twin Peaks: Fire Walk With Me (1992) filmlerini de izlemenizi tavsiye ederim.

Editör: Doruk Adakoğlu – 21.11.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Uzman

burcueken tarafından yazıldı

Makale YazarıYorumcuÜyelik Yılı

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Haftanın Astrolojik Yorumları ve Tarot Kartları | 21 Kasım – 27 Kasım

    Network Sisteminin Gürbüzleri!