Isaac Asimov, doğum tarihi tam olarak bilinmese de resmi kayıtlara 2 Ocak 1920 olarak geçmiştir. Rusya’nın Smolensk yakınlarında bir kasabada dünyaya geldi. Henüz üç yaşındayken ailesi ile birlikte Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etti. Yirmi yaşına gelmeden, çoktan bilim kurgu öykülerini yazmaya başlamıştı.
1939 yılında Columbia Üniversitesinden mezun oldu ve kimya dalında doktorasını aldı. Daha sonra ise Boston Üniversitesi’ne geçerek, orada profesör oldu.
Yaşamına 500’den fazla kitap, 90.000’e yakın kartpostal sığdırdı. Asimov’un pek çok alana ilgi duyması ve üretken bir kişilik olmasının bilinmesinin yanı sıra, en popüler olduğu alan şüphesiz bilim kurgu eserleri ve bilim kitaplarıydı. Dewey Onlu Sınıflama Sistemi’ndeki felsefe hariç diğer tüm alanlarda yazılmış birçok eseri bulunmaktadır. Büyük bir çoğunluğa göre Asimov, bilim kurgunun ustası ve üç büyük bilim kurgu yazarından biridir. (Robert A. Heinlein ve Arthur C. Clarke ile beraber).
Asimov’un yazdığı 500’ün üzerindeki eser bir yana dursun, bilim kurgu eserleri arasında onun en çok tutulan ve beğeni toplayan eseri, orijinal adıyla “Foundation” yani “Vakıf” oldu. Vakıf serisinin doğuş hikayesi aslında Asimov’un “Astounding Magazine” dergisine yolladığı kısa hikayelerle başlamıştır. Çok beğenilen bu kısa hikaye serisi daha sonradan kitaplaştırılmıştır ve Vakıf Üçlemesi olarak yayınlanmıştır. Daha sonra Asimov, ”Vakıf”ı anlatan bir devam serisi yazılmaya ikna edilmiştir. Günümüze ulaşan Vakıf serisi şu an 7 kitaptan oluşmaktadır.
Vakıf serisinde anlatılan ana hikaye 12.000’ li yıllarda başlayıp devam eden bir süreçtir. Yani günümüzden yaklaşık 10.000 yıl sonrası…
Peki ”Vakıf” bize ne anlatıyor ya da ne anlatmak istiyor? Elbette bu yazımızda kitabı henüz okumamış okurlarımızı üzmemek için, kitabın içerisindeki önemli olaylara ve olay örgüsüne pek değinmeden, Vakıf’ın bizlere anlattığı bu gelecekte geçen yıllarda, bizleri nelerin beklediğini acaba öngörebiliyor muyuz, buna değineceğiz.
Vakıf, ana karakterimiz olan Hari Seldon’un öncülüğünü yaptığı bilim dalı “Psikotarih” ve bu bilimin öne sürdüğü bazı fikirlerin başlattığı bir macera aslında. Peki nedir bu Psikotarih? Psikotarih, büyük sosyal toplulukların davranışlarını inceleyerek, matematiksel bir formülle gelecekteki olayları öngörme üzerine kurulmuş bir bilim dalı, yani Hari Seldon böyle tarif ediyor. Ve Hari Seldon’a ve onun psikotarih hesaplamalarına göre, yaşadığı dönemde tüm galaksiye hükmeden “Galaktik İmparatorluk” çökmek üzeredir. İmparatorluğun çöküşünün ardından büyük bir barbarlık çağı başlayacaktır ve bu karanlık çağ yaklaşık 30.000 yıl sürecektir. Bu söylemler açığa çıktığında ise elbette imparatorluğun hoşuna gitmeyecektir. Hari Seldon’a göre ise bu çöküşü engellemenin bir yolu yoktur ve ancak çöküşten sonraki barbarlık döneminin süresi kısaltılabilir. Meşhur Vakıf’ın hikayesi ise tam bu noktadan sonra başlar.
Elbette hikayenin devamını anlatarak tüm sürprizleri kaçırmanızı istemeyiz. Az evvelde belirttiğimiz gibi bu yazımızın konusu: Vakıf’ın anlattıkları bize gelecekten bir ipucu olabilir mi?
Yedi kitaplık seride anlatılan gelecek yıllar içerisinde, siyaset, politika ve din konuları da neredeyse günümüze yakın bir şekilde ele alınmış. Belki de Vakıf’ı diğer eserlerden ayıran en büyük özelliklerden birisi de bu. Yaşanılabilir meskûn gezegenlerin sayısı artık milyonlarla tarif edilirken, ülkeler arası diplomatik ilişkilerin, savaşların boyutu bütün bir galaksiye yayılmışken, sizce hala günümüzdeki gibi dini, siyasi ve kökensel problemlerin tartışılması ihtimali nedir? Farklı coğrafyalarda yaşayan dilleri farklı insanlar hala var olur mu mesela? Ticaret ve ticarette kullanılan para birimleri nereye evrilir tahmin edebilir misiniz?
İşte Vakıf, bizlere tüm bu soruların cevaplarını bir bilim kurgu eserinde dahi olsa veriyor. Belki ütopik, belki hiçbir zamanda var olmayacak yaşamı tüm güzellikleriyle hayal ederken, genelde her şeyi toz pembe resmeder insanlık. Fakat Asimov, bu başyapıt bilim kurgu eserinde, bize gelecekte geçen bir yaşamın içerisindeki sorunları ve sorunların çıkış noktasını en ince detayına kadar hissettiriyor. Kimi zaman hikayenin içerisindeki karakter ile aynı çözüm masasına oturup, bu işlerden nasıl sıyrılacağımızı düşünürken buluyoruz kendimizi.
Ve her şeyden önemlisi, Asimov bizlere belirli kalıp düşüncelerden ve hırslardan vazgeçilmediği sürece, her nerede ve hangi zamanda olursak olalım, insanlığın mağlup olacağını; kaosun ve yıkımın asla peşimizi bırakmayacağını da ufaktan öğütlüyor.
Editör: Sümeyye Özmen – 31.08.2022
Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!
Emeğinize sağlık
Okumadığım ve yazarın adını da ilk defa duyduğum bir içerikle karşılaştım. ????
Şöyle dışarıdan bir göz olarak baktığımızda sanki veriyor gibi.
Emeğinize sağlık 👌🏻