içinde

MuhteşemMuhteşem

Sosyal Medya, Ne Kadar Sosyal | Sosyal Medya’ya Kısa Bir Bakış

Son zamanlarda Twitter‘da kiminle konuşsam anlaşılmış gibi aynı cümleyi kuruyorlar, “Burası sadece siyasetin konuşulduğu bir yer.” Peki gerçekten de öyle mi? Yani sadece siyasetin içine sıkışmış bir yer mi? Ya daha öncesi? Elon Musk‘ın Twitter’ı almasından sonra yine en çok konuşulan konular arasında olunca, biraz da başka bir tarafını ele almak gerektiğini düşündüm.

Yaklaşık on üç senedir Twitter kullanan birisi olarak söylüyorum ki, sadece siyaset konuşulan bir yer değildi. Bilenler vardır; ilk önce telefon uygulamasıydı ve bu yüzden 140 karakterdi. O zamanlar gece programlarına çıkan ünlülere hep aynı soru soruluyordu, “Twitter hesabınız var mı?” Genel de bu sorunun cevabı “Evet” oluyordu. Yine bir ünlüye bu soru yöneltildiğinde o da, “Twitter, 140 karakter ile kendimi anlatabilmeyi öğretti.” demişti. Bu cümle benim çok hoşuma gitti. Fakat o dönem telefonum uyumlu olmadığı için kullanma şansım olmadı. Sonraki yıllar da popüler oldu ve bilgisayar üzerinden erişime açıldı. Ancak uzunca bir süre 140 karakter olarak kaldı. Ben erişime açıldıktan kısa bir süre sonra üye olanlardanım. O dönem ağırlık olarak şiir yazıyordum ve en azından link olarak paylaşabileceğim yeni bir ortam vardı. Müzikten, tiyatroya, birçok alanda paylaşım yapılan ve bu alanlarda başarılı olmuş ünlülerin aktif olarak kullandığı gerçek bir sosyal medya alanıydı.

Senaristler, müzisyenler, oyuncular, bestekarlar buradaydı ve ilk defa onlarla kolayca iletişim kurabileceğimiz bir sanat yeriydi. Ben bir süre sonra Twitter sayesinde bir e-dergi de gönüllü yazarlık yapmaya başladım. Her ay derginin linkini paylaşıyordum. Sonra aktif sanatçılar ile mail yolu üzerinden söyleşiler yaptım. Tiyatro sanatçısı İrfan Kangı, Şebnem Sönmez, Metin Zakoğlu, müzisyen Bora Duran hatırladığım isimlerdir. Bunun yanı sıra paylaşımları ile destek olan birçok sanatçı oldu. Başta Levent Üzümcü ve Hayko Cepkin. Evet, bunların hepsi Twitter sayesinde oldu. İşte böyle bir yerdi bir zamanlar. Günlük hayatta karşılamayacağımız sanatçılar ile buradan tanışma hatta söyleşi yapma şansına eriştiğimiz bir alandı.

Sonra yavaş yavaş sanatçılar çekildi. Sanat konuşulmaz oldu. Daha çok güncel haberlerin paylaşıldığı bir yer haline geldi. Tabii bizim dergi de bu sürede yayın hayatına son vermek zorunda kaldı. Gezi olayında da en parlak dönemini yaşadı tabii ki. Fakat bu parlak dönem de uzun sürmedi. Şimdi söylendiği gibi, sanattan, edebiyattan uzak sadece siyasetin konuşulduğu bir yer haline geldi. Rengarenkti, o renkler bir bir soldu ve tek renk oldu. O da gri.

Sonrasında bilindiği gibi başka mecralar, uygulamalar çıktı. Karantina döneminde Instagram ön plana çıktı. Bu sefer de sanatçılar ağırlıkta olarak orayı kullanmaya başladı. Her gece yapılan canlı yayınlar ile bir nebze de olsun o depresif halden uzaklaştık. Bu da sosyal medyayı asıl sosyal yapan yine sanat olduğunu bir kez daha göstermiş oldu. Karantinadan sonra orası da tek düze bir yer oldu. Kahve ve el işi orayı ele geçirdi ve orası da tek renk olmaktan kurtulamadı. Açıkçası artık mecburi konular haricinde kullanmıyorum. Çünkü sanat ve edebiyatın olmadığı bir yer bana çok sıkıcı geliyor.

Kısacası bir yere sosyal diyebilmek için içeriğinin zengin olması gerekiyor. Her düşünceden insanın özgürce kendi ifade edebilmesi gerekiyor. Ancak korkmadan, yargılanma endişesi olmadan var olabileceği, sanatsal ve edebi her konunun paylaşıldığı, bizim rahatça haberdar olabileceğimiz bir yer sosyal olabilir. Yoksa tek konuya sıkışmış bir yere sosyal demek ne kadar anlamlı? Kaç el değiştirirse değiştirsin, insanlar bu özgürlüğü ve rahatlığı elde edemediği sürece kimse kusura bakmasın ama sıkıcı olamaya devam edecek.

Bunların haricinde bu tarz mecraların iyi yanı var. O da zamanda içerisinde olduğum dergi ve Dergio gibi kaliteli yerlerden haberdar olup, yazıların değerli okurlarla buluşabilmesi. Şu an için aklıma gelen en iyi yanı bu. Siz bu konuda ne düşüyorsunuz? Sizce bu sosyal medyalar gerçekten sosyal mi?

Editör: Doruk Adakoğlu – 31.10.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Yazar

Selin Sabcıoğlu tarafından yazıldı

Merhaba,
Adım Selin Sabcıoğlu. 22 Şubat 1990 tarihinde, Ankara'nın Polatlı ilçesinde doğdum. Üç kız kardeşiz, ben ortancayım. İlkokul ve liseyi Polatlı'da okudum. Lise mezunuyum. 20 yaşından bu yana yazmayı seviyorum. Şiir ve deneme yazıları yazıyorum. Kültür Çıkmazı e-dergisinde gönüllü yazarlık ve sanatçılarla söyleşiler yaptım. Karaborsa Şiirler, Empati proje kitaplarında şiirlerim ve yazım yayınlandı.
Bunların haricinde resim yapmayı ve müzik dinlemeyi seviyorum. Ailemle birlikte Muğla'nın Dalaman ilçesinde yaşıyorum ve el emeği ürünler üretiyoruz.

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    1. Ben 10 sene falan twitter kullanmıştım. Bu 10 sene boyunca fan hesabıydım. Takip ettiğim diğer hesaplarda bir ünlünün fanıydı ve kendimize ait bir ortamımız vardı. Bence sosyal medyada takip ettiklerinizin ve ilgi alanlarınızın dışına çıkmazsanız diğer size saçma gelen şeyler sizi rahatsız etmez. Önemli olan uygulamayı nasıl kullandığımızdır. Çünkü her ecrada gereksiz insanlar var.

    Şeker Bağımlısı Olup Olmadığını Merak Edenler Buraya!

    Dejavu ve Rüya İlişkisi